turk-dreamworld.com Sitesine Hoþgeldiniz.


8 sonuçtan 1 ile 8 arasý
  1. #1
    Junior Member Serdar102 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2024
    Mesajlar
    20
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    0 Toplam

    Standart Serdar Yýldýrým Hikayeleri

    ODUN YARICI
    Bugün günlerden ne acaba? Dün aðustos ayýna girdik. Bugün ayýn ikisi, hafta ortasý falan olsa gerek. Her neyse çarþamba veya perþembe ne fark eder? Hava da çok sýcak. Boðucu bir sýcaklýk var. Ter içinde kalmýþým. Biraz daha gezeyim sonra dinlenirim. Zaten vakit de öðleni geçeli bir saat oluyor. Bugün de iþ çýkmayacak galiba. Üç dört gün önce yarým araba odun kesmiþtim. O zamandan bu yana boþa dolaþýyorum ya neyse. Gezmeden, dolaþmadan da olmuyor ki. Kim bilecek benim evi de gelecek, “ Hasan Usta, gel bizim þu odunlarý kesiver “ diyecek. Sonbahar geleydi iþler açýlýrdý, ama oraya daha iki ay var. Tek tük yazdan odun alanlar olmasa bilmem ne olurdu?
    Geçen yazýn bu sokakta, þu evin bahçesinde odun kesmiþtim. Ýyi de para vermiþlerdi. Bakalým yine odun aldýlarsa çaðýrýverirler belki. Sesleneyim biraz durup da: “ Haydi, odun yarýcý geldi, odun yarýcý…Haydi, odun yarýcý geldi, odun yarýcý…” Ses seda yok. Ýþ çýkmayacak galiba. Boþ ver. Ýçim de bayýlmaya baþladý. Acýkmýþým. Sabah evde içtiðim çorba hepsi o kadar. Ýleride bir bakkal olmalýydý. Bir ekmek alýp, yarýsýný yiyip, yarýsýný torbaya koyup, akþama saklamalý.

    Oh be, dünya varmýþ! Neredeyse ekmeðin tümünü yiyiverecektim. Az kaldý ya, pasta gibiymiþ. Üstüne çeþmeden kana kana bir de su içtim, kendime geldim azýcýk. Ýyi ki, bu çýnarýn dibine oturmuþum. Gölgelik, serin burasý. Dinleneyim on beþ yirmi dakika burada. Karþýdan gelen þu genci birisine benzeteceðim, ama kime? Dur bakalým, yaklaþsýn biraz. O’na benziyor ama O deðil. O olsaydý, durup þöyle bir bakar, mutlaka beni tanýr, hiç çekinmez gelir yanýma oturur, hal hatýr sorar konuþurdu. Bu kafasýný kaldýrýp bakmadý bile. Olsun caným, ben bu genci de pek sevdim. Beni iki üç ay öncesine döndürdü. O’nu daha önceden de görmüþlüðüm vardý. Ben bu ihtiyar halimle, baltam omzumda, kesilecek odun ararken yollarda birkaç defa denk geldiydi. Yanýmdan geçerken yavaþlar yüzüme bakardý. Dikkat ederdim, gözleri yaþarýr gibi olurdu. Bir iki derken rast geldiði, acaba dedim beni dedesine falan mý benzetiyor da ondan aðlamaklý oluyor. Sonra hiç unutmam tenha bir sokakta oturmuþ, öðle vakti ekmeðimi yiyordum. Yoldan geçerken gördü beni, yanýma geldi, oturdu. Hal-hatýr sordu. Oldukça mütevaziydi. Laf lafý açtý. Beni sordu: Yaþým 65 dedim. Tek odalý bir evim var dedim. Gençliðimden beri hep oduncuyum dedim, anlattým durdum. Adý Serdar Yýldýrým'dý. Kendisi hikayeler yazarmýþ. “ Senin için de bir hikaye yazacaðým dede, dedi. Herkes seni bu hikaye ile tanýsýn, bilsin, yaþasýn istiyorum “ dedi. Acaba yazdý mý ki?..

    SON
    AlýntýAlýntý

  2. #2
    Junior Member Serdar102 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2024
    Mesajlar
    20
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    0 Toplam

    Standart Cevap: Serdar Yýldýrým Hikayeleri

    RESSAM VAN GOGH ÝLE SERDAR YILDIRIM
    Zaman gezgini olarak bir araya geldik. Ben bu hikayenin yazarý Serdar Yýldýrým ve dünyanýn gelmiþ geçmiþ en büyük ressamý olarak adý anýlan Hollandalý Van Gogh. Paris'te bir müzayede salonunda Van Gogh'un "Kafede Akþam" adýndaki tablosu satýldý. Yüzden kapý açýldý. Yüz on, yüz yirmi derken, iki yüz milyon dolara alýcý buldu. Van Gogh her pey sürüþte vay be, vay be dedi, durdu.

