Eğer bir oyunda en ufak bir hikaye kırıntısı varsa bile, o oyun benim ilgimi çok çeker. Çünkü hikaye temelli oyunlar oynamaya, başkalarının hikayelerine tanık olmaya, hatta başkalarının hikayelerine yön vermeyi çok seviyorum. Bu tip oyunları oynarken, duyguları da en sınırında yaşıyorum. Yaşanan durumlarla eğlenebiliyorum, çok üzülebiliyorum veya buna benzer farklı onlarca duygu beni alıp götürüyor bu dünyadan, bu tip hikaye temelli oyunları oynarken. Bu noktaya kadar her şey güzel fakat bu tip oyunları sevmeme rağmen, 2015 senesine kadar hiç bir Telltale Games oyunu oynamadığımı söylesem, nasıl olur?

Telltale Games benim ilgimi çekmeyen bir ekipti. Kendilerini pek sevmiyordum birçok farklı nedenden dolayı. Bu nedenlerin en büyüğü de, oyunları bölüm bölüm çıkartıyor olmaları idi. Zaten bir bölüm, 1-2 saat oluyor. Bugün, ilk bölümü 2 saatte bitirip, 1 ay boyunca tekrar 2 saatlik bir bölüm için mi bekleyecektim? Hayır. Fakat bu bölüm bölüm piyasaya sürülen oyunlar ile aram, 2015 senesinin başında piyasaya sürülen [Değerli Ziyaretci, linki görmeniz icin bu mesaja cevap yazmanız gerekiyorÜye olmak icin burayı tıklayınız] ile sıcaklaştı. Life is Strange oyununu ilk çıktığı gün almıştım ve her yeni bölüm için öyle meraklı bir şekilde bekliyordum ki, tahmin bile edemezsiniz. Tabii bu noktada, bölüm bölüm çıkan oyunlar ile aram sıcak olsa da, Telltale Games ekibine karşı olan ön yargım devam ediyordu. Bu ön yargım da 2015 senesinin sonlarına doğru, Minecraft: Story Mode ile kırıldı.
Peki, neden Minecraft: Story Mode? 2009 ile 2012 yılları arasında sıkça Minecraft oynuyordum. Hem saf haliyle, hem de modlarla oldukça eğlenceli idi. Zaten o zamanlarda da Minecraft modları ile alakalı bir sitede yazarlık yapmaktaydım. Bir gün Steam üzerinde dolaşırken, daha aynı gün çıkmış olan [Değerli Ziyaretci, linki görmeniz icin bu mesaja cevap yazmanız gerekiyorÜye olmak icin burayı tıklayınız] oyununu gördüm ve kimin yapmış olduğuna bakmadan satın aldım. Oyuna girdiğim zaman bunun bir Telltale Games oyunu olduğunu anlamıştım ve Life is Strange oyununda olduğu gibi, Minecraft: Story Mode oyununu da aynı şekilde, meraklıca oynamıştım. Peki, Minecraft: Story Mode benim gönlümün kapısını Telltale Games ekibine açtı mı? Ne yazık ki hayır.

Tam da bu noktada, giriş yazısını inanılmaz uzattığımın farkındayım fakat Telltale Games ve bu ekibin oyunları ile olan aramı, en net şekilde sizlere sunmak istiyorum. Bu yüzden, fütursuzca giriş metnimin 4. paragrafını yazayım: Bundan uzun bir zaman önce PlayStation Plus ile Tales from the Borderlands oyunu verildi ücretsiz olarak. Ben, daha önce sadece 1 kez Borderlands oyunu oynadım ve onun da hangi oyun olduğunu net olarak hatırlamıyorum. Buna rağmen, Telltale Games tarafından yapılmış olan Tales from the Borderlands oyununu indirdim ve bu oyun bittiği zaman tek bir cümle kurdum: “Telltale Games’in her oyununu oynamam gerekiyor artık.”. Tales from the Borderlands ardından, bir sonraki ay da Game of Thrones oyunu verilmişti, sözümde durarak o oyunu da oynadım ve Game of Thrones izlemiyor olmama rağmen, Game of Thrones oyunu beni benden almıştı. Sonrasında zaten kimse beni durduramadı, seri bir şekilde Telltale Games oyunlarına yüklendim. Bu yüzden artık bir, “En iyi Telltale Games oyunları” yazısı yazabileceğime inanıyorum.
Sıralama kısmına geçmeden önce küçük bir not düşmek istiyorum: En iyi Telltale Games oyunları yazımı uzun bir süre boyunca güncel tutmayı düşünüyorum. Henüz tüm Telltale Games oyunlarını oynamadım ve oynadıkça, o oynadığım oyunları da bu sıralamaya ekleyeceğim. Ayrıca listedeki bazı oyunların tamamını bitirmemiş olabilirim. Bunu zaten belirteceğim. O oyunu tamamen bitirmemiş olmamın sebebi ise, oyunun henüz yeni bölümünün çıkmamasıdır. Her yeni bölüm çıktığı zaman, o oyunun sıralamasını tekrar değerlendireceğim ve gerekirse daha yukarıya veya aşağıya taşıyacağım. Umarım yapmak istediğim şey açık bir şekilde anlaşılmıştır.

