************ ALINTIDIR ************

Suriye’de süren iç savaşın dikkatlerden kaçan bir yönü var. Konu sadece Çağdaş Yezid olan Esed’in ve rejiminin ayakta tutulması değil, aynı zamanda bir halkın nasıl kontrol altında tutulacağının psikolojik ve sosyolojik tatbikatıdır. Çağdaş Yezid’in rejimi mutlaka çökecek, bunun başka bir yolu yok, halkıyla savaşan bir rejimin yaşama şansı kalmaz. Esed rejimi çökerken, İran isimli İslam düşmanı, halkla savaşan bir siyasi rejimin nasıl ayakta tutulacağına dair tatbikat yapıyor, deneyim kazanmaya çalışıyor.

Bu tatbikatta birçok özellik test ediliyor. İlk test edilen özellik, İran devrim muhafızları ve Hizbullah savaşçılarının Şia inancıdır. Şia inancının ufkunu test ediyorlar, yani ne kadar vahşilEeşebileceğini araştırıyorlar. Mesela üç yaşındaki bebeği öldürüp öldüremeyeceğini, böyle bir emir verildiğinde itiraz etmeden yerine getirip getiremeyeceğini anlamaya çalışıyorlar. Mesela bir eve girip, evin tüm bireylerini, hayvan boğazlar gibi bıçakla kesip kesemeyeceğini görmek istiyorlar. On yaşındaki bir kız çocuğuna veya elli-altmış yaşındaki nine olmuş bir kadına tecavüz edip edemeyeceklerini, bu emri aldıklarında (afedersiniz) ereksiyon olup olmadıklarını bilmek istiyorlar.

Şia inancı ile ilgili araştırmalarında sonuca ulaştılar, Şia inancının insana yaptırmayacağı zulüm, vahşet, katliam, tecavüz, hayvanlık yok. Yirminci asır, kapitalist, komünist ve faşist yönetimlerin hayvanlaşma sınırını göstermek bakımından insanlık tarihinin laboratuvarıydı. Yirmi birinci asır, Şiilerin hayvanlaşma sınırını araştıran laboratuvar çalışmalarıyla başladı.

Anlaşıldı ki Şii inancı, şeytanın maharetle ürettiği ve kullandığı bir maniveladır. Hiçbir sınırı yok, hiçbir insani duyarlılık taşımıyor. Dikkat edin, İslam ile ilgisinden bahsetmiyoruz, insanlıkla ilgisi yok ki İslam ile ilgisi olsun.

*

Suriye’de halka uygulanan zulmü, hiçbir milis, polis ve ordu güçleri kendi halkına karşı yapamaz, bir insan hiçbir eğitim veya propaganda ile o hale getirilemez. Zaten bu sebeple Suriye ordusu hızlı şekilde çözülmüştü, rejim de düşmenin eşiğine gelmişti. Ne zamanki İran katilleriyle Hizbullah vahşileri sahaya girdi, rejim dayanmaya başladı. Suriye’deki hayvanlıkların büyük kısmını, Suriyeli askerler değil, İran ve Hizbullah Yezidleri yapıyor. İşte tam bu noktada başka bir şeyi de test ediyorlar. Bir ordunun veya milisin kendi halkına neler yapabileceği ile yabancı asker veya milislerin bir halka neler yapabileceği sorusunun cevabını arıyorlar.

Yabancı askeri güçler, işgal ettikleri ülkelerde, kendi ülkelerindeki vahşetin onlarca kat fazlasını uygulayabiliyor. Tarih bunun örnekleriyle dolu, şimdi de Şia bunu test ediyor. Bir halkın içinden çıkan insanların vahşileşme kapasitesiyle, yabancıların o halka karşı vahşileşebilme kapasiteleri çok farklı.

İran, kendi silahlı güçlerini Suriye’ye göndererek, vahşilik testi uyguluyor. Rejim tehlikeye girdiğinde, onu korumak için ne kadar vahşileşebileceklerini görmek istiyor. Bunu kendi ülkesinde bu kadar rahat test edemezdi.

İran ve Hizbullah katilleri Suriye’de vahşileşme stajını bitirdikten sonra, ihtiyaç duyulduğunda İran’da da aynı vahşeti sergileyecektir. İnsan kendi ülkesinde ve kendi halkına karşı biraz zor vahşileşiyor ama bir defa vahşileştiğinde artık “merhamet”, “insanlık”, “vicdan”, “insaf” gibi özelliklerini kaybettiği için, kendi halkına hatta kendi ailesine bile zulmedebilir hale geliyor. İran, kendi iç bünyesinde yakın gelecekte başlayacak iç isyanlara karşı böyle bir silahlı kadro yetiştiriyor.

Üç yaşındaki bebeği boğazlayan, on yaşındaki çocuğa tecavüz eden bir varlık, tüm insani özelliklerinden istifa etmiştir. Bunlar, gerektiğinde kendi annesine, kızkardeşine tecavüz etmekten, kendi çocuğunu, kendi kardeşini boğazlamaktan kaçınmaz. Suriye’deki rejimin yaşama şansı yok, konu İran… İran öyle bir savaş makinası yetiştiriyor ki, insanlık tarihinde emsali yok. On dört asırdır ümmetin bir Şii problemi vardı, artık insanlığın bir Şii problemi var.

*

İran’ın test ettiği önemli konulardan diğeri de, bir halkın ne kadar dayanabileceği konusudur. İsrail bu testi altmış-yetmiş yıldır yapıyor, bir halkın iradesini kırma konusunda zaman zaman mesafe alır gibi olduysa da, uygulama sonuç vermedi. Şia’nın ahmaklığına bakın ki, hala devam eden ama artık sonuç alınamayacağı anlaşılan bir uygulamayı Suriye’de test etmeye çalışıyor. Gerçekten Şia denilen vahşi topluluk, dünyanın en ahmak, en çılgın, en hayvan türünü oluşturuyor.

Filistinlilerin İsrail vahşetine karşı direnme ve dayanma kapasitesini bilen İran, Suriye’de aynı konuyu niye test ediyor? Çünkü İsrail’in Filistin’de uyguladığı vahşetin çok daha ağırını tatbik ediyor. İsrail, onlarca yıldır her türlü vahşeti yaptı ama mesela Filistinli kadınlara ve çocuklara tecavüz etmedi. İran’ın, İsrail-Filistin tecrübesine rağmen aynı testi uygulamasının sebebi bu, yani daha ağır bir vahşet uygulandığında bir halkın direnme gücünü anlamak istiyor. İran’da başlayacak olan iç savaşa, halkın iradesini nasıl kıracağını bilmeden girmek istemiyor.

Gerçekten dehşet verici bir durum… İsrail’den daha ağır bir vahşeti, gözünü kırpmadan, kılı kıpırdamadan, vicdanı sızlamadan, duyguları isyan etmeden uyguluyor. Yine dikkat edin, imanından bahsetmiyoruz, Şia inancı bunları yapmaya müsait, anlatmaya çalıştığımız şey, “insan” denilen varlığın nerelere kadar varabileceği konusu.

************ ALINTIDIR ************