    Ben: " Sayýn Van Gogh, bu bir dünya rekoru. Bugüne kadar hiçbir ressamýn tablosu böylesine astronomik fiyata satýlmadý. "
    Van Gogh: " Arkadaþ, bilmem inanýr mýsýn, ben birkaç tablomla birlikte bu tablomu da mahalle bakkalýna býrakmýþtým. Tanesine on gulden dersin demiþtim. O zamanlar on gulden iki dolar ediyordu. Tablolarý alan olmadý. Biri satýlsa zeytin, peynir ve ekmek alacaktým. Zaman bana çok zalim davrandý. Yetenek var ama açsýn, býrak Van Gogh'un aklý kaçsýn. Çýldýrmak iþten deðil. "
    Ben: " Sayýn Van Gogh, siz ortaya çýksanýz, ben bu tabloyu yapan ressam Van Gogh'um deseniz. Tablonuzu satýn almak için, fiyat artýran þu dolar milyonerleri, size yüz dolar baðýþ yapmazlar. "
    Van Gogh: " Sen de abarttýn ama yüz dolar vermezlermiþ? Ben de elli dolar isterim. Vermezlerse intihar ederim. "
    Van Gogh müzayede salonunun orta yerine çýktý. Ellerini havaya kaldýrdý. Kendini tanýttý. Salondakilerin aðzý açýk kaldý. Doðru dediler, bu Van Gogh. Rica etsem bana elli dolar verebilir misiniz? dedi. Baþlar öne eðildi.
    " Neden ama ? " dedi, Van Gogh. " Herkes bir dolar verse elli dolar toplanýr. Bana karþý bu cimrilik neden? "
    Sessizlik bir süre devam etti. Sonunda ön sýrada oturan bir holding sahibi, þimdi size o parayý verirsek hayatýn sýkýntýsýndan kurtulur, rahatlarsýnýz. Bir daha böylesine üst düzeyde resimler yapamazsýnýz diye endiþe ediyoruz, dedi.

    Serdar Yýldýrým ayaða fýrladý ve gür sesiyle haykýrdý: " Hayýr, " dedi. " Yalan söylüyorsun. Van Gogh yaþarken parasal yardým yapýlsaydý çok daha üst düzeyde, çok daha kaliteli resimler yapardý. O zamanýn insanlarý, nasýlsa bu da ötekiler gibi tarihin karanlýklarý arasýnda kaybolup gider, diyerek yardým etmediler. Kim bilir nice ressam, heykeltraþ, yazar, þair, sporcu, besteci ve diðer sanatsal uðraþ içinde olanlar karanlýklarda kaybolup gitti. Binde bir böyle kaybolmayanlardan biri olan Van Gogh'un eseri milyon dolara satýlýyor. Siz aslýnda insanlýðýn geleceðini satýyorsunuz ve gelecek yok oluyor, bunu fark edemiyor musunuz? "

    Serdar'ýn haykýrýþýna cevap veren olmadý. Müzayede salonunda birkaç dakika sonra iki adam kalmýþtý. Sessizliði Van Gogh bozdu: " Sen haklý çýktýn Serdar, intihar etmeye gidiyorum. "
    Serdar: " Dur Van Gogh. Yýl 2018. Senin kadar olmasa da ben de zor durumdayým. Bir iþ bulmaya kalksam, hikaye yazma iþini býrakmam gerekir. Otuz dört yýllýk bir uðraþtan vazgeçemem. Bak ben intihar etmem, sen de intihar etme. "
    Van Gogh: " O zaman gel beraber intihar edelim. "
    Serdar: " Hayýr. intihar yok. Acýlara birlikte göðüs gereceðiz ve galip geleceðiz. Þimdiye kadar hiç yenilmedim ve sen de yenilmezsin. Önümüze çýkarýlan engelleri yýkýp geçelim. "
    Serdar anlattýkça Van Gogh'un yüzü bembeyaz kesildi. O'nun anlattýklarýný baþýný indirip kaldýrarak tasdik etti. Sen haklýsýn, ben bir ellerimi yýkayýp geleyim, dedi. Yerinden kalktý, lavaboya doðru yürüdü.

    Aradan zaman geçti. Tabanca sesi duyuldu. Serdar lavaboya koþtu. Van Gogh yerde yatýyordu. Serdar gözyaþlarý içinde kaldý. Elli dolar verseler ne yapar eder Van Gogh'a iki tablo yaptýrýrdým. Bu iki tablo onlarýn elli dolarýný fazlasýyla karþýlardý. Van Gogh gerçek hayatýnda tabanca ile yaþamýna son verdiðinde otuz yedi yaþýndaydý ve hep otuz yedi yaþýnda kaldý. 1853-1890 yýllarý arasýnda yaþamýþ yoksul bir ressamdý. Kendisini saygýyla anýyorum.

