HURDACININ AÞKI
Yazan: Serdar Yýldýrým
Seslendiren: Venhar Saðýroðlu ( Radyo7 )
[Deðerli Ziyaretci, linki görmeniz icin bu mesaja cevap yazmanýz gerekiyorÜye olmak icin burayý týklayýnýz]
HURDACININ AÞKI
Yazan: Serdar Yýldýrým
Seslendiren: Venhar Saðýroðlu ( Radyo7 )
[Deðerli Ziyaretci, linki görmeniz icin bu mesaja cevap yazmanýz gerekiyorÜye olmak icin burayý týklayýnýz]
ROBOT KARTAL
Yazan Ve Okuyan: Serdar Yýldýrým
[Deðerli Ziyaretci, linki görmeniz icin bu mesaja cevap yazmanýz gerekiyorÜye olmak icin burayý týklayýnýz]
Konu Serdar102 tarafýndan (19.09.2024 Saat 16:44 ) deðiþtirilmiþtir.
Video açýlmýyor.
YouTube ne hikmetse hesabýmý kapattý.Ramos80 Nickli Üyeden Alýntý [Deðerli Ziyaretci, linki görmeniz icin bu mesaja cevap yazmanýz gerekiyorÜye olmak icin burayý týklayýnýz]
SERDAR YILDIRIM'IN HAYAT HÝKAYESÝ
1959 yýlýnda Ýnegöl' de doðdum. Ýlk, orta ve lise 2’yi Ýnegöl' de okudum. Lise 1 e giderken okulda düzenlenen þiir yarýþmasýnda ilk 10 a giremedim ama edebiyat dünyasýna giriþ yapmýþ oldum. Þiir yazmaya devam ettim. Yazarlarýn þiirlerini inceledim. Kelime daðarcýðým geliþsin diye sözlük ve imla kýlavuzu kitaplarýný okudum. 1975 yýlýnda Bursa’ya taþýndýk. Lise 3 ü Bursa Atatürk Lisesi’nde okudum.
Liseden sonra, Ýstanbul Mühendislik Mimarlýk Fakültesi’ni kazandým. 1978 yýlý çok olaylar oluyordu. Evden gidersen, para göndermeyiz, dediler. 1980 yýlý eylül ayýnda ben askerdeydim.
Askerden geldikten sonra Bursa'ya baðlý Demirtaþ Kasabasý yolunda Yeyma Çiftliði vardý. Ben orada tek tekerlekli el arabasýyla kütük taþýrdým. Daha sonra bir yýlý aþkýn bir süre iþ aradým ve 1982 yýlý mart ayýnda kýrtasiye dükkaný açtým.
Aradan bir yýl geçmiþti. Bir gün dükkanýma mal almak için, Dünya Daðýtým'a gitmiþtim. Dünya Daðýtým'ýn üst katý çeþitli kýrtasiye malzemeleriyle doluydu. Buradan kutuyla silgiler, kalemler, boyalar aldým. Daha sonra alt kattaki kitap bölümüne indim. Saða bakýndým, sola bakýndým, her yer kitap doluydu. Yeni taþýndýðým dükkanda hangi kitaplarýn satýþý daha uygun olur diye düþünüyor ve bir türlü karar veremiyordum. Dünya Daðýtým'ýn dört ortaðý vardý. Bu ortaklardan birisi, üstü kitaplarla dolu bir masanýn yanýndaki sandalyede oturuyordu. Ben yanýndan geçerken: Serdar, biraz gelir misin? dedi. Ben yanýna gidince ayaða kalktý ve masanýn üstünden bir takým kitaplar seçmeye baþladý. Daha sonra bana verdiði dört kitap þunlardý:
Linç ( Roman ) Kerim Korcan
Baþlayan Kavga ( Roman ) Hasan Kýyafet
Radar ( Hikaye ) Hasan Kýyafet
Köydeki Keklikler ( Hikaye ) Nusret Ertürk
O adam, þu unutulmaz sözleri de söyledi:
" Bak Serdar, bu kitaplarý sana parasýz veriyorum. Bunlarda yazýlanlarý iyice oku, öðren. Hem sana hem de baþkalarýna çok faydasý olacaktýr. "
Ben Linç romanýný yýllar içinde dokuz kere okudum. Diðerlerini dörder kere okudum.
