Kurban ne demektir?
Kurban, kelime anlamı ile yakınlaşma demektir. Buradan hareketle, kurban kesmek; Allah’a yakınlaşma gayesiyle, O’nun verdiği mallardan, kurban edilmesi mümkün olan birini, yine O’nun rızası için boğazlamak demektir.



Kurbanın dini dayanağı nedir?
Kurban kesmek, ilk insanla beraber başlamıştır. Hz.Adem’in çocukları Allah için kurban kesmişlerdi, ama birisinin niyeti halis olmadığı için onun kurbanı kabul edilmemişti. Kardeşinin kurbanı ise kabul edilmişti. Diğeri de onu kıskanmış ve öldürmüştü. Bu olayı bize Kur’ân-ı Kerim nakleder. (Mâide 5/27) Buradan hareketle kurbanda asıl olanın Allah rızası için kesme olduğunu da anlıyoruz.

Bunun dışında Kur’ân-ı Kerim’de pek çok yerde çeşitli vesilelerle önceki peygamberlere emredilen kurbanlardan, hacda kesilecek kurbanlardan söz edilir. Bütün dinlerde kurban vardır. Nihayet Kevser Suresi’nde ise Hz. Muhammed’e hitap edilerek onun ve ümmetinin kurban kesmesi emredilir. Hz. Peygamber de Medine’de sürekli kurban kesmiş ve hacda ise, muhtemelen altmış üç yıllık ömrünü esas alarak, 63 tane kurban kesmiştir.

İbn Mâce’nin naklettiği hasen derecesinde bir hadisi şeriflerinde ise: “Kim imkan bulur da kurban kesmezse bizim namazgahımıza yaklaşmasın” buyurmuştur.



Kurban kesmenin dini hükmü nedir?
Kevser Suresi’ndeki emrin bir başka manaya da gelme ihtimalinden ötürü, alimlerin çoğu kurbanın kesin bir farz olmadığı kanaatine varmışlardır. Hanefiler ise bu emrin, kesin yapılması gereken bir talepte bulunduğu, ancak bu farklı yorum ihtimaline bakarak buna inanmayanın dinden çıkmayacağı kanaatine varmışlardır. Böyle yapılması kesin olarak istenen, ama mahiyeti konusunda başka yorumlar da yapılabilecek şeyler için Hanefîler “farz” değil de “vacip” kavramını kullanırlar. Bu sebeple kurban Hanefilere göre vaciptir. Yani imkanı olanlar onu kesmelidirler ama bunu başka yorumlara bakarak yumuşatmakta serbesttirler.

Şafiilere göre ise kurban sünnettir, ama sıradan bir sünnet değildir. Yapılması gereken bir sünnettir, yani “sünneti lazıme” dir.

Müslim şöyle nakletmiştir. “Allah Rasulü Medine’de kurban bayram namazını kıldırmıştı. Bazı insanlar acele davranıp kurbanlarını kestiler. Hz. Peygamber’in kestiğini zannetmişlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kendinden önce kesenlerin tekrar kurbanlarını kesmelerini emretti. Eğer kurban sadece isteyenlerin kesecekleri bir ibadet olsaydı, onların iade etmelerini emretmezdi.”

Sonuç: Hanefîlere göre kurban kesmek vaciptir, kesmeyen günahkar olur. Şafiîlere göre kesmek sünnettir, kesmeyen günahkar olmaz.



Kurban ne için kesilir?
Hac Suresi’nde Allah (cc): “Kurbanlarınızın etleri ya da kanları Allah’a ulaşmaz; ama sizin takvanız Allah’a ulaşır.” (22/37) buyuruyor. Buna göre, kurban kesmenin asıl amacının Allah’ın emrini yerine getirmek, böylece takvalı olduğunu göstermek olduğu anlaşılır. Bunun anlamı, Allah isterse en değerli malımızı dahi O’nun yoluna feda edebiliriz, demektir. Tıpkı Hz. İbrahim’in İsmail’i kurban etmeye karar vermesi gibi, gerekirse bizim de canımızı dahi kurban edebileceğimizi göstermektir. Bir bakıma da kurban malperestlik duygusunu kırmak, Allah’ın rızası karşısında her şeyimizden geçebileceğimizi göstermek anlamına gelir.

