27.02.2013 16:36

Bir o kadar sakıncalı!

Süt bankaları haram olan evliliklerin meydana gelmesine neden olabilir…


İsmail Taha AÇIK

Anne sütü, bebekler için bulunmaz bir nimet. Kanser başta olmak üzere, bebeği birçok hastalıktan koruyor ve sağlıklı bir gelişim süreci geçirmeye yardımcı oluyor. Hekimler, 2 yaşına kadar anne sütüne devam edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Hatta bazı uzmanlar sütü azalan anneleri mamaya geçmemeleri konusunda ısrarla uyarıyor.

Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan çalışmalar sonucu 8 Mart’ta İzmir’de açılacak olan ilk “Anne Sütü Bankası” bu bakımdan önem arz ediyor. Ancak konu gündeme gelir gelmez, tartışmaları da beraberinde getirdi.

İslam’a göre, sütkardeşler arasında nikâh kıyılması haram. Yani yapılan evlilik dinî açıdan geçerlilik kazanmamış oluyor. Bu durum göz önüne alındığında, süt bankalarından yararlanacak bebeklerin ilerleyen yaşlarda evlenme ihtimalleri toplum tarafından endişeyle karşılamıyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, anne sütünün yerini tutabilecek bir besin maddesinin bulunamayacağını savunuyor ve projenin arkasında durmakta kararlı görünüyor. Dinî hassasiyetlerin göz önünde bulundurulacağını belirten Müezzinoğlu, bağışta bulunacak annenin sütünü sadece kendi çocuğuyla aynı cinsiyette olan bir süt çocuğa verilmesiyle sorunun ortadan kalkacağını söylüyor. Bu önlemin yanı sıra, süt çocukların nüfus kütüğüne işlenmesi, bu sayede iki tarafında arada oluşan kardeşlikten haberdar edilerek belirli periyotlarla bilgilendirilmeleri öngörülüyor.

Diyanet: Dini açıdan sakıncası yok ama her türlü tedbir alınmalı

Projenin gündeme gelmesiyle, Diyanet İşleri Başkanlığı yoğun bir soru bombardımanına maruz kaldı. Konuyla ilgili Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan yapılan açıklamada, anne sütünün bekletilerek ihtiyaç duyan çocuğa içirilmesinin dinî açıdan bir sakınca teşkil etmeyeceği, ancak süt akrabalıkların karışması durumunda caiz olmayan evliliklerin yaşanmasından duyulan endişeye değinildi.

Konuyla ilgili Tümhaber’e konuşan ilahiyatçı Yazar Hüseyin Okur projeyi uygulayanların sorumluluk hissiyatı içerisinde davranması gerektiğini söyledi. Türkiye nüfusunun yüzde 99’unun Müslüman olduğunun altını çizen Okur, devletin bu sorumluluğu üstüne alması gerektiğini belirtti. Vatandaşlar olarak süt akrabalığı konusunda son derece hassas olduğumuzu dile getiren Hüseyin Okur “Sütkardeşliği hem dinimizde hem de geleneklerimizde yer alan bir hakikat. Sütkardeşliği gerçekleştiğinde gerçek bir sıhriyet yani akrabalık meydana geliyor. Birbirinden haberi olmayan kimseler, bu bankalar yoluyla akraba olabilir ve evlilikler meydana gelebilir” dedi.

Bu durumun ciddi bir sıkıntı oluşturacağını vurgulayan Hüseyin Okur şöyle devam etti:

“Böylece dinimizin kati surette haram kıldığı, yasakladığı bir durum meydana gelecek. Sadece süt kimlik kartı vermekle bu sakınca ortadan kalkmış olmuyor. Süt kardeşlerin konu ile ilgili bilgilendirilmesi gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da mutlaka bir uyarı notu olması gerekiyor. Bir süt karnesi verilecekse, bu karnenin bir yerinde muhakkak bir uyarı olması lazım. Anne, süt verdiği çocuğun da annesi oluyor. Diyelim ki bir biberon süt aldı çocuk. Dinimize göre o sütün sahibi artık o çocuğun annesidir. O anneden doğmuş ve doğacak olan bütün çocuklarla evlenmesi haramdır”

Kişilere sadece “senin süt aldığın kişi A şahsıdır veya B şahsıdır” demekle bu tehlikenin giderilemeyeceğini belirten Okur, dinî anlamda bir bilgilendirme yapılmasının da şart olduğunun altını çiziyor.