    SON
    Konu Serdar102 tarafýndan (22.05.2024 Saat 12:16 ) deðiþtirilmiþtir.
    AlýntýAlýntý

  3. #3
    Junior Member Serdar102 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2024
    Mesajlar
    20
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    0 Toplam

    Standart Cevap: Serdar Yýldýrým Hikayeleri

    BABAYÝÐÝT ÝLE AY PARÇASI
    Bir babayiðit ki, ama ne babayiðit: Bir sekseni geçen boyu, oldukça kaslý vücudu, güçlü kollarý, anadan sürmeli gözleri. Tam bir Anadolu delikanlýsý.
    Köylü çocuðuydu ama kendi köyünde pek eðlenmez, gezerdi. Bazen yürüyerek giderdi, bazen atla giderdi. Baþka köylere giderdi, kasabalara giderdi, þehirlere giderdi. Gittiði yerlerde, yolun orta yerinden, sol eli cebinde, biçimlice yürürdü: Baþý dik, alný açýk, göðüs ileride.
    Okuma-yazma bilirdi. Köyünde okul yoktu ama gittiði kasaba ve þehirlerde orada bir harf, burada iki harf derken, epey bir ilerleme saðlamýþ, önce yazmayý, sonra okumayý öðrenmiþti. Yazma öðrenmeden okuma öðrenilemezdi. Yazýsý pek güzeldi. Harfleri birbiri peþi sýra inci gibi dizer, sanki sanýrsýn yürüyüþe çýkmýþ asker bunlar.
    Savaþý sevmezdi. Tam bir barýþ taraftarýydý. Ne zaman elinde davul bir tellal görse ( Padiþahýn fermanýdýr. Urumeliye sefere çýkýlacak, asker toplansýn. ) dendiðini duysa, ortadan kaybolurdu. Dað-taþ gezerdi. Her ne için olursa olsun, insanlarýn birbirine düþman edilip, savaþtýrýlmalarýna karþýydý. Dili, milliyeti ayrý diye neden insanlar birbirini öldürürdü, aklý almazdý.
    Ýnsanlara yardým ederdi. Bilmem ne köyünün, bilmem ne adýndaki aðasý, köylüyü mü eziyordu, haksýzlýk mý yapýyordu. O köylü güvercinin kanadýyla bir haber uçursa, ertesi gün, aðanýn konaðýndaydý. Tatlý diliyle, güler yüzüyle aðayý ikna eder, söz alýrdý. Artýk o aða, Babayiðit'in, dünya-ahiret kardeþiydi. Onuruna konakta eðlenceler tertiplenir, ziyafetler verilirdi. Sonraki zamanlarda da Babayiðit arada bir aðanýn konaðýna uðrar, sohbet ederdi.

    Ay Parçasý. Ayýn ondördü gibi güzel. O kýz ki, güzel doðmuþ, büyüdükçe daha da güzelleþmiþ. Kendinden emin konuþmasý, kaçamak bakýþlarýyla dünya güzeli.
    Babayiðit'in yolu Ay Parçasý'nýn köyüne düþmüþtü. Ýkisi, köy meydanýnda karþýlaþýnca olan oldu: Babayiðit'in göðsünün sol tarafýnda bir volkan patlamýþtý. Alevli lavlar damarlarýndan vücuduna yayýldýkça, Babayiðit'e ani bir titreme gelmiþti. Ay Parçasý da Babayiðit'ten farklý bir durumda deðildi. Ýlk görüþte aþk buydu iþte. Birbirlerine sevdalanmýþlardý.

    Günler günleri kovaladý. Babayiðit ile Ay Parçasý, daðda, bayýrda sýk sýk buluþuyor, konuþup, koklaþýyorlardý. Birbirlerinden ayrýlmayacaklarýný söyleyip, evlenmek istiyorlardý. Ailelerine durumu açtýklarýnda, Ay Parçasý'nýn babasý, zengindi ama iyi niyetliydi. Olur, demiþti. Babayiðit'in babasý ise, fakirdi ama kötü niyetliydi. Olmaz, demiþti. Ben zengin kýzýný gelin istemem. Biz fakiriz, fakir oðlana, fakir kýz yakýþýr. Davul dengi dengine, oðlumu vermem zengine. Zenginin parasý çoktur, sevdasý yoktur.
    Babayiðit yalvardý, aðladý ama babasýný sözünden döndürmesi ne mümkün. Bu duruma sinirlenen zalim baba, evin samanlýðýna oðlunu zincirle baðladý. Oracýkta oðlunun göðsünü kýzgýn demirle daðladý. Babayiðit'in feryatlarýna yer-gök aðladý.

    Duyanlar, duymayanlara söyledi.
    Ay Parçasý o anda köydeydi.
    Gece yarýsý atýna atladý.
    Gidip Babayiðit'i kurtardý.
    Köyüne geri dönmedi.
    Atýný daðlara vurdu.

    Zalim baba tek baþýna.
    Takmýþ dört serseri peþine.
    Gidip Ay Parçasý'nýn köyüne.
    Kurþun sýkmýþ onun soyuna.

    Ay Parçasý öksüz kaldý.
    Babayiðit'le uzaklara kaçtý.
    Evlendi baþýna taç taktý.
    Dört çocukla neþe saçtý.

