Kadir Gecesi Duası ve Bu Gecenin Gizli Olmasının Sebebi


Hz. Âişe [r.anhâ] şöyle demiştir: Hz. Peygamber’e [s.a.v], “Yâ Resûlallah! Eğer Kadir gecesine rastlarsam, nasıl dua edeyim?” diye sordum. Peygamber Efendimiz [s.a.v] şöyle buyurdu:
اَللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي
“Allahümme inneke afüvvün tuhibbü’l-afve fa‘fü annî =
Allahım! Sen affedicisin, bağışlamayı seversin; beni affet.”
Velilerden Ebû Osman Saîd [rh.a] devamlı şöyle dua edermiş:
عَفْوَ كَ يَا عَفُوُّ فِى الْمَحْيَا عَفْوُكَ وَفِى الْمَمَاتِ عَفْوَ كَ
وَفِى الْقُبُورِ عَفْوَ كَ وَفِى النُّشُورِ عَفْوَ كَ وَعِنْدَ تَطَايِرُ
الصُّحُفِ عَفْوَ كَ وَفِى الْقِيَامَةِ عَفْوَ كَ وَفِى مُنَاقَشَةِ
الحِسَابِ عَفْوَ كَ وَعِنْدَ مَمَرِّ الصِّرَاطِ عَفْوَ كَ وَعِنْدَ الْمِيزَانِ
عَفْوَ كَ وَفِى جَمِيعِ اْلأَحْوَالِ عَفْوَ كَ يَا عَفُوُّ عَفْوَ كَ
“Ey affedici olan Allahım, senin affını istiyorum. Hayatımda affını, ölümümde affını, kabirde affını, dirilme esnasında affını, amel defterlerinin havada uçuştuğu anda affını, kıyamet günü affını, sorgu-hesap zamanı affını, sırat köprüsünden geçerken affını, amel terazisinde affını, her durumda affını istiyorum. Ey affedici olan Rabbim, affını istiyorum.”
Ebû Amr el-Hîrî [rh.a] diyor ki: Ebû Osman vefat ettikten birkaç gün sonra salihler tarafından rüyada görüldü. Dünyada yaptığın amellerden hangisinden en çok fayda gördün diye soruldu. O da, “Senin affını istiyorum, affını istiyorum” sözü, diye cevap verdi. (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, nr. 3703)

Kadir Gecesinin Gizli Olmasının Sebebi
Allah Teâlâ birtakım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur. Bunlar, cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat; ilâhî isimler içerisinde ism-i azam; bütün taatler ve ibadetler içerisinde rıza-yı ilâhî; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölümdür. Bunların gizli tutulmasından maksat müminlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah’a ibadet ve taat içerisinde olmalarını sağlamaktır.
Saîd b. Müseyyeb [r.a] şöyle demiştir: “Her kim Kadir gecesinde en azından akşam ve yatsı namazlarını cemaatle eda ederse, Kadir gecesinden nasibini almış olur.”
Bu itibarla, Kadir gecesini, bizi Rabbimiz’e yaklaştıracak, O’nu razı edecek ve günahlarımızın affına sebep olacak amellerle geçirmeliyiz. Şu unutulmaladır ki, mümin için dua dahi ibadettir. Bunun için Resûlullah [s.a.v],
اُدْعُوا اللَّهَ وَأَنْتُمْ مُوقِنُونَ بِاْلإِجَابَةِ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَجِيبُ دُعَاءً مِنْ قَلْبٍ غَافِلٍ لاَهٍ
“Dua ettiğiniz zaman, kabul edileceğine kesin olarak inanarak Allah’a dua ediniz ve biliniz ki, Allah gafil ve (ihlâstan) boş bir kalple yapılan dualara icabet etmez.” (Tirmizî, Daavât, 66)
Bir başka hadiste,
“Dua ibadetin özüdür. (Tirmizî, Daavât, 1) buyrulmuştur.
Yüce Allah ancak ihlâsla yapılan duaları kabul eder. Kişinin duasına verilecek en az karşılık, bu duanın on katından yedi yüz katına kadar sevap verilmesidir. Duanın en üstün tarafı ve en kıymetli yanı ise, Allah Teâlâ’nın ahirette, dua eden kişiye, aklına gelmeyecek ve dünyanın tamamından daha hayırlı şeyler ihsan etmesidir. Bu sebeple, mübarek geceler ve özellikle bin aydan hayırlı olan bu Kadir gecesi bir ganimet bilinerek dua ve ibadetle geçirilmelidir.