Çocukluðumda bizim evin oldukça büyük bahçesinde tek katlý bir evimiz daha vardý. Bu evin bir odasý ve yanýnda odunluk vardý. O odadaki dolabýn içinde tahtadan bir sandýk vardý. Bu sandýkta çocuklar için, eskiden kalmýþ hikaye ve masal kitaplarý bulunuyordu. Bazýlarýnýn isimlerini hatýrlýyorum. Para Buldum Yaþasýn, Sinema Daðýldý, Akkavak Kýzý. Ayrýca Pedagoji kitabý vardý. Ben o pedagoji kitabýný sekiz yaþýmdan on altý yaþýma, biz Bursa'ya taþýnana kadar, pek çok defa okudum.
1984 yýlýnda kendimi anlattýðým Simitçi Çocuk isimli ilk hikayemi yazdým. Daha sonraki 4 yýl sadece þiir yazdým. Aslýnda hikaye yazmak istiyordum ama pek çok defa denememe karþýn, bu mümkün olmadý. Önünde kaðýt, elinde kalem 1 saat, 2 saat öylece beklemek ve hiç bir þey yazamamak korkunç zordur. 1988 yýlýnda gerçek anlamda hikayeler ve masallar yazmaya baþladým. O yýl aðustos ayýnda Korkak Tavþan' ý yazdým. Sonra Ot Yiyen Kaplan, Zavallý Çoban, Keloðlan Ýle Nasreddin Hoca.
1994-95-96 yýllarýnda Ýstanbul'a gittim. Yayýnevleriyle konuþtum. Hikayelerimi okudular. Çok beðenenler çýktý. Yayýnevleri hikayeleri kaderine terk etti. Ýstanbul Caðaloðlu'ndaki bir yayýnevi sahibi, hikayelerimi okuyup, çok beðendi ve bunlarý sen mi yazdýn, diye sordu.
Evet, ben yazdým, deyince, senin adýn ne, diye sordu. Ben de, benim adým Serdar Yýldýrým, dedim.
Yayýnevi sahibi, Türk'sün deðil mi? deyince, ben de, evet Türk'üm, dedim.
Adýn George veya Mark olsaydý, Ýngiliz veya Fransýz olsaydýn, ben bu hikayeleri basardým. Adýn Serdar Yýldýrým ve ne yazýk ki Türk'sün. Ben bu hikayeleri basmam, arkadaþ, dedi ve hikayelerimi bana geri verdi.
1997 yýlýnda Ayla ile evlendim. Ýki yýl sonra oðlum Serkan dünyaya geldi. Radyo Press'te 1.5 yýl ve Radyo Sözde 4 ay Mini Mini Büyüklere isimli çocuk programýný hazýrlayýp sundum. Söz Gazetesi'nde çocuk sayfasý hazýrladým. Cumartesi ve pazar sabahlarý 9-11 arasý program yapardým. Radyo Söz'e giriþ için sözleþme yaparken, istenen ücret bölümünü boþ býrakmýþtým. Paraya benim de ihtiyacým vardý ama bu iþten para kazanmak istemiyordum. Radyonun sahibi Þükrü Bey, nasýl para istemez, böyle insanlar kaldý mý ya dünyada? diye baðýrmýþ. Ertesi gün benimle tanýþtý. Para istememiþsin, dedi. Ne yapayým, ben böyleyim, dedim. Radyo Press'te de para almazdým, deyince cumartesi sabahý gel baþla, dedi.
14 Haziran 2006 tarihinde Ýnternet'te hikaye, masal ve þiirlerim okunmaya baþladý.
NAZIM HÝKMET VE AZÝZ NESÝN’ÝN ESERLERÝNÝ ÇEVÝRDÝ - Milliyet Gazetesi
Cemal Durmuþ, Aziz Nesin’in Suriye’de çok iyi tanýndýðýný ve 30’a yakýn kitabýnýn Arapçaya çevrildiðini kaydetti. Kendisinin de Aziz Nesin’in bazý öykülerini, Nazým Hikmet’in þiirlerinin bir kýsmýný Arapçaya çevirdiðini anlatan Durmuþ "Yaþar Kemal’in kitaplarýný çevirmeyi çok istiyorum. Ancak telif bedelleri nedeniyle çeviremedim" dedi.