    SON

    Yazan: Serdar Yýldýrým
    AlýntýAlýntý

  4. #4
    Junior Member Serdar102 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2024
    Mesajlar
    20
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    0 Toplam

    Standart Cevap: Serdar Yýldýrým Hikayeleri

    KELOÐLAN DON KÝÞOT'A KARÞI
    Bir varmýþ, iki varmýþ, üç varmýþ, beþ varmýþ. Bir Keloðlan varmýþ. Caný çalýþmak istemezmiþ, bütün gün evde yan gelip yatarmýþ. Bir de Don Kiþot varmýþ. Yel deðirmenlerine savaþ açmýþ. Nerede bir yel deðirmeni görse hücum deyip saldýrýrmýþ. Don Kiþot'un yolu bir gün Anadolu'ya düþmüþ. Anadolu'da çok aramýþ ama yel deðirmeni bulamamýþ. Köylülerle, kasabalýlarla konuþmuþ, hayallerini anlatmýþ. Herkes, ey Don Kiþot, senin ilacýn Keloðlan'dýr. Keloðlan'ý bul, onunla konuþ, bize anlattýklarýný ona da anlat, sana yol gösterir, demiþler. Don Kiþot, kim bu Keloðlan, diye sormuþ ama her kafadan bir ses çýkmýþ. Anlatmýþlar da anlatmýþlar, Keloðlan'ýn tanýmýný yapmýþlar. Bir zamanlar padiþahýn kýzýyla evlenmiþ, gün gelmiþ, padiþah olmuþ. Kaf Daðý'nýn ardýndan altýn kýlýcý bulup getirmiþ. Cengiz Han'ýn hazinesini bulmuþ ve daha neler neler... Keloðlan'ýn anasý evde un eler. Un bitince oðlunu deðirmene yollar.

    Bunun üzerine Keloðlan evde kalan yarým torba buðdayý almýþ ve deðirmenin yolunu tutmuþ. Deðirmenin önünde köylüler, yanlarýnda buðday dolusu çuvallar, sýraya girmiþler. Üç, dört çuvalla gelenler bile varmýþ. Keloðlan elindekini koltuðunun altýna kýstýrýp usulca sokulmuþ ve en arkada durmuþ. Sonrada torbasýný sýraya sokmuþ. Keloðlan'ýn torbasýný görenler sormuþ: " Keloðlan o torbadaki buðday için, deðirmen taþýný döndürdüðüne deðer mi? Dörtte birini deðirmenci alýr, sana bir avuç buðday kalýr. Sen iyisi mi torbadaki buðdayý kuþlara at, selam ver bize git evde sýrtüstü yat. "

    Keloðlan bu, laf altýnda kalýr mý? Ne zeytinyaðýdýr o, karþýsýnda þah olsa, padiþah olsa üste çýkar: " Yok caným aðalar, bu torba akýncýdýr, ordu arkadan gelir. Yirmi arabada iki yüz çuval buðday. Gelen buðdaylar buradakilerden on misli fazla. Siz çuvalýnýza sahip çýkýn gerisi kolay. " deyince köylüler, yutkunup önlerine dönmüþler.

    Aradan zaman geçmiþ. Ön sýralardan Keloðlan'a bakýp konuþanlar, senin ordu neden gelmedi, diyenler çoðalmýþ. Ordu gelmemiþ ama zýrhlar giymiþ at üstünde, mýzrak el üstünde Don Kiþot çýkagelmiþ: " Ben Don Kiþot. Bir Keloðlan varmýþ. Bir zamanlar padiþahmýþ. Onu ararým. "
    Tanýyanlar Keloðlan'a bakmýþlar, ona bir bakýþ fýrlatmýþlar. Bakýþlarýn bir gence yöneldiðini gören Don Kiþot anýnda durumu kavramýþ. Günlerdir aradýðý, taradýðý ama asla saçlarýný tarayamayacaðý bir kel karþýsýndaymýþ. Ayrýca bu kel karþýsýnda eðilip bükülmüyor, dimdik duruyor ve baþýndaki takkesini çýkarýp selam veriyormuþ. Don Kiþot olayý beyninin kývrýmlarýnda deðerlendirmiþ. " Bir zamanlar padiþahmýþ, altýn kýlýcý varmýþ. Cengiz Han' ýn hazinesini bulmuþ. Benden korkacak deðil ya. Selam vermesi onun þanýndandýr, selamýna karþýlýk vermek benim asaletimdendir. Atýmýzdan inelim ve Keloðlan'ýn kervanýna binelim. Bakalým bu kervan beni ve Sanço'yu nereye götürecek? "
    Don Kiþot at üstünde, yardýmcýsý Sanço Panza eþek üstünde yolculuk yaparlarmýþ. Sanço Panza aþýrý gittiði zamanlarda efendisi Don Kiþot'un beynine frekans ayarý yaparmýþ ama yaptýðý ayar hiç bir zaman tutmazmýþ: " Efendim, bu Keloðlan dedikleri cin fikirli biri. Onun rüzgarýna kapýlmayýn, Anadolu'da yolunuzu þaþýrmayýn. Keloðlan sizi suya götürür, su içirmeden geri getirir. "