Kurban ibadetinin asıl amacı Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na yakınlaşmayı arzu etmektir. Kurban kesen, bu ibadetiyle Allah’a yaklaşmış ve O’nun hoşnutluğunu kazanmış olur. Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır. Görüldüğü gibi bu ibadetin ruhunda Hakka yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban; -fıkhi hükmü ne olursa olsun- Müslüman toplumların simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri dini hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun sembolik bir ifadesidir.

İslam Dini; ferdi, ruhi-derûni hikmetlere ve insanî erdemlere ulaştırmayı öngörürken; toplumlar için, birleştirici ve bütünleştirici bazı emir ve uygulamalar da getirmiştir. İslam dininin bu üstün özelliği, zekât, hac ve kurban gibi sosyal boyutlu malî ibadetlerde, daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ibadetler başlangıçtan bütün Müslüman toplumlarda, genel esasları ve özü hiç bir değişikliğe ve müdahaleye uğramadan devam etmiş ve yeni nesillere intikal ettirilmiştir.



Kimler kurban kesmelidir?
Kısaca hali vakti yerinde olanlar, yani zenginler kurban keserler. Bunun ölçüsü ise temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, kendisini zengin kılacak kadar malı mülkü bulunmaktır. Böyle olan malın mülkün üzerinden, zekatta olduğu gibi bir yıl geçmesi de gerekmez.



Ailede yeterli birikimi olan karı-kocadan ve çocuklardan her birinin kurban kesmesi gerekir mi?
Hanefiler, şahsi malı bulunan herkesi başlı başına bir mükellef sayarlar ve böyle olan birisi, ister kadın olsun ister erkek olsun kurban kesmelidir derler. Diğer mezhepler ise, her bir ferdin ne kadar parası bulunursa bulunsun, bir eve bir kurban yeter diye düşünürler.



Kadın kurban kestirebilir mi?
Bir önceki soruya verdiğimiz cevaptan da anlaşılacağı üzere, Hanefilere göre kadının da kendi malı mülkü, altını ya da parası varsa onun da kurban kesmesi gerekir. Hatta kadın eve bakmakla yükümlü olmadığı için, onun temel ihtiyaçlarını karşılayacak parasının bulunması aranmaz. Çünkü onları zaten erkek karşılayacaktır. Öyleyse zengin olan kadın kurban keser, ya da vekalet vererek kestirir.



Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?
Dini ölçülerle yolcu sayılan bir insana kurban kesmek vacip değildir. Ancak bizzat kendisi keserse, ya da vekil tayin ettiği kişiye kestirirse güzel bir iş yapmış olur. Kesilen kurban nafile hükmündedir.

Yolcu kurban kesmekle mükellef değildir. Ancak kesmesi halinde sevabını kazanır. Sefer halinde iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine lerse, yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Sefer halinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenler, kurbanlarını keserler.



Kurban kesmek yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?
Hayır asla! Çünkü ibadetlerin cinsini ve keyfiyetini biz tayin edemeyiz. İbadetler tamamen Mabudun bildirdiği gibi olmalıdır. Başka türlü verme ibadetleri zaten vardır. Kişi onlardan yapması gerekenleri de yapacak, gerekiyorsa kurbanını da kesecektir.

Fıkhi hükmü ister vacip, ister sünnet olsun; kurban ibadeti belirli şartları taşıyan hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilir. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allâh Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Ancak, bu iki ibadetten birinin diğerinin alternatifi olarak sunulması dini açıdan doğru değildir.

Nitekim Peygamber (a.s.) Efendimiz de, kurban meşru kılındıktan sonra her yıl kurban kesmiştir. (Buhârî, Hac 117, 119; Müslim, Edâhî 17).

Ayrıca hadisi şeriflerde kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağı ve kurban edilen hayvanın her unsurunun kişinin hayır hanesine yazılacağı ifade edilmiştir. (Tirmizî, Edâhî 1; İbnu Mâce, Edâhî 3).



