İnsan Hayatında Dinin Yeri Nedir?
Din inancı, insanla beraber doğmuştur. Çünkü insanlık tarihinin hiçbir döneminde din duygusundan mahrum bir millete rastlanamamaktadır. Nerede insan varsa, orada bir nevi îman, ibâdet ve din duygusu görülmüştür.
Bundan anlaşılıyor ki, din, insanlığın yaratılışından getirdiği fıtrî ve zarurî ihtiyacıdır. İnsanoğlu vâr oldukça, din de vârolacaktır.
Filozof Auguste Sabatier bu konuda der ki:
"Diyânet, gayet kuvvetli bir ağaç gibi, insaniyetin geçirdiği inkılâpların hepsinde hayatını muhafaza etmiş ve edecektir. Zaman geçmekle, onun kaynağı kurumak şöyle dursun, bilâkis, gittikçe o menbaın derinleştiğini, genişlediğini görmekteyiz. Binaenaleyh, insan hayatı diyânetle başlamış olduğu gibi, diyânetle kuvvet bulacak, diyânetle nihayetlenecektir."
"Ben niçin dinliyim" suâlini nefsime sorar sormaz, şu cevabı alıyorum: Dindarım, çünkü başka türlü olmaya muktedir değilim. Dindar olmak, varlığım ve benliğim için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır."
Benjamin Konstan ise şöyle der:
"Din, insanlık tarihinde en fazla hâkim olmuş bir varlıktır. Dinî hayat, tabiatımızın değişmez vasfı ve ondan ayrılmayan bir özelliğidir. İnsanın mahiyeti düşünülünce, zihne derhal bir de din fikrinin gelmemesi mümkün değildir.."
Batılı ilim ve fikir adamlarının bu tesbitleri de gösteriyor ki: İnsan fıtraten dindardır; din duygusu insan tabiatının zarurî bir ihtiyacıdır. Tarihin hiçbir devrinde dinsiz, yani, inançsız ve mâneviyatsız bir insan olmamıştır.