Beşiktaş'tan John Carew, Süleyman Youla, Johnsen, Ahmed Hassan, Fenerbahçe'den Moldovan, Jay Jay Okocha ve Galatasaray'dan Kosecki, Brad Friedel, Frank Ribery, Filipescu gibi isimler Avrupa'daki yeni kulüplerinde parlak bir kariyere imza attılar.

Okocha, John Carew, Anelka, Adrian İlie, Filipescu, Tamash, Lars Olsen, Süleyman Youla, Robert Enke, Ronny Johnsen, Moldovan, Ahmed Hassan, Geremi, Kosecki, Brad Friedel, Frank Ribery, Davor Vugrinec ve Şota...

Bu isimlerin ortak özelliği, yollarının bir zamanlar Türk takımlarıyla kesişmesi. Ancak bu isimlerin bir kısmı uyum, bir kısmı ise 'beğenilmediği' için geriye gönderilmiş. Tabii aralarında Türkiye ligini 'seviyesinin altında' bulup, terk edenler de var. Biz de yolu bir zamanlar Türkiye'ye uğrayıp, Avrupa'ya gittiğinde başarılı olmuş isimleri mercek altına aldık.

Lars Olsen: 1991-92 sezonunda Trabzonspor formasını 30 maçta giyen Olsen, 'tribünleri ayağa kaldıran' bir libero olmadığı için gönderildi.

Beğenilmeyen Olsen, plajdan toplanıp 1992 Avrupa Şampiyonası'na son anda katılan Danimarka adına şampiyonluk kupasını kaldıran isim oldu. Trabzonspor sonrası Belçika'nın RFC Searing takımının formasını giydi.

Jay Jay Okocha: Frankfurt takımından 1996'da transfer edilen Okocha, çalımları ve frikik golleriyle Fenerbahçelilerin gönlünü kazandı. Basınla başı derde giren Okocha, 1998-2002 arası PSG formasını giydikten sonra, 2002'de Bolton'a transfer oldu. 1998 Dünya Kupası'nın en şovmen oyuncusu seçilen Okocha, Bolton formasıyla 4 yılda 124 maça çıktı.

Moldovan: 1998-2000 arası Fenerbahçe'de oynayan Moldovan, özellikle Baliç'le olan uyumuyla dikkat çekti. 2000'de Fransa'nın Nantes takımıyla anlaşan Romen oyuncu, Fransa liginde şampiyonluk sevinci yaşadı. Milli formayı 70 kez giyip, 26 gol attı.

Anelka: Türkiye'ye gelen en kariyerli isim olan Anelka, 'uyum ve kalite' sorunu yaşadı. 2005-06 sezonunda Fenerbahçe forması giyen Anelka, 'maçlara fazla asılmadığı' için sürekli eleştirildi. Aradığı ortamı 2006'da gittiği Bolton'da bulan Anelka, ara transferde geçtiğimiz aylarda Chelsea'ye transfer oldu.

Geremi: İlhan Cavcav'ın keşfettiği Kamerunlu Geremi, 1997-99 arası Gençlerbirliği formasını giydi. Güçlü fiziğiyle oyundan hiç kopmayan Geremi, dünya devi Real Madrid'de 1999-2003 arasında forma giydi. 2003-07 arasında bir başka dev Chelsea'nin formasını giyen Geremi, sezon başında Newcastle'a transfer oldu.

Ronny Johnsen: 1995-96 sezonunda Beşiktaş'ta top koşturan Johnsen, gösterişsiz futbol oynayan, ancak takıma katkı sağlayan bir isimdi. Tribünlerin ve Daum'un beğenmediği Johnsen, sezon sonunda dünya devi M. United'a transfer oldu. Tam 6 sezon M. United forması giyip, lig ve Avrupa Kupası sevinci yaşayan Johnsen, Aston Villa ve Newcastle formasını giydikten sonra ülkesinin Valerenga takımına 2005'te transfer oldu.

John Carew: Valencia ve Roma serüvenin ardından Beşiktaş'a gelen John Carew, uyum sorunu yaşayan isimlerden biri oldu. Taraftarın sevdiği Carew'in yıldızı basınla bir türlü barışmadı. Attığı 18 gole rağmen eleştirilmeye devam edince, 2005'te Lyon'a transfer oldu. Şu anda Aston Villa'da oynayan Carew'in adı sezon başında Fenerbahçe ile anılmıştı.

