Bir dönem Milliler'e psikolojik danışmanlık yapan Prof. Dr. Psikolog Acar Baltaş Türk futbolcusunun , teknik adamının, yöneticisinin bulunduğu durumu değerlendirdi.



A Milli takımın 2006 Dünya Kupası elemeleri baraj maçında İsviçre’ye elendiği dönemde Ay-Yıldızlı ekibe psikolojik danışmanlık yapan ve İsviçre maçı sonrası ismi spor kamuoyunda oldukça geniş yer b**** Prof. Dr. Psikolog Acar Baltaş, Türk futbolcusunun , teknik adamının, yöneticisinin bulunduğu durumu değerlendirdi.

Acar Baltaş ilk olarak sözlerine "Psikolojik destek, rahatlatmak üzerine kurulmaz. Bir maçın kendi önemi ve şartlarına göre oyuncuları hazırlamak demektir. Daha geniş çerçevede bakarsak oyuncu ve teknik heyete duygu ve davranışlarını yönetme, denetlemek ve ilişkilerini yönetmek konusunda beceri kazandırmaktır" diye başladı.

Sözlerine "Türk insanı davranışlarını yönetmek konusunda zorluk çekiyor" şeklinde devam eden Acar Baltaş "Türk insanı çocukluğundan başlayarak iyi örnekler görerek yetişmez. Hakkımızı kendi anlayışımıza göre aramamız, bir erkeklik raconu olarak toplumun her katmanında derece derece kabul görür. Bunu toplumun her katmanında kademe kademe görüyoruz. Kafamız kızarsa çekip vurabiliriz. Küfür etmek hafifletici sebep sayılıyor" dedi.

"TEKNİK ADAMLAR İKTİDARI PAYLAŞMAK İSTEMİYOR"
Acar Baltaş ayrıca çoğu teknik adamın psikolojik destek veren uzmanlar ile çalışmaya çok sıcak bakmadığını söyledi. Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Ersun Yanal ile çalıştığını ifade eden Baltaş "Bir takımın sorumlusu teknik adamdır. Kimisi yardımı istemiyor. Büyük çoğunluk böyle düşünüyor. Destek istemiyor. Mustafa Denizli, Fatih Terim ve Ersun Yanal ile işbirliğine gittik. Onun dışında böyle çalışan çok kimse yok. Varsa da bilmiyorum. Hocaların kendi iktidarlarını paylaşmayı sevmedikleri için buna sıcak bakmadıklarını biliyorum" dedi.

"BAŞKANIN SOYUNMA ODASINDA NE İŞİ VAR"
Baltaş ayrıca maçların devre arası veya sonlarında takımı motive etmek için soyunma odasına inen idarecilerin yanlış yaptığını söyledi. Baltaş "Takımda "meraklı idareciler" bu işi zaten kendilerinin yaptığını düşünüyor. Başkan girer soyunma odasına takımı ateşler. Bu gazeteye haber olduğu zaman bütün başkanlarda ben de gireyim motive edeyim düşüncesi oluşuyor. Başkanın soyunma odasında ne işi var? Motivasyon demek bir işi yapmak isteği demektir. Eğer takım oyuncuları fizik olarak yeterlilerse, taktik olarak hazırlarsa, bundan sonra zaten kazanacaklarına olan inancı pekiştirmek mümkündür. Bunu zaten hoca yapar. Dışarıdan birinin gelip bu işi değiştirmesi mümkün değildir. Olumsuz yönde etkilemesi mümkündür. Oyuncuların büyük derdi motivasyon eksikliği değil fazlalığıdır. Fazlalık demek eyvah maçı kaybedersek mahvolduk düşüncesi. İstenmeyen bir sonuçtan kaçınmak düşüncesini doğuyor oda yan pas düşüncesini doğuruyor. Top benden giderse gitsin nereye giderse gitsin düşüncesi hakim oluyor. Bu tür davranışlar oyunu yavaşlatır. Bizim oyuncularımızın çoğu yan pas yapar. Soyunma odasına girip gaz vermek istenen sonuçların tam aksini doğurur. Milli Takımlardayken Arnavutluk ve Ukrayna maçlarında tersini yaptık. Milli maç zaten çok stresli oyuncular kendi oyunlarını düşünsün yeter dedik" diye konuştu.

"ÇOK FAZLA UYUMLU OLDUĞUNUZ ZAMAN HIRSINIZI KAYBERDESİNİZ"
Acar Baltaş olaylı İsviçre maçına da değindi. Baltaş "İsviçre maçındaki olaylar ile Gürcistan maçının alakası yok. Orada ton yükseltilmişti. İsviçre maçında hiç yenilmemiş bir takıma bir maçta 4 gol atıp ve yendik. O takım a farklı bir düşünce ile hazırlanmak normal. İsviçre’deki maçta bu anlayışla oynadığımız için 11 faul yaptı. Ortalama bir maçta faul sayısı 20’dir. Bu demek oluyor ki onlar oynadı biz seyrettik. Çok fazla dikkatli olursanız hırsınızı kaybederseniz.. İsviçre’deki ilk maçta hoca dediki size tokat atarlarsa öbür yanağınızı döneceksiniz. Çok fazla uyumlu olduğunuz zaman hırsınızı kaybedersiniz. Uygun gerim neyse bunu oyuncularda yapmak gerekir. Tuncay’ı ele alın. O dönem 23 yaşındaydı. Bundan sonraki Dünya Kupasında 27 yaşında olacak. Bu kadar yakına gelmiş bir şeyi kaybettiği zaman şiddetli bir engellenme duygusu yaşıyorlar. Kontrol edilmesi gerekir. Türk insanı zaten davranışlarını denetlemek zorunda bir sorumluluk yaşamıyor ki" şeklinde konuştu.