    Bunun üzerine Don Kiþot þöyle demiþ: " Keloðlan'ýn cin fikirli olmasý iyidir. Onun rüzgarýna kapýlayým da Anadolu'da yel deðirmeni bulayým. Yel deðirmenleriyle savaþayým, onlarý yeneyim. "
    " Aman efendim, yel deðirmenlerine karþý savaþtýnýz ama yenilen hep siz oldunuz. Ýnsanlar sizi dövdüler. Dayak yemekten býkmadýnýz mý? "
    " Kes Sanço, palavrayý kes. Ben hiç yenilmedim, galip gelen taraf ben oldum. Kim beni dövmüþ? Ýnsanlarýn beni dövmesi mümkün deðil. Benim savaþým yel deðirmenlerine karþý ve bir gün onlara boyun eðdireceðim."
    Keloðlan, Don Kiþot ile Sanço'nun arasýna yumuþak iniþ yapmýþ:
    " Beyzadem ve asilzadem Don Kiþot.
    Anadolu'da yel deðirmeni çoktur.
    Onlar size savaþ açmýþlardýr.
    Burada bir an durmanýz akla zarardýr. "

    Keloðlan böyle söyleyince Don Kiþot atýný mahmuzlamýþ. Mýzraðýný ileri doðru uzatmýþ, hücum diye baðýrmýþ ve ileri atýlmýþ. Artýk Don Kiþot'u durdurmak kimsenin harcý deðilmiþ. Peþinden Sanço Panza: " Efendim, durun, isterseniz bana vurun ama Keloðlan'a inanmayýn " diye baðýrmýþ ama nafile. Don Kiþot gitti, gider. Deðirmene saldýran Don Kiþot yere yuvarlanmýþ. Keloðlan ve Sanço Panza, Don Kiþot'un yardýmýna koþmuþlar. Ona su içirmiþler, biraz kendine getirmiþler.
    Keloðlan: "Beyzadem, ben size þaka yapmýþtým.
    Sözlerime önem vermeyin diye göz kýrpmýþtým.
    Önünüze çýkan ilk deðirmene saldýrdýnýz.
    Bunlar yel deðirmeni deðil su deðirmeni.
    Yel deðirmeni bulmak isterseniz
    Denizin karþý kýyýsýndaki Tekirdað'a gitmelisiniz. "

    Keloðlan'ýn dediklerini duyan Don Kiþot atýna atlamýþ. Mudanya'dan girmiþ, Tekirdað'dan çýkmýþ. Peþinden giden Sanço Panza, efendim, lütfen beni bekleyin, diye baðýrarak bata çýka Tekirdað'a ulaþmýþ. Tekirdað'da ve pek çok þehirde, kasabada yel deðirmeni arayan Don Kiþot sonunda ülkesi Ýspanya'ya ulaþmýþ. Sanço Panza ile birlikte yel deðirmenlerine karþý savaþýný sürdürmüþ. Keloðlan sonraki günlerde çevresindekilere: " Arkadaþlar, ben hayatýmda Don Kiþot kadar dolduruþa gelen birine rastlamadým. Adama, yürü, dedim, Marmara Denizi'ni at üstünde geçti. Aðzým açýk arkasýndan bakakaldým. Atla desem uçurumdan atlardý, günahý onun boynuna. Bu adamdan ne köy olur, ne kasaba, aklý baþýndan aþmýþ, gelmez artýk hesaba.

    Boþuna deðil, dünya çapýnda meþhur olmuþ.
    En ücra köþelerde nam salmýþ.
    Þimdi bile adýný bilmeyen yokmuþ.
    Bin yýl sonra adý saygýyla anýlýrmýþ.

    Ey siz okurlarým bana ne dersiniz?
    Don Kiþot dedin durdun, boþ ver þimdi Don Kiþot'u.
    Sen kendinden haber ver, bin yýl sonra neredesin?
    Don Kiþot'tan önde misin, yoksa geride misin?

    Ben Don Kiþot'tan önde hep ilerideyim.
    Adým Keloðlan, ne Ahmet ne Feride'yim.
    Masal kahramanlarýnýn bulunduðu bir büyük serideyim.
    Adým önde yazýlýr, on bin yýl sonra bile birinciyim. "

    SON

    Yazan: Serdar Yýldýrým
    AlýntýAlýntý

  5. #5
    Junior Member Serdar102 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2024
    Mesajlar
    20
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    0 Toplam

    Standart Cevap: Serdar Yýldýrým Hikayeleri

    BANDIRMA VAPURU
    Karadeniz'in hýrçýn dalgalarý arasýnda yýllara meydan okuyan bir eski Bandýrma Vapuru'yum. Nice zamandýr liman liman gittim, geldim. Binlerce, on binlerce yolcu taþýdým. Onlarýn konuþmalarýný istemeyerek de olsa dinledim. Dertlerini derdim bildim. Onlar hiçbir zaman bunun farkýnda olmadýlar yani beni fark etmediler. Ders kitaplarýnda ve pek çok kitapta, gazetede adýma defalarca rast gelmiþsinizdir. Bundan sonra da rast geleceksiniz, bunu biliyorum. Ey gelecek yeni nesiller, sizi inanamayacaðýnýz kadar büyük ve görkemli bir sevgiyle kucaklýyorum.
    16 Mayýs 1919 günü on dokuz subayý aldým. Rota Samsun'du. Buralar Anadolu ve Anadolu düþman istilasýna uðradý. Bu subaylar Türk ve bir Kurtuluþ Savaþý baþlatacaklar. Lider pozisyonunda sarý saçlý, mavi gözlü bir dev var: Adý Mustafa Kemal. Bakalým gelecek günler Mustafa Kemal'den neler bekler?

