Beþiktaþ-Ýyi Beþiktaþlý hakkýný arayandýr
Bilinir, transfer haberleri taraftarýn ‘gözbaðý’dýr. Bu tür haberler onu gelecek için umut vaat eden tatlý rüyalara daldýrýrken gözüne/zihnine çekilen perde nedeniyle gerçek gündemi algýlamasý da engellenir. Ve akabinde yöneticiler kollarý sývar!.. Gecikmiþ de olsa federasyon tarafýndan tekrar kararý verilen Kasýmpaþa maçýyla ilgili iki takým yöneticisi arasýnda yaþanan ‘kayýkçý kavgasý’ hafýzalardadýr. O dönemde Beþiktaþ yönetiminden bazý isimlerin bu ‘kayýkçý kavgasýndan bir fýrsat yaratýr mýyýz acaba?’ diye düþünerek “Bu durumda biz de maçlarýmýzý baþka statlarda oynayabiliriz” mealindeki sözleri hafýzalardadýr. Gerçi olasý seçenekler ‘satýlmýþ kombine biletler’ nedeniyle hukuken mümkün görünmese de kimsenin bu durumu umursamayacaðýný düþünen Beþiktaþ yöneticileri tartýþmayý bir süre yüksek perdeden sürdürdüler. Sonrasýnda beklenen ve olmasý gereken karar çýktý; “Maçlarýmýzý ligin ikinci yarýsýnda Kasýmpaþa Recep Tayyip Erdoðan Stadý’nda oynayacaðýz” Ancak ifadenin ekini atlamamak gerek; “Maçlar için tek bilet satýlmayacak...”

Gidilemeyen maçýn güzel yaný olur mu?

Bir yandan “Stat gelirimiz yok” derken tek bilet satmamak... Tuhaf!.. Bir tuhaflýkta böylesi bir uygulamaya “Oyunun güzel yanlarýndan konuþalým”ý dillerinden düþürmeyen federasyon yetkililerinin sesini çýkarmamasý. Gidilemeyen maçýn hangi güzel yaný konuþulacak ki?! Ve yine bir baþka ve esas tuhaflýk böylesi bir durum karþýsýnda, “Ronaldinho gelecek dertler bitecek” diye ‘yaðmur duasý’na çýkan Beþiktaþ taraftarýndan çýt çýkmamasý. Yahu, diyelim buldular parayý getirdiler Ronaldinho’yu, Robinho’yu, Ronaldo’yu... Sen gidip izleyemeyeceksin ki kombinen olmadýðý için! Tepebaþý’nda kendine yeni bir Beleþtepe uydurup o yüksekten izleyeceksin canýn gibi hatta ondan fazla sevdiðini iddia ettiðin takýmýný...

Bu tiyatroyu kim sahneliyor?

Trabzonspor Baþkaný Ýbrahim Hacýosmanoðlu, bir önceki baþkan Sadri Þener’in 2010-11 sezonundaki ‘kupa iadesi mücadelesi’ni yetersiz bulmuþ ve hayli radikal bir söylemin ardýndan koltuðu devralmýþtý. Doðrusu, Hacýosmanoðlu ilk günden yakýn zamana kadar bu konudaki politikasýný tutarlýlýkla sürdürdü. Hatta, Hacýosmanoðlu’nun spor/siyaset iliþkisine dair teamüllere karþý AKP mitinglerinde Baþbakan Erdoðan’ýn hemen arkasýnda boy göstermesi çoðu kiþide ‘kupanýn iadesi mücadelesi’nin bir parçasý olduðu fikrine yol açtý. Ta ki, Baþbakan Erdoðan 17 Aralýk operasyonlarýný ‘hükümete darbe’ olarak niteleyene kadar. Böylece 17 Aralýk’ta deðiþen politik paradigma Trabzonspor’un kupa mücadelesini de akamete uðratmýþ oldu. Öyle ya, artýk aralarýnda ‘þike operasyonu’nun da bulunduðu bir çok dava bizzat Baþbakan’ýn açýklamalarýnýn ardýndan tartýþýlýr hale geldi hatta bazýlarý ‘kumpas’ olarak nitelendirildi. Bu davalarýn ‘paralel devlet’, ‘devlet içindeki bir çete’ tarafýndan kurgulandýðý bile dile getirildi. Netice itibarýyla Trabzonspor Baþkaný’nýn ‘politik tercihi’ de ister istemez ayaðýna dolaþmýþ oldu. Öyle olduðu için Baþkan Hacýosmanoðlu son olarak; “Bu konuda tek bir þey söyleyeceðim, baþka da bir þey konuþmayacaðým. Tiyatroyu bekleyelim, izleyelim, ondan sonra konuþuruz ” dedi ve çekildi!.. Acaba Baþkan Hacýosmanoðlu bu kez de ‘tiyatro’ derken neyi kast etmiþ olabilir? Ve acaba bu tiyatroyu kim sahnelemektedir? Merak iþte!..

