turk-dreamworld.com Sitesine Hoşgeldiniz.


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    TDW Team-S-Mod. berkenkey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Mesajlar
    11.961
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    30.053 Toplam

    Standart BÜYÜK Oyunda Finale Yaklaşırken !!!

    *************** ALINTIDIR ***************

    11 Eylül saldırıları hatırlanacağı gibi World Trade Center, yani Dünya Ticaret Merkezi'ne yapıldı. Yani paranın kalbine...
    Artık kuşku kalmadı ki, saldırıyı yapanlar El-Kaide ve Arap terörist değildi! Amerikan derin devletinin bir operasyonuydu. Amaç, Amerika'da en çok kazanan ve ülkenin yönünü belirleyen KÜRESEL SERMAYEYE, yani Yahudi para babalarına "DUR" demekti! Bunun birçok nedeni vardı. Ancak en önemlisi para akışının Yahudi işadamları üzerinden olmasıydı. Amerika, Avrupa ve Ortadoğu'dan mal alıyor, karşılığında onlara hisse senedi ya da bono veriyordu! Yıllarca Çin ve Japonya'ya da böyle yapmıştı. Ürettikleri her mal ABD'ye gidiyor, onlar da kazandıklarını New York'taki hisselere yatırıyordu...
    Bu nedenle Amerika'nın CARİ AÇIĞI akıl almaz boyutlara çıkıyor, ama para YAHUDİ işadamlarının kontrolüne giriyordu...
    Bu duruma ilk baş kaldıran Amerika'nın ULUSAL sermayesi oldu. Uçak, silah, kimya, bilgisayar gibi sanayileri yaşatan grup, "Bu adamlar paranın peşinde koşan insanlar. Burada sıkıntı olduğunda paralarını alıp giderler. Biz de bu dev cari açıkla batarız" dedi. Haklılardı...
    Milliyet tanımayan bu insanlar, Amerika'nın en çok kazanan kesimiydi. Ülke borçlanırken onlar kazanıyordu! 11 Eylül saldırılarının ardından mesajı aldılar...
    Perde arkasında bir araya gelip LONDRA'ya yerleştiler...
    O saldırılarla birlikte patronlarla devletler arasında çatışma resmen başladı.
    Aslında ilk kurşunu Putin atmıştı. Yahudi baronlar, Yeltsin döneminde ne kadar değerli maden varsa hepsini Rus Yahudiler'e üç kuruşa aldırdı. Bu talan Putin'e kadar sürdü. Sonra karşı operasyon başladı. Kimi Mikhail Khodorkovsky gibi içeri atıldı, kimi de Aleksandr Lebedev, Boris Berezovski gibi yurt dışına kaçtı...
    Kaçanların en ünlüsü ise Roman Abromovich'ti... Bu operasyon ve Yahudi patronların Londra'ya gelişi, dengenin Amerika ile Rusya arasında kurulduğunu gösteriyordu. Yahudi patronlar da Avrupa'yı destekleyip, Çin'i yanlarına çekti...
    Boş duracak değillerdi ya!
    Şimdi dünya haritasını önünüze alın...
    Bir yanda Amerika, bir yanda Çin, ortada Avrupa ve Rusya... Denge, ister Amerika-Rusya, ister AvrupaÇin arasında kurulsun. Hiç fark etmez. İki oyunda da taraflar tek bir ülkeye ihtiyaç duyuyor!
    O da TÜRKİYE...
    Çünkü Türkiye enerji koridorlarının hemen yanında.
    Hem kaynağa, hem geçişlere komşu! Fabrikaların çarkları dönecekse, insanlar ısınacaksa, otomobiller çalışacaksa yani hayat devam edecekse ENERJİ şarttı! İki dengede de oyuncular, Ankara olmadan buralarda söz söyleyemezdi. Özellikle Amerika coğrafi olarak çok uzaktı. Buralara gelmesi ve dediğini yaptırması mümkün değildi. Attığı her adımda Türk askerine ihtiyaç duyacaktı. Keza diğer aktörler için de bu gerekliydi!
    Tarih eşsiz bir fırsatı getirip Türkiye'nin önüne bırakmıştı! Ankara, TARAFINI seçip yoluna devam edecekti. Hem Londra hem de Washington'ın Ankara'da yıllarca bıraktığı izler, hiç iyi değildi. Ama şimdi AKIL zamanıydı. Erdoğan, Putin ve Obama el sıkıştı. Haliyle diğer kanat bunu görünce harekete geçti. AK Parti'yi kapatma davası, Balyoz ve Ergenekon operasyonları ile MİT krizinin arkasında yatan asıl sebep buydu. Ankara, içerideki Avrupa ve Neo-Con kanadını DALGALARLA temizlerken, onlar da kapatma davasıyla ve MİT soruşturmasıyla "size rahat yok" mesajı veriyordu!..
    Kılıçlar çekilmişti bir kere...