    16 Mayýs gecesi bir fýrtýna? Ne oluyor dedim kendi kendime:
    Karadeniz sen bu kadar hýrçýnlaþmazdýn.
    Böylesine çelik yüreklerin canýna kast etmezdin.

    Bunun üzerine fýrtýna ses verdi:
    Oy Bandýrma Vapuru cana, benize
    On dokuz subayý üfleyiver denize.

    Baktým fýrtýna laf anlamaz, söz dinlemez. Onunla irtibatý kestim. Fýrtýnanýn ortasýnda bir ceviz kabuðu gibi sallanmaya devam ettim. Üç gün, üç gece tarih yazdým ve 19 Mayýs 1919 günü Samsun'a vardým.
    Güle güle Mustafa Kemal yolun açýk olsun.
    Gemi kazanýndan büyük yüreðin sevgiyle dolsun.
    Üç gün boyunca Türkiye dedin durdun.
    Dilinden düþmeyen Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarsýn.

    Deðerli yolcularým, karaya ayak basar basmaz bir rahatladým ki sormayýn. Daha sonra Türk'ün Kurtuluþ Savaþý baþladý. Mustafa Kemal'in akýllara durgunluk veren zekasý ve kahramanlýklarý karþýsýnda periþan olan düþmanlar evlerine döndüler. Çanakkale'de de Mustafa Kemal vardý. Çanakkale'ye geldiðinde boþuna bütün cephelerin komutanlýðýný Mustafa Kemal'e býrakmadýlar. O, olmasaydý Kurtuluþ Savaþý kazanýlamazdý.
    Benim adým Bandýrma Vapuru.
    Haber çýkar iki gazete küpürü.
    Mustafa Kemal, Yunan'ý Anadolu'dan süpürdü.
    Komutan Trikopis Atina'dan köpürdü.

    Oy Trikopis, Trikopis, neden Atina'dasýn?
    Bak Mustafa Kemal cephede sen neden deðilsin?
    Belli ki ölümden korkmaktasýn.
    Caným bu vatana feda diyen
    Mustafa Kemal 'e karþý zafer kazanamazsýn.
    Kazanamadýn zaten.

    SON

    Yazan: Serdar Yýldýrým
    AlýntýAlýntý

  6. #6
    Junior Member Serdar102 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2024
    Mesajlar
    20
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    0 Toplam

    Standart Cevap: Serdar Yýldýrým Hikayeleri

    SAKARYA ÝLE FOKS
    Masal masal içinde, hikaye masal içinde, neden hikaye masal içinde, hikaye çýksa ya masalýn içinden. Sen istedin ya iþte hikaye çýktý masalýn içinden.
    Günün birinde yaðan yaðmurlar sonucu Ankara yakýnlarýndaki bir dere taþar. O bölgede bir çiftlik vardýr. Sel, çiftliði sürükler, götürür. Bir at ve bir köpek yakýndaki bir tepeye çýkarak kurtulur. Atýn adý Sakarya, köpeðin adý Foks'tur. Su seviyesinin yükselmesi durunca Foks, Sakarya'ya þöyle bir soru sorar: " Sakarya, sence bu sel niye geldi? "
    Sakarya baþýný iki yana sallar ve temkinli konuþur: " Bence bir þey yok ama insanlar aðaçlarý keser ve doðanýn çoraklaþmasý için, çöl olmasý için, gayret gösterirlerse sonucuna katlanmalarý gerekir. Her kesilen aðaç fazladan bir su demektir. Bak o bir su çiftliði söktü, götürdü. Bin aðaç kesilse bin tane çiftlik demektir. Kaç tane çiftlik arkadaþýmýzý selin götürdüðünü var git sen hesap et. Bu tepeden baþka yakýnda sýðýnacak yer yok bilmiþ olasýn.

    Foks: " Tavuklar, horozlar, atlar, keçiler, koyunlar. Bu selde boðuldular. Geriye ne kaldý? Bir ben Foks, bir sen Sakarya. Belki saðda, solda selden canýný kurtarmýþ olanlar vardýr. "
    " Vardýr veya yoktur. Bunu sel çekilince göreceðiz. Demek ki, doða þartlarý uygun bulursa acýmasýz oluyormuþ. "
    " Ne demezsin? Bu sel çekilirse yakýn bir zamanda yine sel gelir mi? "
    " Yakýn bir zamanda deðil ama uzak bir zamanda sel gelebilir. Alýp götürecek bir þey býrakmadý."

