SÜPER EMEKLILIK UYGULAMASINA IÞTIRAK ETMEK CAÝZ MÝDÝR?
"Süper Emeklilik" adýyla bilinen olayý, bir yönüyle normal emeklilik gibi mütalaa ediyor ve onun için söyleyebileceðimizi bunun için de söylüyoruz:

Emeklilik sistemi, insana Allah'ýn en deðerli yaratýðý olarak deðil, üretimine göre deðer veren materyalist sistemlerin oluþturduðu "risk" ortamý için bir ihtiyaçtýr. Bütün vatandaþlarý devlet (toplum) garantisinde olan Islâm Toplumu için bir ihtiyaç deðildir ve Ýslam'ýn uygulandýðý dönemlerde uygulanmamýþtýr. Baþta Rasûlüllah efendimiz (sav) olmak üzere bütün Raþit Halifeleri, görevi hep altmýþ yaþýn üzerinde ve ölümle býrakmýþlardýr. Çünkü Islâm, gücü olanýn çalýþmayý býrakmasýný ve devlete ve fertlere yük olmasýný yasaklamýþ ve "Bir iþten boþalýnca hemen diðeri için dikilmeyi" (94/7) emretmiþtir. "Kiþinin Rabbine kavuþuncaya dek geçimi için çalýþýp didinmek üzere yaratýldýðýný" (84/6), "Insaný Allah'ýn bir zorluk ve sýkýntý içerisinde yarattýðý" bildirmiþtir.(90/4) O halde:1. Kiþi önce kendine yeterli olmak için çalýþacaktýr. 2. Buna gücü yetmezse menkul-gayr-i menkul, öz sermayesini kullanacaktýr. 3. Bu da yoksa yükümlü olan kiþiler ona bakacak ve nafaka verecektir. 4. Bunlarýn hiçbiri yoksa devlet kendisine zekâtýn uygun bir fonundan ödenek verir ve asgari ihtiyaçlarýný karþýlar. Bugünkü emeklilik sistemi insânî ve âdil deðildir, bu bakýmdan Islâmî de deðildir. Çünkü: a. Sadece iþ bulma nimetine kavuþup prim yatýranlarýn sosyal güvenliði vardýr. Kendi suçlarý olmadan iþ bulamayanlarý devlet bu her iki nimetten de mahrum etmektedir. b. Gayrý ahlâkîdir. Bu yüzden kendi hesabýna çalýþýp ekonomiye katkýda bulunanlar sosyal güvenliðe sahip deðilken, meselâ ruhsatlý fahiþeler bile sosyal güvenliðe sahiptirler. c. Bazan kýrkbeþ yaþýnda, en güçlü ve verimli çaðýnda birisi emekli olabilip, yatarak maaþ alabilmekte ve elli-ellibeþ yaþýndaki çalýþan bir zayýftan kesilen primler ona aktarýlmaktadýr. d. Milyarlarý olan birisi bile belli primi yatýrdýðý için emekli sandýðýndan maaþ alabilmekte ve þer'an fakir sayýlan ve asgari ücretle çalýþan ve belki de kira da vererek beþ-on nüfusu bakmak durumundaki birisinden kesilen primler ona aktarýlabilmektedir. Halbuki, sosyal güvenlik ödenekleri (ivazlarý), olandan olmayana doðru transfer anlamý taþýr da diyebilmektedirler. Bu mahzurlarý çogaltmak mümkündür. Bu durumda zorunlu sigortalý olanlar kendi iradeleri dýþýnda kendilerinden kesilen primleri deðer olarak alma hakkýna sahiptirler. Aldýklarý emekli maaþýndan, verdikleri deðer kadar aldýktan sonra bakarlar; muhtaç iseler ve bakacak kimseleri yok ise almaya devam ederler. Deðillerse maaþlarýný alýr ve topluma hizmeti esas alan Islâmî faaliyetlere, yani topluma harcarlar. Bu iþin en ihtiyatli ve takvaya uygun olan yolu budur.

Süper Emekliliðe gelince onda, bu mahzurlar aynýyla bâkî kalmak üzere ilave mahzurlar da vardýr. l. Tamamen isteðe baðlýdýr. 2. Yüksek meblaðlarda primi gerektirdiðinden, sadece ihtiyacýndan fazla parasý olanlar için mümkündür. 3. Bu ihtiyaçsýz kimseler prim olarak yatýrdýklarý meblaðlarý bir yýl gibi kýsa bir süre içerisinde tamamen almakta, ondan sonra ihtiyaçlý kimselerden kesilen primlerden onlara maaþ verilmektedir. 4. Herkese tesmil edilmeyip geçici bir süre için uygulanmakta, seçme gerekçesiz yapýlmaktadýr, yapýlmýþtýr. 5. Konunun iþleyiþine iyice bakýldýðýnda ortada yüksek faizli bir istikraz (iç borçlanma) olduðu açýkca görülür. Çünkü devlet. bu yüksek ve birikmiþ sayýlan primleri þu anda paraya ihtiyacý olduðu için almakta ve sonra fazlasýyla ödemektedir. Bütün bu ve benzeri mütalâalardan ötürü "Süper Emeklilik" ve "Isteðe Baðlý Emeklilik" uygulamalarýnýn meþru olmadýðý kanaatindeyiz.