Arap dünyasýnda Türk dizileri furyasýnýn "Çemberimde Gül Oya" adlý diziyle baþladýðýný belirten Durmuþ, "Ýki Aile", "Býçak Sýrtý", "Kaybolan Yýllar" ve "Asi" adlý dizilerinin yaný sýra "Hemþo" filmi ile "Eve Giden Yol" filminin senaryosunu tercüme ettiðini söyledi.
2008 yýlýnýn yaz aylarýydý. Suriye'li bir yazar ve yayýncýnýn ( Cemal Durmuþ ) benim hikayelerimden haberi oluyor ve benim de üyesi olduðum ve eserlerimin okunduðu bir eðitim sitesine üye olup bana özel mesaj yazýyor. Hikayelerimi çok beðendiðini ve kitap olarak yayýmlamak istediðini yazýyor. Karþýlýklý birkaç mesajlaþmadan sonra ben teklifi kabul ettim ve 30 tane hikayemi gönderdim. Sadece bir isteðimin olduðunu, hikayelerin altýnda Yazan: Serdar Yýldýrým yazmasýný istedim. Bu isteðim kabul gördü ve son iki gün içinde iki tane hikayemi Arapça'ya çevirdiðini yazdý. Daha sonraki gün benden kitap için önsöz yazmamý istedi. Ben gönderdiðim e-mail'de, Suriye'li çocuklar için mi önsöz yazacaðým, dedim. Hayýr, dedi, bütün Arap çocuklarý için önsöz yazacaksýn. Kitap, Arap memleketlerinin hepsine gönderilecekmiþ. Ben de ertesi gün önsözü yazýp gönderdim. Bana gönderilen son mesaj, kitaplar çýkýnca mutlaka haber verileceði þeklindeydi.
Aradan aylar geçti. Ben Suriyeli yazar ve yayýncýya bir e-mail yazdým ve kitabýn yayýnlanýp yayýnlanmadýðýný sordum ama bir cevap alamadým. O günlerde bana site hazýrlayan bilgisayar þirketindeki gençlere olayý anlattýðýmda ilk tepkiler gelmekte gecikmedi: Abi, onlar çoktan kitabý yayýnlayýp parasýný almýþlardýr, dediler.
Benim parasýnda gözüm yok ama kitap çýktýysa bir haber vermek gerekmez miydi? Bir posta kutusu ayarlayýp, ücreti neyse ödeyip, bir tane almak isterdim.
25 yýl kýrtasiyecilik yaptým. Hep çocuklarla beraberdim. Onlarý her zaman kendine özel, deðerli birer varlýk olarak kabul ettim. Ben çocuklarý baþýma taç yaptýkça, onlar beni baþ tacý yaptýlar. Ekmek paramý çocuklardan kazandým. Her biri birer cevher olan sevgili çocuklar için, bir þeyler yapmak, faydalý olmak istedim. Bunun bir yolu olmalýydý. O yolu aradým ve sonunda buldum. Onlar için, iyilikleri anlatan, maceralý hikaye ve masallar yazmak istedim ve yazdým da. Yazdýklarýmý, çocuklar kadar büyükler de çok beðendiler.
2011 yýlýnda Sýradýþý yayýnlarý 10 tane hikayemi büyük boy olarak hazýrladý ve okuyucunun ilgisine sundu. Þimdilerde internet sitelerinde kalmadý. O yýl kasým ayýnda Ýstanbul kitap fuarýnda okuyuculara kitaplarýmý imzaladým. Çocuklar bana sarýldýlar, resim çektirdiler. Bu kitap fuarý benim katýldýðým ilk ve tek fuardýr.
Çeþitli yayýnevleri haberim olmadan masal - hikaye kitaplarýna, yardýmcý ders kitaplarýna alýyorlar. Kýrtasiyelerden þu son 6 yýlda 202 tane kitapta eserlerimi buldum ve satýn aldým. Bazýsýnda bir tane bazýsýnda iki tane almýþlar. Birinde yedi tane var. Telif haklarý diyorlar.
