Slm ustalar internette dolasirken cok anlamli bir yazi ile karsilastim ve sizlerle paylasma gereksimi duydum, gercekten ibrete $ayan bir olay...

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamin birinin esegi, kuyunun birine
düsmüs.
Niye düser, nasil düser sormayin. Esek bu. Düsmüs iste.
Belki kör bir kuyuydu, agzi tahtayla kapatilmisti belki, üzerine de toprak
dökülmüstü.
Zamanla tahta cürüdü, zayiflad, toprakta biten otlar yemek isteyen esegin
agirligini cekemedi ve güm.
Hayvancik saatlerce aci icinde kivrandi, bagirdi kendi dilinde. Ayiptir
söylemesi, anirdi yani.
Sesini duyan sahibi gelip bakti ki vaziyet kötü.
Zavalli esegi kuyunun dibinde melul mahzun bakiniyor. Üstelik yaralanmis.
Karsilastigi bu durumda kendini esegi kadar zavalli hisseden adamcagiz
köylüleri yardima cagirdi.
Ne yapsak, ne etsek, nasil cikarsak sorulari havada kaldi.
Sonunda karar verildi ki kurtarmak icin calismaya degmez.
Tek care, kuyuyu toprakla örtmek.
Ellerine aldiklari; küreklerle etraftan kuyunun icine toprak attilar.
Zavalli hayvan, üzerine gelen topraklari, her seferinde silkinerek dibe
döktü.
Ayaklarinin altina aldigi toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi .
Ve sonunda yukariya kadar cikmis oldu. Köylüler agzi acik bakakaldi.

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanir. Ne bazeni, cogu zaman.

Toz toprakla örtmeye calisanlar cok olur.

Bunlarla basetmenin tek yolu, yakinip sizlanmak degil, düsünüp silkinmek ve
kurtulmak, aydinliga adim atmaktir.

Kör kuyuda olsak bile saygilar..!