[Değerli Ziyaretci, linki görmeniz icin bu mesaja cevap yazmanız gerekiyorÜye olmak icin burayı tıklayınız]
Beşiktaş teknik direktörü Slaven Bilic, 3-3 biten Fenerbahçe karşılaşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı ve kendisine yapılan eleştirilere yanıt verdi. Derbiye 3 puan için çıktıklarını üzerine basa basa söyleyen Bilic, rakibin 10 kişi kalmasının ardından oyuncularına asla, “Geriye yaslanın” demediğini vurguladı. İşte Bilic’in açıklamaları: “Psikolojik olarak öne geçtiğimiz maçlarda oyuncular, skoru koruma içgüdüsüyle hareket edebiliyor. Maçın son bölümlerinde öndeki oyuncularımızda fiziksel düşüş oluyor. Ancak en çok koşanlar da onlar oluyor. Biz kırılgan bir takım değiliz ama, süpermenlerden de oluşmuyoruz. Genelde maçların çoğunda kazanmaya yakın taraf biz oluyoruz. Özellikle Galatasaray ve Fenerbahçe derbilerinde bu durum ortaya çıkıyor. Maç sonunda yenmeye yakın taraf biz oluyoruz. Ancak psikolojik ve fiziksel olarak çöküş yaşanabiliyor. Ama bunun tek bir nedeni yok. Tek neden olsa kolay bir şekilde çözülür. Bunları zaman içinde tabii ki çözeceğiz.”

‘Berabere kalmak üzücü’

“Bu maçın elbette olumlu ve olumsuz tarafları vardı. Yeteri kadar zor bir deplasman oynadık. Lig lideri olan bir takımla karşılaştık. Fenerbahçe lig liderliğinin yanında, form tutmuş bir ekip. Berabere kaldık ama maçın başından itibaren geriye yaslanıp 0-0 berabere kalmadık. 3-3 berabere kaldık. Diğer taraftan bakarsak biz Beşiktaş’ız, rakip kim olursa olsun her maçtan üç puan almaya çalışıyoruz. Elbette 11’e 10 üstünlüğümüzün olduğu maçlarda berabere kalmak üzücü. Bu maçı analiz ederseniz, birçok olumlu tarafını görebilirsiniz. Devre arasında futbolculara, bir takım değişiklikler yapalım, tamamıyla savunma yapalım demedik. Fenerbahçe bir kişi eksik olsa bile önde basacaktı. Biz onların bırakacağı geniş alanları değerlendirmek istedik. İlk yarıda da bu oldu. Taktikte değişiklik yapsaydık, hücum hattında yapar ve geriye gelirdik. Fenerbahçe kurmaya çalıştığımız baskıdan çıktıktan sonra 4’e 3 ve 3’e 2 bulabileceğimiz şansları değerlendiremedik. Defansif bir düşüncemiz olsaydı, Oğuzhan ve Necip’i değiştirirdik.”

‘Taktiğimiz rakibi yormaktı’

“Ne yazık ki top bizdeyken elimize geçen fırsatları iyi değerlendiremedik. Taktiğimiz rakibi koşturup yormaktı. Bunu yapamadık. Gerekli pasları değerlendirip, kontratakları uygulayamadık. Onlara bu konuda saygı duymalıyız. Ancak asıl sorun bizdeydi, gerekenleri yapamadık. Maçtan sonra basın toplantısında ne söylediğimi hatırlıyorum. ‘Fenerbahçe bu ligin lideri. Onlarla oynamak bu koşullarda kolay değil’ dedim. ‘Beraberlik çıkarmak önemli’ dedim. Ancak hemen ardından, ‘Beşiktaş üç puan için oynar’ sözünü kullandım. Devre arasında, ‘Geriye yaslanalım’ ifadesini kullanmadım. Aksine ileriye gitmemiz gerektiğini belirttim. Planımız, Fenerbahçe’nin bıraktığı geniş alanlara top sızdırmaktı. Olcay’ın golü tam da böyleydi. İlk yarıda oyun planı mükemmele yakın işledi.”