    Sakarya ile Foks ertesi güne kadar tepede beklediler. Nihayet sel çekildi. Aþaðý indiler. Çiftliðin olduðu yerde diz boyu çamur vardý. Birkaç tahta parçasý ve bir dal yýðýný. Onlar daha sonra Ankara'ya doðru kararlý adýmlarla yürüdüler. Hedefleri Çankaya Köþkü'ydü. Mustafa Kemal Paþa þimdi orada olmalýydý.
    Atýn adý Sakarya. Atatürk'ün Kurtuluþ Savaþý sýrasýnda bindiði at. Kurtuluþ Savaþý kahramanlarýndan. Pek çok þehirde gördüðümüz Atatürk heykellerinin koreografisinde yer alan at Sakarya'dýr. Foks. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yýllarca Atatürk'ün yanýnda olan köpek. Atatürk, Çankaya Köþkü'nde geceleri uyurken yatak odasýnýn kapýsýnda nöbet bekleyen Foks'tur. Bu bekleyiþ yýllarca sürer ve Foks geceleri gözünü kýrpmaz, aman O'na bir zarar gelecek endiþesi taþýdýðýndan. Bu ikisi kýsa bir zaman dilimi için, Atatürk'ten ayrý kalmýþlardý çünkü bir süreliðine hava deðiþimi için Ankara dýþýna çýkarýlmýþlardý. Hayatýn bazý gerçeklerinin farkýna vardýktan sonra hayat kalitelerinin ne derece çöküntü içine girebileceðini görüp, yuvaya, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu eþsiz asker ve büyük devlet adamý Atatürk'ün yanýna dönüyorlardý. Onlar þimdi yeniden dünyaya gelmiþ gibiydiler.

    SON

    Yazan: Serdar Yýldýrým
    AlýntýAlýntý

  7. #7
    Junior Member Serdar102 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2024
    Mesajlar
    20
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    0 Toplam

    Standart Cevap: Serdar Yýldýrým Hikayeleri

    GEZGÝN ÞEHMUZ ÝZNÝK'TE
    Gezgin Þehmuz bir gün Ýznik'e gitmiþ. Ýznik sokaklarýnda bir süre dolaþtýktan sonra göl kýyýsýna gelmiþ. Atýný bir aðaca baðlayýp, kýyýdaki büyük taþlarýn bulunduðu yere gidip oturmuþ. Aradan yarým saat geçmiþ geçmemiþ, suyun içinde bir deniz kýzý peydah olmuþ. Gezgin Þehmuz þaþýrmýþ, þimdi bu deniz kýzý da neyin nesi, diye düþünmüþ.
    Deniz kýzý: " Selam Gezgin Þehmuz, nasýlsýn? " deyince Gezgin Þehmuz daha çok þaþýrmýþ. Öyle ya hadi gölden deniz kýzý çýktý, bu olabilir gibiymiþ ama deniz kýzýnýn kendisine adýyla hitap etmesi olacak þey deðilmiþ. Nereden tanýyormuþ ki, bu deniz kýzý Gezgin Þehmuz'u?
    Gezgin Þehmuz kendini toparlayýp þöyle demiþ: " Sað ol güzel deniz kýzý. Ýyiyim de þu anda epey þaþkýn durumdayým. Ben deniz kýzlarýnýn sadece masallarda var olduðunu bilirdim. Daha önceden tanýþýk olmadýðýmýz halde adýmý bilmeniz beni çok þaþýrttý. Konuyu açýklýða kavuþturmanýzý istemek hakkým sanýrým. "

    Deniz kýzý gülümsedikten sonra þunlarý söylemiþ: " Tabii Gezgin Þehmuz, bu senin hakkýn. Gölün altýnda büyük bir yeraltý þehri var. Dipteki su kanallarýndan geçilerek yeraltý þehrine inilir. Sokaklar ve evler suyun içinde kurulmuþtur. Su kanallarýnýn kapaklarý özel bir durum yoksa daima kapalýdýr. Ender olarak bizden biri göle çýkar. Biz oradan burayý yani dünyadaki insanlarýn yaþayýþlarýný inceleriz. Daha doðrusu sizi seyrederiz. Konuþmalarýnýzý duyarýz. Sizleri tanýrýz, biliriz. Yaþantýnýza karýþmayýz. Olaylara müdahale etmeyiz. Bu bir çeþit sihirli aynalar aracýlýðýyla gerçekleþir. Ben yeraltý þehri kralýnýn kýzý Prenses Ýrona'yým. Gezgin Þehmuz'un göl kýyýsýna geldiðini görünce durur muyum? Hemen çýkýp geldim. Ne dersin, gelmekle iyi etmedim mi sence? "