2012 yýlýnda bir yayýnevine telefon etmiþtim. Hikaye kitaplarýnýza benim pek çok hikayemi almýþsýnýz dedim. Kitaplarýn ve hikayelerin adýný söyledim. Araþtýrýn dedim. Yayýnladýðýnýz hikayelerin adýný yazýn dedim. Tamam, dedi yayýnevi sahibi, yarým saat sonra ben seni ararým. Yarým saat sonra aradý. Dedikleriniz doðru, dedi. Benim dedim on bin lira borcum var. Bana bu parayý verirseniz ben size hiç yayýnlanmamýþ hikayelerden gönderirim. Yayýnevi sahibi, Serdar ben senin yazdýðýn hikayelerden gelen parayla Ankara'da 5 katlý apartman yaptýrdým. Yeni hikayelerini internetten bulup kullanýrým. Sana para yok, dedi. Çok üzüldüm. Demek dedim insanlar arasýndaki benim deðerim bu.
NASREDDÝN HOCA KORSANLARA KARÞI
Nasreddin Hoca, Mýsýr'daki dayýsýndan haber almýþ. Dayýsý, acele gelmesini istemiþ. Hoca, Akþehir'den Ýzmir'e eþeðiyle altý ayda gitmiþ. Bir gemiye binip Mýsýr'a doðru yola çýkmýþ. Yolda gemiye Rodos korsanlarý saldýrmýþ. Hoca, yüzükoyun yere yatmýþ. Sayýsý çok fazla olan korsanlar, gemiyi ele geçirmiþ. Gemidekileri esir alýp götürmüþ. Sadece Hoca kurtulmuþ.
Korsanlar gidince Hoca ayaða kalkmýþ. Sizi melunlar, ayaðým takýlýp düþmeseydim bilirdim yapacaðýmý, diye söylenmiþ. Dümene geçmiþ, rüzgarý arkasýna almýþ ve sonunda Mýsýr'a varmýþ. Dayýsýnýn Kahire'deki sarayýna gitmiþ. Görevliler, Hoca'ya, geç kaldýðýný, dayýsýnýn intihar ettiðini söylemiþler. Hoca, neden, diye sorunca, Nasreddin'in çocukluðunu bilirim. Eli ve çenesi çabuktur. Hýzlýdýr. Ýki ayda Akþehir'den Kahire'ye gelir, demiþti. Ýki ay dolunca bahçedeki en yüksek aðaca çýkýp aþaðý atladý. Son sözü, Nasreddin gelmedi, oldu.
Nasreddin Hoca: " Ah dayým, eþek sýrtýnda altý ayda Ýzmir'e geldim. Kanatlarým olsa, imkansýz iki ayda gelemezdim. "
Görevlilerden genç olaný: " Sen o göbekle zor uçardýn, hocam, " deyince diðer görevliler gencin aðzýný kapatýp oradan uzaklaþtýrmýþ.
Daha sonra Hoca dayýsýndan miras kalan saraya çýkmýþ. Büyük salonda görevliler Hoca'ya ziyafet çekmiþ. Çalgýlar çalmýþ, çengiler oynamýþ. Yemiþler, içmiþler. Görevliler de, çengilerle birlikte oynamaya baþlayýnca Hoca ayaða kalkmýþ ve çalgýlarý, çengileri dordurmuþ. Görevliler de durmuþ.
Nasreddin Hoca: " Oldu mu birader, dayýma saygýnýz yok mu? Zaten yorgunum, bir de sizinle uðraþmayayým. " demiþ.
Görevlilerden biri, Hoca'nýn yanýna gelip: " Hocam, dayýnýn kýrký çýktý. Ben gittikten kýrk gün sonra ne isterseniz yapýn demiþti. "
Genç görevli söze karýþmýþ: " Hoca, bunlar dayýn intihar ettiðinin ertesi günü de böyle çalýp oynamýþlardý. " deyince diðer görevliler gencin aðzýný kapatýp oradan uzaklaþtýrmýþ.
Nasreddin Hoca: " Neden ama neden? " diye baðýrarak dizlerine vurmuþ.