    Ankara kendi önemini anlamıştı. Gereğini yapacaktı. Önündeki engelleri biliyordu. Acil olarak Kürt sorununun bitmesi gerekiyordu. PKK dağdan inmeliydi. Bölgeyi avucuna alacak Türkiye, önündeki terör ile vakit kaybedemezdi.
    Kaldı ki istikamet Kuzey Irak'taki PETROL ve GAZ kaynaklarıydı! İçerideki Kürtler'i sarmadan, dışarıdaki Kürtler'i yönetemezdin. Bu nedenle İmralı devreye sokuldu. Peş peşe gelişmeler yaşanırken, diğer kanat Paris'te 3 PKK'lı kadını vurarak cevap verdi. Mücadele sürüyordu. Ama PKK'lı kadınların cenazesinde önemli bir ayrıntı gözlerden kaçmıyordu. Bayan Mitterrand'ın manevi kızı LEYLA ZANA törene katılan Kürt milletvekilleri tarafından dışlandı! Birileri BDP'ye "Artık gözünüzü açın. Gerçeği görün. Tarafınızı seçin" demişti sanki...
    Paris'te sürece sıkılan kurşunlar aksine KÜRTLER'i bölmüştü. Avrupa destekli olan Kürtler ayrılacaktı. Nitekim cenazede start verilmişti!
    Türkiye'de bunlar yaşanırken, iki oyun kurucu arasında mücadele çok sert devam ediyordu. Yahudi patronlar, Hristiyanlığı küçük düşürmek için harekete geçmişti. Biliyorsunuz her ekonomik mücadele önce DİN kisvesi altında yapılır...
    Halkları ikna etmek için şarttı! Dan Brown isimli yazarın kaleme aldığı "Da Vinci'nin Şifresi" kitabıyla Hz. İsa'nın evlendiği, çocuk sahibi olduğu, soyunun devam ettiği ve gizli şifrelerin ele geçirildiği ileri sürülüyordu. Hristiyanlar'ın inancını sarsacak iddialardı bunlar! Kolay kabul edilebilecek şeyler değildi! Bunun üzerine karşı hamle Mel Gibson'dan geldi. "Hz. İsa'nın Çilesi" isimli filmle cevap verildi.
    Film "Hz. İsa'yı öldürenler Yahudiler'dir" diyordu...
    Savaş Ortadoğu'da olacaktı ya, edebiyat ve sanat alanındaki mücadele de aynı bölgeyi temel alıyordu...
    Anlayacağınız bütün yollar Ortadoğu'ya çıkıyordu! Ayrı bir yazı konusu ama içerideki LAİK-ANTİLAİK çatışması da dışarıdaki bu savaşın ürünüydü!
    Tabii her zaman ki gibi biz bunu bilmiyor ve görmüyorduk!
    Şablonlarla yaşadığımız için gerçeği bilemiyorduk.
    12 Eylül ve 28 Şubat darbelerini yapan Amerika'ydı.
    Fakat ismini "Morrison Süleyman'a" çıkardığımız Demirel'in 12 Eylül'de nasıl indirildiğini düşünmüyorduk!
    CIA şefi Paul Henze, Başkan Carter'ı arayıp "Bizim çocuklar başardı" diyordu! Gelen de giden de Amerika'nın destek verdiği isimlerse ortada bir terslik var demekti! Oysa yoktu! Demirel, Amerika'nın içindeki küresel sermayeye direndiği için gitti. Ülkenin yabancı sermaye açılması gerekiyordu. Darbe bu nedenle yapıldı.
    İşin ilginci Demirel'den nefret edip "Bağımsız Türkiye" diyerek Demirel'e öfke kusan SOLCULAR darbe ile birlikte toz oldu! SOLCULAR komünist MOSKOVA yerine Avrupa'ya kaçıyordu! Tekrar etmekte fayda var:
    SOL'un kaynağı Londra'ydı!
    Yıllarca bizi kavram karmaşası ile yöneten ve içe kapatan iki güç, yani Londra-Washington sonunda kapımıza geldi! İki tarafın da başka çaresi yok! Bu mahallede bizim sözümüz geçiyordu.
    Ankara'daki AKIL, İmralı süreci ile küçücük, önemsiz bir adadan BÜYÜK TÜRKİYE çıkaracak...
    Eğer siyasi gözlüklerimizi çıkarırsak bunu çok net görürüz!
    Tarih bir daha böyle şans verir mi bilinmez!
    Ya bu golü atacağız ya da içeride dağılacağız...

    Ama her işaret, maçı alacağımız yönünde...

    Kürtler de, iş dünyası da bunu gördü!

    Darısı Henüz Göremeyenlerin Başına..

    *************** ALINTIDIR ***************
    AlıntıAlıntı

  2. #2
    Senior Member gscangs - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2009
    Mesajlar
    120
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    18 Toplam

    Standart Cevap: BÜYÜK Oyunda Finale Yaklaşırken !!!

    az çok strateji programları seyrediyorum
    ilginç bir yazı olmuş
    AlıntıAlıntı

 

 

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Page generated in 1.719.333.477.68235 seconds with 14 queries Sayfa Boyutu (179098)