"PSİKOLOJİK ÇALIŞMALARA GENÇ YAŞTA BAŞLAMAK GEREK"
Prof Dr. Acar Baltaş futbolcuların mesleklerini icra ederken duygu ve davranışlarını kontrol etmeleri gerektiğini bunun içinde bu eğitimlere erken yaşta başlanmasını şöyle ifade etti. "Mesleklerini icra ederken duygu ve davranışlarını yönetmelidir. Ne kadar erken kazanılırsa o kadar iyi olur. Bu çalışmaların genç yaşlarda başlaması gerekir. A Milli olunca paraya şöhrete itibara kavuşurlar. Bu insana öyle değil de şöyle yap deyince onda zaten böyle yaptım o yüzden başarılıyım anlayışı hakimdir. Ben bunu 2002 yılında Galatasaray altyapısında başlattım. Çok başarılı sonuçlar elde edildi. Onların bu konularda daha olgun olduklarını göreceksiniz"

"HALUK ULUSOY BENİ İSTEMEDİ"
Acar Baltaş Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’un kendisi ile çalışmak istemediğini söyledi. Baltaş "Haluk Ulusoy benimle çalışmak istemedi. Bu talep ondan geldi. Fatih Terim ile bir problemim yoktu. Birbirimizi kabullendik. Yakın dostluğumuz vardı. Takımın sorumlusu teknik direktördür. Tekrar çalışabilir miyim sorusunu bana sormanız doğru olmaz" dedi.

"ADIMIZ YARAMAZ ÇOCUĞA ÇIKTI"
Acar Baltaş ayrıca Türkiye’nin futbol dünyasında artık isminin yaramaz çocuğa çıktığını ve Gürcistan maçının bazı eksiklerin görülmesi için önemli bir sınav olduğunu söyledi.

Acar Baltaş "Profesyonel olmak demek kriz yaratmamak demektir. Rakip bizi kışkırttı bizde ona uyduk arkasına sığınacak bir mazeret değildir. Hele hele şimdi sınıfın yaramaz çocuğu gibi gibiyiz. 3 kere dikkatli olunması gerekir.Gürcistan maçını kaza olarak kabul edelim. Orada o maç biraz irade dışında gelişti. Politik sebepler yüzünden Gürcistan ile oynandı. Teknik heyetin tercihi Gürcistan ile oynama değildi. Brezilya Milli takımı ile Almanya’da oynamak istiyorlardı. Ama Gürcistan maçında Milli Takım ne kadar zayıf ve kışkırtılmaya açık olduğunu gördü. Yunanistan ve Norveç maçları için bir aşı olmuş olabilir. İsabet olmuştur. O maçlardan başarılı bir sonuç çıkaracaklardır" ifadelerini kullandı.

"HAMİT VE HALİL PSİKOLOJİK AÇIDAN ÇOK DİRENÇLİ"
Baltaş psikolojik açıdan en güçlü futbolcular kim sorusuna ise "Sahaya baktığınız zaman görüyorsunuz kimlerin zayıf olduğunu. Tuncay, Türk futbolunun geleceğinde önemli bir yer tutacak. Hamit ve Halil psikolojik açıdan en dirençli oyuncular. Almanya’da yetişmelerinin mutlaka anlamı var. Aile yapısını da önemi var. Mondragon da çok sağlam bir kişilik" dedi.

"F.BAHÇE AZ’Yİ ELER. YETER Kİ GÖLGE ETMESİNLER"
Acar Baltaş, "Siz Fenerbahçe’nin psikolojik danışmanı olsanız takımı nasıl hazırlarsınız?" sorusuna ise "Fenerbahçe’nin Az Alkmaar’ı eleyeceğinden en küçük şüphem yok. Yeterki gölge etmesinler. Bu maçı kazanamazsak bittik. Seyircimiz sizden şunları bekliyor gibi şeylere gerek yok. Oyuncular bunun değerini biliyorlar. Kazanamazsak gibi uyarılara gerek yok. Çıkın tadını çıkartın denmesi gerekiyor" diye konuştu.

"TRABZON’DAKİ ŞİDDETİ YADIRGAMIYORUM"
Acar Baltaş şiddetin her yerde olduğunu ifade ederek "Ben bundan yıllar önce Trabzon’da bir maç seyrettim. Trabzon’un hiçbir iddiası yoktu. Şeref Tribünü’nde oturuyorum. Hakemin çaldığı her aleyhte düdükte yanımdakiler kendilerini taşlara vuruyorlardı. Böyle bir yerde, genç, eğitimsiz ve işsiz insanların ne yapmasını beklersiniz. Trabzon’daki şiddeti hiç yadırgamıyorum. Bu söylediklerimin arkasındaki doğruluk payını düşünsünler. Bu ayrıca sadece Trabzon’da değil her yerde var" dedi.

"EMRE’NİN TARZI BU DEĞİL"
Acar Baltaş son olarak İngiltere’de adı ırkçılık olayına karışan Emre Belezoğlu’nu savundu. Baltaş, "Emre’nin tarzı bu değil. Haksızlığa uğradı. Amerikalı kaleciye İngilizler, Türkler üzerinden mesaj verdiriyor gibi geliyor bana" şeklinde konuştu.