‘Uzun toplara dikkat dedik’

“Hedefimiz geniş alanları kullanmaktı. Bana sorarsanız, ‘Sonuçtan mutlu musun?’ diye. Bunu konuşmanın gereği yok. Biz bu maçtan 3 puan almak için oraya gittik. Devre arasında veya maç esnasında bunun aksini düşünmedik. İkinci yarı maç başka bir boyut aldı. Ben oyuncularımı kutluyorum. Fenerbahçe bizden farklı oynuyor. Bizden iyi oyuncuları var. Basit oyunu oynamaya çalışıyorlar. Atmak istediğimiz şekilde attık golleri. Doğru kaliteyi ortaya koyduk. Fenerbahçe’nin 1. ve 3. gollerine bakın. Defalarca uzun toplarda dikkat edilmesini söyledik oyunculara.”

‘Atiba, Kuyt’ı tutuyordu’

“Sow, bizim zaafımızı iyi değerlendirdi. Caner Erkin, orta yapmak için herhangi bir bölgeden bunu başarabiliyor. Ortayı yaptığında rakipten 3-4 futbolcu oluyor. Atiba’yı solda görevlendirirken, Kuyt’a karşı özellikle hava toplarında önlem almasını istedik. Atiba’yı sol da oyun kurucu gibi görevlendirip, oradan bu işi yapmasını planladık. Veli’nin sakatlığı ve Necip’in kartı, bizi etkiledi. Motta çabuk oyuncu ve Kuyt orada serbest kalmaya başladı. Kuyt, kariyeri boyunca belkide 50-60 kez benzer gollerden atmıştır. Atiba ortaya geçince hava toplarında feragat ettik ve Kuyt da bunu değerlendirdi. Tabii burada bahane bulmuyorum.”

‘Eleştirilerin farkındayım’

“Burada işlerin nasıl yürüdüğünü biliyorum. 3-3 lük biten maçın ardından bana yapılan eleştirilerin farkındayım. Bahanelerin arkasına saklanacak değilim. Rakip bizi şaşırtmadı. İkinci yarıda yeterli direnci koyamadık. Oyuncularımın arkasındayım. Herhangi bir gerginliğim yok, eğer olsaydı zaten bu sohbete de katılmazdım. Size kaçamak cevaplar vermiyorum. Bir puandan memnun değilim. Bu bir puan bizi şampiyon yapabilecek olsaydı, o zaman memnun olurdum. Meireles kart gördükten sonra bekleri de öne çıkmaya başladı. Ancak baskıyı kurmayı başardılar.”

‘Fernandes iyi oynamadı’

“Manuel Fernandes bizim en iyi oyuncumuz. Burada en büyük role sahip. Tüm maç boyunca etkili olmasını istiyoruz. Rakip geniş alanlar bırakırken takımı çabuk çıkarmalı. Fernandes yeteri şekilde üstün düşeni yapamadı, çünkü takım olarak topu ayakta tutamadık. Çok koştu ama 2. yarıda özellikle iyi oynamadığını söyleyebilirim. Bütün bunları söylerken yaptığı iyi işleri de unutmamak lazım. Oyuncuların her zaman arkasındayım, her ne kadar Türkçe bilmiyor olsam da gazeteler hakkında bilgi alıyorum. Birkaç hafta önce Olcay eleştiriliyordu. Olcay’ın arkasında durdum ve iyi oynamaya başladı. Almeida da aynı durumdaydı ve şu an ligin en çok gol atan oyuncularından. Fernandes takımla birlikte düşüş yaşadı ama hem onun hem de takımın arkasındayım.”