Görevlinin biri: " Gerçek þu ki, dayýnýz bizi her gün falakaya yatýrýrdý. Sonradan ayaklarýmýzýn altý þiþmesin diye sýrtýmýza binip yürütürdü. Çektiðimiz acýyý varýn tahmin edin. Siz olsanýz kurtuldunuz diye sevinmez misiniz? "
Nasreddin Hoca: " Hayret, sizi neden dövüyordu? "
Ayný görevli: " Bizi dövmeyi seviyordu. Dayak yedikçe mutlu olacaðýmýzý düþünüyordu. Ayaklarýna kapanýp yalvardýk. Merhamet dilendik. Doðrusu budur deyip, sopayý daha bir hýrsla kaldýrýr oldu. "
Diðer görevliler, aynen böyle oldu deyince Nasreddin Hoca, kýrký çýktýðýna göre, çalgýlar çalsýn, herkes oynasýn, deyip bahçeye çýkmýþ.
Nasreddin Hoca bir ay Mýsýr'da kalmýþ. Sarayý, baðlarý, bahçeleri satmýþ. Nil Nehri dayýsýnýnmýþ. Onu da satmýþ. Yüz gemilik ve beþ bin askerlik bir donanma kurmuþ. Bu donanmayla korsanlarýn üstüne yürümüþ.
Korsanlar: " Aman, Nasreddin Hoca geliyor deyip gemilerine binip kaçmýþ. Nasreddin Hoca Rodos Adasý'nda ne kadar esir varsa hepsini kurtarmýþ. Onlarý donanmaya bindirip Ýzmir'e getirmiþ. Esirler, sað ol hoca deyip evlerine, köylerine gitmiþ. Nasreddin Hoca askerlerine, isteyen burada kalsýn, istemeyen Mýsýr'a dönsün, gemiler sizin, istek sizin, demiþ. Nasreddin Hoca bir handa býraktýðý eþeðine binip Akþehir'e dönmüþ. Masalýmýz da burada bitmiþ.
SON
Yazan: Serdar Yýldýrým
ÇÝRKÝN KEDÝ
Bir kedi varmýþ. Çok çirkinmiþ. Hiç arkadaþý yokmuþ. Yalnýz gezermiþ. Metruk bir evde gizlenirmiþ. Geceleri sokaða çýkar, yiyecek ararmýþ. Bütün sokak kedileri gibi onun da besin deposu çöp tenekeleriymiþ. Ýnsanlarýn yediklerinden arta kalanlarý, kediler baþ tacý edermiþ. O þehre ara sýra yabancý kediler gelirmiþ. Bu yabancý kediler ya birini aralarmýþ ya da adres sorarlarmýþ. Çirkin kedi buna çok sevinir ve yardýmcý olurmuþ. Ayrýlýrken arkasýndan konuþurlarmýþ: Aman, ne çirkin bir kedi. Biz de koca þehirde adres soracak bula bula bu çirkini mi bulduk, derlermiþ.
Film yapýmcýsý Yaver Bey senaryo gereði filmde oynatmak için, çirkin bir kedi arýyormuþ. Caddelerde, sokaklarda gezmiþ, dolaþmýþ. Yardýmcýlarý pek çok kedi bulup, Yaver Beye göstermiþler ama her kedinin mutlaka sevimli bir yaný vardýr ya beyefendi hiçbirini çirkin bulmamýþ. Filmde oynayacak artistler de öylece bekliyormuþ.
Böylece aradan aylar geçmiþ. Bir gün Yaver Bey iki yardýmcýsýyla birlikte þehrin ara sokaklarýnda geziniyormuþ: Þu çirkin kediyi o kadar aradýk, bulamadýk. Filmde baþrol oynayacak kedi ortada yok. Bir bulsam onu salamlarla, sosislerle beslerim. diye söyleniyormuþ. Çirkin kedi metruk evde söyleneni duymuþ. Kapýya çýkmýþ. Miyav, demiþ. Yaver Bey dönmüþ, bakmýþ. Çirkin kediyi görmüþ: Ýþte, tamam, çirkin kediyi bulduk. demiþ. Çirkin kediyi kucaðýna almýþ, sevmiþ.
Ertesi gün film çekimi baþlamýþ. Çirkin kedi film setinde kendisine gösterilen ilgiden memnun oluyor ve her söyleneni aynen yapýyormuþ. Oldukça yetenekli ve baþarýlý bulunmuþ.
Yaver Bey: Bu kedinin içinde cevher varmýþ. Onu ben keþfettim ve zirveye taþýyacaðým. diyormuþ.