Sanma ki iyi Beþiktaþlýsýn...

Farkýnda deðil misin? Anayasal hakkýný elinden alýyorlar. Özgür seyahat, kültürel sanatsal faaliyetlerden eþit yararlanma hakkýný gasp ediyorlar. Sen hala “Olsun büyüklerimiz öyle uygun gördüyse, para biriktirip tek maça gitmemizi istemiyorlarsa, gitmeyiz” diyorsan sanma ki iyi bir Beþiktaþlýsýn... Deðilsin benim güzel kardeþim, deðilsin...

Yönetime uygun olur deðil mi!

Ha bu arada unutmadan! Ligin ikinci yarýsýnda muhtemelen Olimpiyat Stadý’nda oynanacak Beþiktaþ-Fenerbahçe maçýna da sadece kombine biletleri olanlar mý - ki yanlarýnda bir kiþi daha götürebiliyorlar- gidebilecek? Öyle ya, Kasýmpaþa Stadý’ndaki maçlara tek bilet satýlmayýp o maçta satýlýrsa hayli tuhaf ama bir o kadar da Beþiktaþ yönetim tarzýna uygun bir davranýþ olur deðil mi!...

Hakemler taþ deðil onlar da konuþsun!

Kasýmpaþa-Beþiktaþ maçý için TFF’nin aldýðý “Kural hatasý var tekrar oynatýlmalý” kararý Tahkim sürecini bekliyor malum. Bu davanýn böylesi kanamalý hale gelmesinde kuþkusuz ki, Merkez Hakem Kurulu Baþkaný Zekeriya Alp’in hakeme sahip çýkma saikiyle yaptýðý alelacele açýklamalarýn da önemli payý oldu. MHK Baþkaný olarak Alp’in bu aceleceðini doðru bulmamakla birlikte anlayabiliyorum. Fakat þunu anlayamýyorum... Cüneyt Çakýr, Bahattin Duran ve Tarýk Ongun bu ülkenin gidemediði Dünya Kupasý için görev aldýlar. “Ülkemizi temsil edecekler, bizi gururlandýracaklar” türünden sözcükler aklýmýn ucundan bile geçmez. Hiçbir zaman, bu ülke sýnýrlarý dýþýna taþan etkinliklerden kendime bir ‘milli gurur’ çýkarma hevesinde olmadým hatta bu bakýþ açýsýna da hep þüpheyle yaklaþtým. Diyeceðim þu; eðer Zekeriya Alp hem hakemleri korumak hem de onlarýn doðru anlaþýlmasýný istiyorsa býraksýn da þu insanlar hangi duygular içinde bunu onlarýn aðzýndan, kendi ses tonlarýndan duyalým.
Onlarýn da duygularý var

Biz maça gidenler hakemleri hep, duygusuz insanlar olarak algýlýyoruz. Öyle ya, bizim takým gol atýnca futbolcu sevinçten çýldýrýyor ya da gol yediðinde üzüntüden kahroluyor. Biz de öyle. Koca statta olan biten karþýsýnda duygularýný belli etmeyenler belki de sadece hakemler! Býrakýn da bari böylesi tarihi anlarda -ki Bahattin Duran ve Tarýk Ongun bir Dünya Kupasý’nda yardýmcý (yan) hakem olarak bu ülkeden görev alan ilk kiþiler - onlarýn sesini duyabilelim. Böylece onlarýn da bizim gibi sevinen üzülen, coþan tükenen birileri olduðunun farkýna varabilelim. Ve yine böylece bundan sonraki maçlarda onlara tribünlerden hürmet edilmesinin kapýsýný aralayalým. Yani artýk bu iþleri ‘idare etmeyi’ býrakýp ‘yönetmeye baþlayalým...”