‘Galatasaray da zorlandı’

“Tek bir kişiye işaret edilmesi doğru değil. Tek bir oyuncu işaret etmek, kolay olur. Fernandes ya da Drogba da tek başına her zaman takımı toparlayamaz. Bizim takım performansımız düştü. Tek bir oyuncu olsun, takım zor durumdayken ayağa kaldırsın demekle olmuyor. Kasımpaşa-Galatasaray maçını izledim. Galatasaray da bu konuda zorluklar yaşıyor. Bizim için derbide 2-1 geriye düştükten sonra 3-2’ye çevirmekte, direnç örneğidir. Biz her maçı kazanmaya çalışırken, Fenerbahçe de puan kaybedecek. Takımdan Rize ve Karabük maçlar hariç, performans anlamında memnunum.”

‘En kısa zamanda çözülsün’

“Hugo Almeida ve Manuel Fernandes’in sözleşmeleri sezon sonunda bitecek. Elbette bu iki oyuncunun durumlarının en kısa zamanda çözüme kavuşmasını bekliyorum. İkisi de profesyonel futbolcular. Maçlarda ellerinden geleni yapıyorlar. Buradalar ve kafaları da burada. En azından sezon sonuna kadar Beşiktaş’ta olacaklar. Sonrasında neler olur bilemeyiz. Yine söylüyorum; mümkünse bir an önce çözüme kavuşmasını istiyoruz. Çözüme kavuşursa mutlaka bizim için faydalı olacaktır.”

‘Hakem avantajı isterim’

“Derbi maçını iki defa izledim. Hakem Cüneyt Çakır’a saygım var. Zor bir maç yönetti. Bazı hatalar yapmış olabilir, yaptı da... Bunlardan memnun değilim. Özellikle bazı frikik ve korner kararları var. Frikiklerin nerede atılacağı yönünde kararları var. Necip konusunda oyunu dengelemek için o baskı altında kararı verdi. Fenerbahçe’nin ikinci yarıda görmesi gereken kırmızı kartlar olabilirdi. Memnun değilim ama bir hakem için çok zordu. Taraftarların hakem üzerinde o kadar büyük baskı kurması sonrası hata yapmamak zor iş. ’Memnun değilim’ diyorsam onu suçlamıyorum. Kararlar bazen lehinize bazen aleyhinize verilebilir. İç sahada böyle bir hakem avantajı sağlamak isterim.”

Orhan Yıldırım

MİNİ YORUM

Kimyasını bozmuş
Şu söylenebilir, “Fikret Orman merkezli haberler Bilic’in vücut kimyasını bozmuş görünüyor.” Oyunun teknik yanlarına dair tespitleri kuşkusuz ki kıymetli. Bu oyunda her şey planlandığı gibi gitmiyor bireysel performanslar sonuca direkt etkiyor. Lakin bunları ‘Fikret Orman ve öfke’ haberlerinden sonra yapmış olması ciddi bir sorun. Bundan böyle başkandan, teknik direktöre ondan da oyunculara sirayet edecek bir ‘ürküntü iklimi’nden bahsedebiliriz.. Ve bilinir, ‘tedirginlik’ karar verme mekanizmalarını çoğunlukla olumsuz etkiler. O nedenle Orman’ın yaptığı da Bilic’in bu ‘gecikmiş toplantısı’ da bana göre problem çözmekten çok problem yaratır. Öte yandan Bilic’in sözünü ettiği ‘psikolojik etki’ kavramı da önemli. Bence hem Galatasaray hem Fenerbahçe maçlarında Beşiktaş’ın ayağına dolanan da bu etkiydi. Yoksa Beşiktaş iki takımın da önünde performans gösterecek hem oyuncu varlığına hem teknik donanıma sahip. Aslında Bilic’in ilk yapması gereken “Beşiktaş’ın hayatı ve eserleri” üzerine biraz daha odaklanmaktı. Çünkü, bu topraklarda farkı yaratan ne yazık ki epeyce ‘ruh halleri’ oluyor.

Cem Dizdar