Çirkin kedi zaman içinde pek çok filmde baþrol oynamýþ. Kazandýðý paralarla metruk evi yýktýrýp, ayný plan dâhilinde yeniden yaptýrmýþ ve sokak kedileri bakým hanesine çevirmiþ. Burada hasta kedileri tedavi ettirmiþ, yavru ve yaþlý kedileri barýndýrmýþ, günün her saatinde kedilere yemek vermiþ.
SON
Konu Serdar102 tarafýndan (19.09.2024 Saat 16:57 ) deðiþtirilmiþtir.
OÐLAK ÝLE KARTAL
Bursa Hayvanat Bahçesinde kartallar için ayrýlan yer çok büyüktü. Buradaki kartallar, tel örgülerle çevrili, yüksek yerde uçup duruyordu. Yorulanlar ise, kayalarýn üstünde oturuyordu. Pek çoðu yarýný bekliyordu. Genç kartal Pena, yarýn bekleme bahsini çoktan geçmiþ, bugünü deðerlendirme çabasý içine girmiþti. Tellerin yukarýdaki kayalara monte edildiði yerde kaçýp gidebileceði bir gedik açmýþtý. Buradan kurtulup zengin olma düþüncesindeydi. Akýllýydý, zekiydi ama ikna kabiliyeti azdý. Diðer kartallardan birkaç kez borç istemiþ ama kimse borç vermeye yanaþmamýþtý. Ormana gitse, kim ona sermaye verir de firma kurabilirdi?
Kartallarýn bulunduðu yerin yan tarafýnda keçi ve koyunlar için ayrýlan yer vardý. Baharýn gelmesiyle birlikte keçiler, koyunlar yavrulamýþ ve pek çok yavru dünyaya gelmiþti. Pena keçi yavrularýna oðlak, koyun yavrularýna kuzu dendiðini biliyordu. Yavrular bir aylýk olmuþlardý ki, son günlerde Penanýn dikkatini bir oðlak çekmiþti. Odi adýndaki bu oðlak baþýna diðer oðlaklarý ve kuzularý topluyor, anlattýkça anlatýyordu. Günler geçtikçe keçiler ve koyunlar da oðlaðýn anlattýklarýný dinlemeye baþlamýþtý. Pena bir gün çimenlerin üstüne indi ve yan taraftaki oðlaðýn anlattýklarýna dikkat kesildi. Oðlak buradan kurtulup ormana gidince yapacaklarýný anlatýyordu. Ormandaki bankalara baþvuruyor, müthiþ ikna kabiliyetini kullanýp kredi alýyor, kiralýk bir yer bulup bankasýný kuruyor. Orman hayvanlarýndan düþük faizle para toplayýp, yüksek faizle para veriyor. Havuzlu villalar, Ferrari arabalar, denizde yatlar, kotralar. Bol sýfýrlý paralarý, bankadan aktarýp þirketler kuruyor, holding patronu oluyor.
Genç kartal Pena, birkaç gün sonra oðlak ile anlaþtý ve kendi bölümündeki gedikten çýkarak, oðlaðý kucakladýðý gibi, ormana doðru uçtu. Odi, Pena ile birlikte ormandaki bir bankanýn genel merkezine giderek projesini anlattý ve on iki sýfýrlý krediyi cebine koydu. Kiralýk, büyük bir yer bulup, OÐLAKBANKý kurdu. Odi düþüncesini aynen uygulayarak kýsa zamanda bankasýný o ormanýn sayýlý bankalarý arasýna sokmayý baþardý. Düþük faizle para topluyor, yüksek faizle para verince kar muhakkak oluyor. Birkaç ay sonra þirketler kurdu, holding patronu oldu. Ormanda zor duruma düþen ve iflasýn eþiðine gelen bir bankayý ele geçiren Odi, Ferrariden inip Limuzine bindi.
Odi kendine sýrtlanlarý danýþman tuttu ve bu danýþmanlarýn isteði doðrultusunda çalýþmaya baþladý. Danýþmanlarýn ilk isteði, kartal Penayý yanýndan uzaklaþtýrmasýydý. Penanýn, bensiz bir hiç olursun, sýfýrlanýrsýn, bu sýrtlanlarýn yalanlarýna kanma, diyerek çýrpýnmasý ve tüylerini yolmasý fayda etmedi. Odi, danýþmanlarýn isteðine uydu ve kartal Penanýn görevine son verdi.