Filipescu: Hagi ve Popescu'nun forma giydiği dönemde Galatasaray'a gelen Filipescu, üstün fiziği ve mücadelesiyle dikkat çekti. Yıldızını parlatınca 'Batı'ya açılmak' için 1999'da Real Betis'e transfer oldu. İspanya'da 4 yıl top koşturan Filipescu, FC Zürih formasını giydikten sonra 2006'da Duisburg takımına gitti.

Adrian İlie: S. Bükreş takımından 1996'da Galatasaray'a gelen Adrian İlie, Türkiye'yi Batı'ya açılan bir kapı olarak gördü. İki sezon formasını giydiği Galatasaray'da 30 maçta 12 gol attı. 1998'de gittiği Valencia formasını 4 yıl giyen İlie, İspanya ligi şampiyonluğu yaşadı. 2003 sezonunda geldiği Beşiktaş'ta kötü bir performans gösterdi. Sakatlıktan dolayı 31 yaşında futbola Zürih'te veda etti.

Kosecki: 1990-92'de Galatasaray'da fırtına gibi esen Kosecki, hızı ve golleriyle hafızalara kazındı. Renkli hayatı uyum sağlamasına engel olunca, 1992'de Osasuna takımına transfer oldu. İspanya'da A. Madrid, Fransa'da Montpellier ve FC Nantes formasını giydi.

Şota: Tarık Hotiç'ten sonra Türkiye Ligi'nde gol kralı olmuş 2. yabancı oyuncu olan Şota, 1994-97 arası Trabzonspor'da başarılı bir perfonmans sergiledi. Ajax'la 1997'de anlaşan Şota dev isimler arasında forma şansı bularak, 96 maçta 55 gol attı. G. Rangers ve AZ Alkmaar formalarını giydikten sonra sezon başında Levante takımına transfer oldu.

Süleyman Youla: Anderlecht'ten Gençlerbirliği'ne 2001'de transfer olan Youla, 4 sezon başkent ekibinin formasını giydi. 2005'te Beşiktaş'a transfer olan Youla, 12 maçta 2 gol atınca Fransa'nın Metz takımına kiralık gönderildi. Youla, 2006'da Lille takımına transfer oldu.

Gabriel Tamash: 2003'te geldiği Galatasaray'da Şampiyonlar Ligi'nde Nihat Kahveci'den yediği çalımla hatırlandı. Sarı-Kırmızılı formayı 6 maçta giydikten sonra bileti kesilen Tamash, S. Moskova takımına kiralık verildi. D. Bükreş, Celta Vigo'da mücadele ettikten sonra Fransa'nın Auxerre takımına transfer olan Tamash, Romanya milli takım formasını 30 maçta giydi.

Ahmed Hassan: Kocaelispor, Denizlispor ve G.Birliği formasını giydikten sonra 2003'te Beşiktaş'a transfer olan Ahmed Hassan, Siyah-Beyazlı forma ile 30 gol attı. Tigana'nın 'takım oyunu oynamıyor' gerekçesiyle üstünü çizdiği Ahmed Hassan, 2005'te Belçika'nın Anderlecht takımına transfer oldu. 2006 Afrika Kupası'nın yıldızı seçilen Ahmed Hassan, Mısır milli takım formasını 124 maçta giyerken, 2008'de ülkesini yine Afrika Kupası'nda zirveye çıkardı.

Frank Ribery: Metz takımından 2005'te Galatasaray'a gelen Ribery, 'maaşını alamadığı' gerekçesiyle ara transferde Marsilya takımıyla anlaştı. Galatasaray cephesinin 'Futbol hayatını bitiririz' tehditlerine FIFA prim vermeyince, Marsilya ile anlaştı. İki sezon formasını giydiği Marsilya'da yıldızını parlatan Ribery, sezon başında 26 milyon Euro'ya B. Münih takımına transfer oldu. Bundesliga'nın en iyi oyuncusu gösterilen Ribery, oynadığı futbolla yıldızını iyice parlattı.

Davor Vugrinec: 1997-2000 arasında Tranzonspor'da 29 gol atan Vugrinec, 2000'de Serie A takımlarından Lecce'ye transfer oldu. Lecce sonrası Atalanta ve Catania formalarını giydi.

Brad Friedel: 1995'te geldiği Galatasaray'da 30 maçta kaleyi koruyan Amerikalı file bekçisi Friedel, sezon sonunda Columbus Crew takımına gitti. Ada'ya 1997'de Liverpool'la anlaşarak dönen Friedel, 3 yılda sadece 25 maçta kaleyi korudu. 2000'de geldiği Blackburn'de kalenin tek sahibi olan Friedel, 8 yıldır görevini başarıyla yerine getiriyor.