Kurban ne zaman kesilir?
Kurban, kurban bayramının ilk üç gününde kesilir. Kurban kesim vakti, Bayram namazı kılınan yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise sabah namazı vakti girdikten sonra başlar. Bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir.

Şafii mezhebine göre ise kurban bayramın dördüncü günü de kesilebilir.



Bir kurbana kaç kişi ortak olur?
Koyun veya keçinin bir kişi tarafından; sığır, manda ve devenin ise, yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban olarak kesilebileceği Hz. Peygamber'in hadisleri ve uygulamaları ile sabittir (Ebû Dâvûd, “Dahâyâ”, 7-8). Ortak olarak kurban edilebilen hayvanlar tek veya çift hisse olarak kesilebilirler.

Büyük baş hayvanlara birden yedi kişiye kadar ortak olabilir. Hayvan kurban olacak yaşta ve özelliklerde bulunduktan sonra, etinin az ya da çok olması, ortak sayısını belirlemez. Küçük ve eti az olsa dahi büyük baş hayvanlara yedi ortak olabilir. “Bu kurban ancak beş kişilik, ya da üç kişilik olur” gibi ifadeler, kişi başına gelecek etin belli bir miktarda olmasını anlatmak için söylenir. Yoksa büyük baş bir hayvan kurban olma özelliklerini taşıdıktan sonra ona yedi kişi ortak olabilir.



Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir? Bu hayvanlar hangi nitelikleri taşımalıdır?
Kurban ancak keçi koyun, sığır deve ve mandadan olur. Bunun dışındaki hayvanlardan kurban olmaz. Çünkü kurban bir ibadettir ve ibadetleri Hz. Peygamber nasıl öğretmişse ancak öyle yapılırlar.

Tavuktan, deve kuşundan vb. hayvanlardan kurban kesmeye kalkan, veya bunların kurban olabileceğini söyleyen ya da bu hayvanlardan bir kurban adayan insan bir bidat işlemiş olduğu için günahkar olur. Hatta böyle bir iddiaya küfür diyen alimler dahi vardır.

Kurban kesilecek hayvanlar kendi cinsinin olgun yaşına geldiğinde ve ortalama bir büyüklükte olduğunda kurban kesilebilirler. Her hangi bir arıza ya da hastalık bunları ortalama değerden düşürmüşse kurban kesilemezler. Çünkü kurbanda bir bakıma şöyle bir mana vardır: “Ya Rab! Ben senin rızan için bir koyun, ya da bir keçi vb kesiyorum”.

Durum böyle olunca normal bir keçi ya da normal bir koyun sayılmayan, arızalı bir hayvanı kurban etmek uygun olmaz. Bu konudaki ölçü şu hadisi şeriftir: “Kurbanda belirgin kör, belirgin hasta, belirgin topal ve kemiklerinde iliği kalmamış kadar zayıf hayvanlar kurban olmaz”.

Ayrıca tek gözü olmayan ve boynuzları kırılan hayvanların da kurban olmayacağı söylenmiştir. Çünkü bu arızalar bir hayvanı kendi cinsinin ortalaması olmaktan çıkarır. Ancak besili olsun ya da zarar vermesin diye küçükken boynuzları köreltilen hayvanlar böyle değildir. Çünkü bu durum hayvanın değerini düşürmez, aksine artırır.

Kurban, Koyun-keçi, sığır-manda ve deveden olur. Bunlar dışında kalan hayvanlardan kurban olmaz. Bu üç cins hayvanın hem dişisinden, hem de erkeğinden kurban olur. Koyun ve keçi bir yaşını, sığır iki yaşını, deve ise 5 yaşını doldurmadan kesilmemelidir. Bu yaşlar, yaklaşık olarak bütün mezheplerin ortak görüşüdür. (bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 3/315) Ancak Hanefî ve Hanbelî mezhebine göre, 6-7 aylık kuzu yavrusu, bir yaşındaki gibi cüsseli ve gösterişli ise, kurban olarak kesilebilir. Keçinin ise bir yaşını doldurması şarttır.