Aradan günler, haftalar geçtikçe, Odinin iþleri bozuldu. Yanýnda kartal Pena olmayýnca, þirket müdürleri, Odiyi dinlemez oldu. Zor durumda kalan Odi fabrikalarýný, yatlarýný, kotralarýný ve limuzini sattý. Ýþçi ve memurlarýn maaþlarýný ödedi. Son çare olarak ilk kredi çektiði bankanýn genel merkezine gitti. Bankanýn genel müdürü kredi veremeyeceðini Odiye söyledi.
Bunun üzerine Odi: Efendim, daha önce bana kredi vermiþtiniz ve borcumu ödemiþtim. dedi.
Banka genel müdürü: Onun orasý öyle de o zaman arkanda sert bakýþlý ve o bakýþlarýyla beni korkutan kartal Pena vardý. Þimdi Pena yok. Herkes Pena korkusundan senin kurduðun Oðlakbanka koþtu. Para yatýrdýlar, yüksek faizle kredi aldýlar. Penasýz Odi bir iþe yaramaz. Lafla benden kredi alamazdýn, banka kuramazdýn. Penayý kovmakla hata yaptýn, bu hatanýn sonucuna katlanmalýsýn. “
- Oðlakbank darphane gibi para basýyordu ama elimden gitti. Banka iþi bitti. Bu ormana ilk geldiðimde beþ parasýzdým ama umutluydum. Þimdi on parasýzým ama umutsuzum. Sizce bundan sonra ne yapmam gerekir?
- Beni dinle ve geldiðin yere dön. Zira bu orman halký düþene acýmaz. Hele senin gibi, sýfýrdan zirveye çýkýp düþene. Zirvede kalsaydýn alkýþlarlardý ama düþtüðün için, seni linç ederler. Ýþ bu kadar ciddi desene. Sonunda genç yaþta bu hayata veda etmek de var.
- Hayat bu. Genç, yaþlý dinlemiyor. Ancak kafasý çalýþanlar zulümden kaçýyor.
Odi, banka müdürünün istediðini yaptý. Bursa Hayvanat Bahçesine geri döndü. Baþýndan geçenleri keçilere, oðlaklara, koyunlara, kuzulara anlattý. Yan taraftaki tel örgülerin ardýndaki kartal Penayý iþaret etti. Onun üstün bir kartal olduðunu ve kafasýný çalýþtýrarak, fikir üreterek, kendi çizgisi doðrultusunda hayatý sorguladýðýný ve hayatýn üstesinden geldiðini, bunun sonucunda harikalar yarattýðýný anlattý. Pena içinizden birini ormana götürmek isterse, onunla gidin ve ondan hiç ayrýlmayýn. Benim yaptýðým hatayý siz yapmayýn, dedi.
SON
Konu Serdar102 tarafýndan (19.09.2024 Saat 16:56 ) deðiþtirilmiþtir.
PAPAÐAN ÝLE ZÜRAFA
Afrikanýn uçsuz bucaksýz savanlarýnda yaþayan bir papaðan vardý. Bu papaðanýn adý Sarp’tý. Sarp hangi aðacýn altýndaki gölgelikte serinleyen hayvan grubu varsa oraya gider, konuþmalarý dinlerdi. Kim ne demiþ, kim ne söylemiþ, kimin ne derdi varmýþ, hepsini bilirdi. Sarp öðrendiklerini saðda solda anlatmaz, olaylarýn hesaplaþmasýný kendi iç dünyasýnda yapardý. Duyduklarý çok önemliyse, bunlarý arkadaþý zürafa Bili ile paylaþýrdý. Zürafa Bili, Sarpýn anlattýklarýný önemsemez, güler geçerdi.