12 – Minecraft: Story Mode – İkinci Sezon

Listemin en kötü oyunu, ne yazık ki Telltale Games ekibinin en yeni oyunlarından bir tanesi olan Minecraft: Story Mode – İkinci Sezon. Aslında Minecraft severler için bu oyun mutlaka güzeldir fakat ben bu oyun ile alakalı hiçbir şeyi, uzun zamandır takip etmiyorum. Aktif bir şekilde Minecraft’ı takip etmeyi 2014 senesinde bıraktım. Oyun içerisinde birçok Minecraft içerik üreticisi bulunuyor fakat ben hiçbirini tanımadığım için ilgimi çekmiyorlar. Aynı şekilde, senaryodan ele aldığımız zaman da bence Telltale Games ekibinin diğer oyunları çok daha başarılı. Yine de, eğer bir Minecraft fanatiği olsaydım, bu oyun listemin başında olurdu gibi hissediyorum.
11 – Minecraft: Story Mode – Birinci Sezon

Beni Telltale Games oyunları ile tanıştırmış olan Minecraft: Story Mode – Birinci Sezon, ekibin en uzun tek sezonluk macerası idi. Oyun, tam 8 bölümden oluşuyor ve bunun için geliştirici ekibe minnettarım. Oyunda gerçekten çok eğlendim. Minecraft: Story Mode – İkinci Sezon aksine, Minecraft: Story Mode – Birinci Sezon gerçekten hoşuma giden bir oyun olmuştu. Sıralamamda bu kadar aşağıda kalmasının sebebi ise, ekibin diğer oyunlarının oldukça iyi olması.

10 – Batman – The Telltale Series

Performans bakımından, bugüne kadar şahit olduğum en kötü Telltale Games oyunu buydu. Oyunu PlayStation 4 Pro üzerinde oynama imkanı buldum, oynanış oldukça eğlenceliydi, diyaloglar güzel, senaryo güzel, karakterler daha da güzel. Batman evrenine çok yakın biri değilim, ona rağmen bu oyundan etkilendim. Fakat sadece performansı yüzünden bu sıraya çekiyorum Batman – The Telltale Series isimli bu yapıtı. Tabii performans sorunu deyince, “Ha oyunu 30 FPS oynadı herhalde.” şeklinde düşünmeyin. 30 FPS değerini mumla aradım. Sahneler değişirken sürekli 1 FPS olan oyun, bol aksiyonlu sahnelerde 15 FPS ile 20 FPS arasında bir performans sergiliyordu. Oyunun çok kısa sahneleri 60 FPS idi. Telltale Games ekibinin bu kadar berbat bir performanslı oyun yapmasına şaşırdım açıkçası.
9 – The Walking Dead – A New Frontier

Telltale Games ekibinin en güçlü serisi bence The Walking Dead. Zaten bu seri için 4 sezonun planlanmış olması da, benim söylediğim şeyi doğrular nitelikte. Genel olarak The Walking Dead serisine çok şey katmış olan bu üçüncü sezon, ne yazık ki listemin ortalarında bulunuyor çünkü oyunun performansı ciddi anlamda berbattı. Oyunu PlayStation 4 Pro üzerinde oynadım ve oyun sürekli 30 FPS ile 60 FPS arasında gidip geliyordu. Bu beni inanılmaz rahatsız etti ve oyundan alabileceğim tüm deneyimi de mahvetti. Yine de senaryo bakımından Clementine karakterinin bu noktalara geldiği görmek, The Walking Dead evreninde bir umudun olduğunu bilmek, şimdilik seriye çok güzel bir nokta koydu. Bu cümleleri yazdığım sırada henüz serinin final sezonu piyasaya sürülmedi ve inanılmaz heyecanlıyım.

