sozcu.com.tr
İsrail ödemeyi TL’yle yapsın!

20 sene önce, 1996…
Avrupa Birliği'ni arkasına alan Kıbrıs Rum Kesimi, küstahlaştı, Türk sınırını delmek için eylem organize etti. Hadiseyi dünya çapında şova dönüştürmek için bin kadar motosikletliyi Kıbrıs'a getirdiler, motorlarla Lefkoşa'dan sınırı geçip, Türk topraklarına girecekler, Girne'ye gidecekler, Girne Kalesi'ne Yunan bayrağı çekeceklerdi.

*

E gelecekleri varsa, görecekleri de vardı tabii… Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri sınır boyunda önlem aldı. ABD'nin Ankara büyükelçisi arabulucu olmaya çalıştı, hiç olmazsa silah kullanmayın diye rica etti. İyiniyetli davrandık. Silah kullanmadık. Taşlı sopalı kavga çıktı. Rumlar dövüle dövüle püskürtüldü. Bu kapışmada bir Rum öldü.

*

İki gün sonra… Rum Kesimi yöneticileri, Türkiye'ye başvurdu, Rum eylemcinin öldüğü yerde ayin yapmak için izin istedi. Gene iyiniyetli davrandık. İzin verdik. Bin kişilik grup papazlarla mapazlarla birlikte ayin yapacağız ayağıyla sınıra geldi. Rum karakterini gayet iyi tanıdığımız için elimiz tetikteydi, ki… Gene yanılmamıştık. Aniden koşmaya başlayıp, sınırı geçmeye çalıştılar. Solomon Spiru Solomo isimli fanatik, kalabalığın arasından sıyrıldı, topraklarımıza girdi, bayrak direğine tırmanmaya başladı. Aklınca Türk bayrağını indirip, Yunan bayrağını çekecekti. Megafonla uyarıldı. Dinlemedi.

*

Tık!
Tek mermiyle vuruldu.
Boynundan yedi.
Armut gibi düştü.

*

Rumlar çil yavrusu gibi dağıldı, papazlar eteklerini tuta tuta en önde, gerisi arkada, eylem bitti.

*

Uluslararası anlaşmalar gereği haklıydık, Rum Kesimi dünyadan beklediği tepkiyi bulamadı. Bunun üzerine ne yaptı? Enteresan bi oyun tezgahladı. Kendi kendine çadır mahkemesi kurdu, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı ve hadise sırasında orada görevli bulunan altı subayımız hakkında dava açtı. Gıyabi yargılama yaptı. Cinayetten suçlu buldu!

*

Cephede aldığını masada veren Türkiye gene ayakta uyudu, Rumlar sinsi sinsi çalıştı, mahkumiyet kararını İnterpol'e bildirdiler, görüldükleri yerde yakalanmaları için, kırmızı bülten çıkardılar.

*

20 sene geçti…
Hasan Kundakçı ve diğer altı subayımız hâlâ yurtdışına çıkamıyor!
Herhangi bir ülkeye, yurtdışına adım attıkları anda tutuklanacaklar.

*

Gel zaman git zaman… Van münüts tiyatrosu kapsamında, İsrail'in Gazze ambargosunu delmek için Mavi Marmara feribotu gönderildi. “Yaklaşırsa vururum” diyen İsrail dediğini yaptı, feribotu bastı, 10 insanımızı göz göre göre öldürdü.

*

Rum Kesimi'ni örnek alan Türkiye, aynı taktiğe başvurdu, gıyabi dava açtı, İsrail genelkurmay başkanı, İsrail deniz kuvvetleri komutanı, İsrail askeri istihbarat başkanı ve İsrail hava kuvvetleri istihbarat başkanını yargılamaya başladı. İsrailli komutanlar hakkında 9'ar kez müebbet, 18'er bin sene hapis isteniyordu. Mahkeme sona erecek, İsrailli komutanlar suçlu bulunacak, İnterpol'e bildirilecek, görüldükleri yerde yakalanmaları için kırmızı bülten çıkarılacaktı.

*

Netice kardeşim?

*

İsrail 20 milyon dolar verdi.
Dün itibariyle…
Dava tık diye düştü.
Dosya kapatıldı.

*

Avuçiçi kadar Rum Kesimi'nin tee 20 sene önce gösterdiği basireti, koskoca Türkiye Cumhuriyeti 20 sene sonra bile gösteremedi.

*

Ne haysiyetli ülkeyiz di mi?

*

Bana sorarsanız… İsrail o 20 milyon doları TL'ye çevirsin, öyle ödesin, dolar bozdurma kampanyası yürüten sayın ahalimiz daha mutlu olur, haysiyetimize kuş kondurulmuş olur.

Yılmaz ÖZDİL,sözcü-11.12.2016