Günlerden bir gün, Sarp bir aðacýn dallarý arasýnda uyukluyordu. Öðleye doðru bir aslan grubu Sarp’ýn durduðu aðacýn altýnda dinlenmeye çekildi. Aslanlarýn konuþmalarýný duyan Sarp gözlerini açtý. Bu aslan milleti oldum olasý iki konu hakkýnda konuþurdu. Birincisi, en büyük düþmanlarý sýrtlanlar ve ikincisi, bu gece ne avlasak? Civardaki sýrtlanlar, geceli, gündüzlü avlanarak aslanlarýn tekerine çomak sokmuþtu. Yalnýz gezen sýrtlaný yakalayýp öldürmeli ve sayýlarýný kontrol altýnda tutmalýydý. Sýrtlanlarý tümden yok edebilseler buralar geyik, zebra ve antilop dolardý. Dün gece av peþinde koþmuþlar, iki zebra ve bir antilobu ellerinden kaçýrmýþlardý. Belli ki, zebralar, antiloplar hýzlarýný arttýrmýþlardý. Belki de, biz yavaþladýk, diyenler vardý. Bir diðer aslan: Yavaþladýðýmýz doðrudur. Hatýrlarsanýz dün gece de av yakalayamadýk yani iki gündür açýz. Aç aslan hýzlý koþamayacaðýna göre, avlanamamasý normaldir.
Bunun üzerine grubun lideri erkek aslan: Þu ilerideki aðacýn yapraklarýný yiyen uzun boyunlu zürafayý avlayalým. Akþamüstü peþine düþeriz. Öyle bir tuzak kuralým ki, o zürafanýn boyunu devirelim. Dur bakalým, zürafa Bili deðil mi o? Akþama yedim seni, Bili.
Sarp duyduklarýna inanamadý. Aslanlar, arkadaþý Biliyi yakalayýp yiyeceklerdi. Hemen gidip Biliyi uyarmalý ve onun buralardan çok uzaklara gitmesini saðlamalýydý.
Bili, papaðanýn anlattýklarýný her zamanki gibi önemsemedi, güldü, geçti. Yýllardýr ona dokunmayan aslanlar neden þimdi fikir deðiþtirsin? Hem onun aslanlardan korkusu yoktu. Gücüne güveniyordu. Aslanlarý piþman ederdi. Papaðanýn, bu sefer durum baþka, aslanlar iki gündür açmýþ. Sadece sana odaklanmýþlar. Tuzak hazýrlýyorlar, demesine aldýrmadý.
Bili akþamüstü ormanýn kenarýna geldi. Birden aslanlarýn etrafýný sardýðýný görünce içi acýdý. Keþke Sarpý dinleseydim ve buralardan gitseydim, diye düþündü. Aslanlara yem olmak istemeyen Bili, onlara saldýrdý. Uzun bacaklarýyla tekmeler savurdu. Bu tekmelerin tadýna bakan iki aslaný yere serdi. Ormanýn kenarýndaki dar alandan kurtulup açýk alana çýktý ve koþmaya baþladý. Peþinde yirmiden çok aslan vardý. Tuzak, saat gibi iþliyordu. Bili koþtukça, kaçtýkça yoruldu. Birer aslan ayaklarýna sarýldý. Bunun üzerine Bilinin hareketleri yavaþladý, dizlerinin üstüne çöktü ve yere yuvarlandý. Grubun lideri erkek aslan, mengene gibi diþleriyle, Bilinin boðazýný sýkmaya baþladý. Olanlarý baþýndan beri takip eden papaðan yakýndaki bir aðaca kondu: Dur, Uzunyele. Ben papaðan Sarp. Hatýrlarsan küçükken seni birkaç kere ölümden kurtarmýþtým. Bana can borcun var. O zürafa Bili, benim arkadaþým. Onu býrakmaný istiyorum.
Uzunyele, papaðanýn dediðini yaptý. Biliyi býraktý. Papaðanýn dedikleri doðruydu. Yavruyken papaðanýn çok faydasýný görmüþtü. Yaþamýný papaðana borçluydu. Bili ayaða kalktý ve oradan uzaklaþtý. Aslanlar, bir daha Biliye dokunmadýlar. Papaðan ve Bilinin arkadaþlýklarý devam etti. Bili artýk papaðanýn anlattýklarýný dikkatle dinliyordu, gülüp geçmiyordu.
SON
Yazan: Serdar Yýldýrým
Türkiye Çocuk Dergisi Þubat 2016
Konu Serdar102 tarafýndan (19.09.2024 Saat 16:59 ) deðiþtirilmiþtir.
Paylaþ