8 – Marvel’s Guardians of the Galaxy: The Telltale Series

Guardians of the Galaxy filmi ile hiç aram yoktur. Hatta Marvel ile alakalı hiçbir film ile aram yoktur. Hatta ve hatta Telltale Games tarafından lisansı kullanılan birçok ürün ile aram yok. Yine de bu oyunu denemek istedim çünkü işin arkasında Telltale Games var. Bana soracak olursanız, Marvel’s Guardians of the Galaxy: The Telltale Series kesinlikle Tales from the Borderlands seviyesinde bir oyun olabilirdi. Belki de o seviyede bir oyundu. Fakat ben karakterlere hemen ısınamadım. Bu yüzden ilk 2 bölüm de bana çok sıkıcı geldi. Hatta 2. bölümü bitirdiğim zaman bu oyunu direkt listenin en sonuna koymayı düşündüm ama bölümler ilerledikçe oyun kendisini gösterdi ve listemdeki bu yeri aldı. Bu oyunun müzikleri kesinlikle efsane idi. Karakterler ve senaryosu ise ortalama üstüydü. Performans sorunları vardı ama idare edilebilecek seviyede idi. Telltale Games kesinlikle bunun ikinci sezonunu yapacak ve bana soracak olursanız, ikinci sezon bundan çok daha başarılı olacak. Bu satırları yazdığım sırada ikinci sezon henüz duyurulmadı bile.
7 – Game of Thrones

Game of Thrones evrenini bilmediğimden midir, yoksa bu oyunu oynarken gerçekten başka bir kafa yaşadığımdan mıdır, hiç emin değilim fakat Telltale Games oyunları arasında beni en çok zorlayan oyun bu oldu. Hiç beklenmedik anlarda, beklenmedik karakterlerin ölmesi ve özellikle de yaptığımız seçimlerin neredeyse tüm karakterleri etkilemesi benim üzerimde çok büyük bir yük oluşturmuştu. Ayrıca, en hüzünlendiğim, duygusal olarak çöktüğüm oyunlardan bir tanesi de buydu. Bu yüzden Game of Thrones oyununun hakkını yiyemem. Oldukça başarılıydı, ikinci sezonu çok büyük bir merakla bekliyorum.

6 – The Walking Dead: Michonne

The Walking Dead: Michonne oyununa çok ön yargı ile yaklaşmıştım. Arka arkaya The Walking Dead – Birinci Sezon ve The Walking Dead – İkinci Sezon oyunlarını bitirince, direkt olarak üçüncü sezona zıplamak istemiştim ama arada sanırım böyle mini bir seri oynamak iyi geldi. Bana kalırsa, The Walking Dead: Michonne oyununun da serinin ana oyunlarından geride kalır hiçbir yanı yok. Eminim ki bu oyun 3 bölüm yerine 5 bölüm olsa ve ikinci sezonu gelse; ana The Walking Dead oyunları kadar değer görür. Ayrıca ana serinin birinci ve ikinci sezonundan sonra direkt bu oyundaki performans ve grafik iyileştirmeleri de oldukça güzel hissettirmişti. Bu hisler, bir sonraki oyun olan The Walking Dead – A New Frontier’da ölmüş olsa da…
5- Batman: The Enemy Within

Ekip tarafından geliştirilmiş ilk Batman oyunu ile ikinci Batman oyunu arasında biraz fark var. Çünkü ikinci oyun gerçekten kusursuz bir şekilde tasarlanmış ve piyasaya sürülmüş. Oyundaki grafikler tatmin edici, performans sorunu yok, karakterler tam yerinde, senaryo ilgi çekici, finali gayet tatmin edici… Daha ne olsun? Yani, bana soracak olursanız Batman: The Enemy Within kesinlikle bu ekibinin geliştirdiği en güçlü oyunlardan bir tanesi. Fakat listemin bu sırasında, daha üstünde değil. Çünkü daha yukarıda bulunan oyunlar, benim üzerimde daha çok etki bıraktı. Bu oyun da bıraktı tabii. Finalden çok anlayamadım ama eğer yanlış düşünmüyorsam, ekip kesinlikle bu oyunun üçüncü sezonunu düşünüyor ve sonraki sezonda da Joker gibi karakterleri görmeye devam edeceğiz. Joker’in nasıl hayata geldiğini gördüğümüz bir seride, kesinlikle kendisinin tam potansiyelini görmek istiyorum. Harley Quinn, Catwomen ve diğerlerini de tabii. Bu satırları yazdığım sırada henüz üçüncü sezon duyurulmadı ama umarım 2019 için planlanıyordur.

4 – The Walking Dead – Birinci Sezon

The Walking Dead – Birinci Sezon bana soracak olursanız, uzun soluklu bir oyunun başlatılabileceği en güzel sezondu. Oyuncular ve tabii ki ben, Lee ve Clementine karakterlerine inanılmaz bir şekilde bağlandık ilk sezonda. Bu da oyunun ikinci sezonuna kusursuz bir kapı araladı. Bir sonraki sezonu bırakalım, sezonun kendisi bile tek başına müthişti. Kenny karakterinin başından geçenler, diğer yan karakterlerin hikayeleri, tanık olduğumuz sahneler… Yani, ilk sezon hakkında kötü bir şey düşünüyorum ama aklıma hiçbir şey gelmiyor. Beni duygudan duyguya sürükleyen, finali ile de kendimi kaybettiğim bir oyundu The Walking Dead – Birinci Sezon. Bazı oyunları, içerisinde deneyimlediğim şeylerden ötürü ve yaşadığım ağır duygulardan ötürü tekrar oynamaya cesaret edemem. The Walking Dead – Birinci Sezon da hatta yazımdaki tüm The Walking Dead oyunları benim için tekrar oynayamayacağım oyunlardan.
3 – The Wolf Among Us

The Wolf Among Us, tek başına oldukça başarılı bir oyun fakat önemli bir hatayı da içerisinde bulunduruyor: Book of Fables. Bu sistemin, The Wolf Among Us markasının çizgi romanları ile alakası var mı bilmiyorum ama oyunda beni en çok rahatsız eden bu oldu. The Wolf Among Us hariç tüm Telltale Games oyunlarını, tek seferde, kafamda hiçbir şey kaçırmadığım düşüncesiyle oynarken; The Wolf Among Us ile öyle olmuyor. Ben, oynadığım oyundaki her şeyi deneyimlemek istiyorum ve bu yüzden Book of Fables sistemini de tamamlamam gerekiyor diye hissediyorum. Bu his yüzünden, oyun içerisindeki önemli seçimlerim daha da zorlaşıyor. Acaba ilk şuraya gitsem daha fazla Book of Fables girişi bulabilir miyim düşüncesi ile oyunu oynamak istemiyorum, seçimlerimde bunun etkili olmasını istemiyorum. Ayrıca karakterlerin hikayelerini de oyunu durdurup okumak yerine, oyun içerisinde görmeyi tercih ederdim. Bu yüzden The Wolf Among Us benim için en iyi 3. Telltale Games oyunu. Eğer Book of Fables olmasaydı, 2. olabilirdi.

2 – Tales from the Borderlands

Tales from the Borderlands, listemde ele aldığım diğer oyunlardan oldukça farklı. Çünkü listemdeki tüm oyunlarda ciddi anlamda hüzün bulunuyor, aksiyon bulunuyor ve yer yer de komedi bulunuyor. Fakat Tales from the Borderlands oyununun tamamı komedi. Bu yüzden, bu oyunu direkt olarak listemde 2. sıraya almak istedim. Çünkü Telltale Games oyunlarına genel bir bakış yaptığımız zaman, tüm oyunlar arasındaki en farklı yapıt Tales from the Borderlands ve bu yüzden Tales from the Borderlands biraz da olsa yukarıda olmayı hak ediyor. Ha, tabii ki bu oyunda da aksiyon ve bolca duygusallık var. Fakat ekibin en fazla komedi bulundurduğu oyun bu.
1- The Walking Dead – İkinci Sezon

Bana soracak olursanız, Telltale Games ekibinin en iyi oyunu The Walking Dead – İkinci Sezon. Çünkü serinin ikinci sezonu, birinci sezon içerisinde güçlü bir şekilde oluşturulmuştu. Clementine olarak oynamamız, bu güçlülüğün en temeli. Ayrıca oyunda verilen hisler olarak yine The Walking Dead – İkinci Sezon ile The Walking Dead – Birinci Sezon arasında hiçbir fark göremiyorum ben. Yani, The Walking Dead – Birinci Sezon yerine The Walking Dead – İkinci Sezon oyununun 1. sırada olmasının tek nedeni, bu sezonun daha önceden güçlendirilmiş, desteklenmiş olması. The Walking Dead – İkinci Sezon da aynı ilk sezon gibi kusursuz bir oyundu. Keşke üçüncü sezonda da bu kalite tutturulabilseydi.
Sonradan Eklenecek Telltale Games Oyunları

  • The Walking Dead: The Final Season (Henüz çıkmadı.)
  • The Wolf Among Us: Season 2 (Henüz çıkmadı.)