    " Ýnan bana deniz kýzý gelmene çok sevindim. Ayrýca anlattýklarýn düþünce ufuklarýmý geniþletti. Ýnsanlar çoðunlukla günübirlikçidir, günü yaþamaya, günü kurtarmaya bakarlar. Gelecek hýrs vermez, geçmiþ ders vermez. Düþünceler belli kalýplar içinde sýnýrlanmýþtýr. Bu dar kalýplar içindeki düþünceler körelmiþtir. Ýleri gitme þansý yoktur, tersine daima geriye gider. Bu dar kafa zihniyetinden kendini kurtarabilen, düþüncelerini belli kalýplarýn dýþýna taþýrabilen özgün düþünme yeteneðini elde eder. Özgün düþünme, kiþiye özel sadece o kiþinin beyinsel fonksiyonlarýnýn ürünü olan bir sistemdir. Bu yeteneðin kazanýlabilmesi için, önce okuyup öðrenmek sonra da öðrendiklerini doðru olarak yorumlayýp, öðretebilecek duruma gelmek gerekir. Gezip dolaþmanýn, yeni insanlar tanýmanýn konu üzerindeki önemi inkar edilemez. "

    " Gezgin Þehmuz, sen bir söz ustasýsýn, bir filozofsun. Þu anda yeraltý þehrinde konuþmalarýmýz dinleniyor ve yazýcýlar bunlarý kaleme alýyorlar. Az önce söylediklerin bizlere hayatýmýz boyunca yol gösterici olacaktýr, yolumuzu aydýnlatacaktýr. Bir önerim olacak, bilmem nasýl karþýlarsýn? Bu konuþmalar masal havasý içinde kitap olarak hazýrlansa, torbalara konup buraya getirilse, sen atýna yükleyip, bu þehirde ve gideceðin þehirlerde, köylerde halka parasýz olarak daðýtýr mýydýn? Bitince geçerken uðrar, yenilerini alýrdýn. Ýnsanlara faydasý büyük olurdu bu fikirlerin. "

    " Prenses Ýrona, gerçekten asilce bir davranýþ içindesiniz. Karþýlýk beklemeden insanlara iyilik yapmak güzel bir duygudur. Önerini kabul ediyorum. "
    Daha sonraki günlerde Prenses Ýrona'nýn getirdiði torbalar dolusu kitabý Nicea'da ( Ýznik'te ) ve çevre köylerde daðýtan Gezgin Þehmuz mutlu bir þekilde oradan ayrýlmýþ. Yeni þehirler görmek üzere yola düþmüþ.

    SON

    Yazan: Serdar Yýldýrým
    Konu Serdar102 tarafýndan (14.06.2024 Saat 22:55 ) deðiþtirilmiþtir.
    AlýntýAlýntý

  8. #8
    Junior Member Serdar102 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2024
    Mesajlar
    20
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    0 Toplam

    Standart Cevap: Serdar Yýldýrým Hikayeleri

    MAGOSA ZÝNDANINDA NAMIK KEMAL ÝLE BÝRLÝKTEYÝM
    Zaman gezgini olarak 150 yýl önceye gitmeyi düþledim ve Kýbrýs'ta bulunan Magosa zindanýnda olmayý istedim. Namýk Kemal yerde, taþ üstünde oturuyordu ve beni görünce ayaða kalktý. Ýlerici, çaðdaþ fikirlerle donanmýþtý ve bir devlet yönetiminin tek bir kiþinin tekelinde olmasýný istemezdi. Bana seslendi: " Dur bakalým, aslaným, sen de kimsin böyle? Burada ne iþin var? "
    " Ben, gelecekten geldiðimi, söyledim. Tarih 9-2-2024. Adým Serdar Yýldýrým, dedim.
    Namýk Kemal: " Bak bu çok iyi. Yüz bilmem kaç yýl sonrasýndan geçmiþe dönülüyorsa insanlýk çað atlamýþ demektir. Ben þimdi burada olmamý özgürlük, baðýmsýzlýk, halkýn kendi kendini yönetmesi dememe borçluyum. Arkadaþ, sen boþ biri deðilsin ama dolu biri de deðilsin. Senden þüphelendim. Doðrusu ne ise, sen onu söyle. "
    Serdar: " Her sözünüzün altýna imzamý atarým. Hepsi doðrudur. Boþ deðilim ama dolu da deðilim. Bir gün dolduðumda dinamit gibi patlayacaðým. "
    Namýk Kemal: " Ben patladým da ne oldu? Sonradan kendimi bu zindanda buldum. Sen patlama. Sessiz ve derinden git. Bakýþlarýndan anladým. Sen bana saygý duyuyorsun. "
    Serdar: " Sizin fikirleriniz gelecek nesilleri etkiledi. Bu fikirlerden etkilenen çaðdaþ özgürlük savaþçýlarý, Anadolu'da Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Mustafa Kemal ve arkadaþlarý, bunu baþardý. Osmanlý sizden 35 yýl sonra Türkiye Cumhuriyeti oldu. "

    Namýk Kemal: " Kardeþlik, gel yamacýma sokul biraz. Ben aylardýr bu taþ üstünde yatýyorum. Sen bir süre burada otursan güç kaybýna uðramazsýn. "
    Serdar: " Vatan Yahut Silistre adýndaki tiyatro oynanýrken, sizi yakaladýlar ve göz hapsine aldýlar. Senaryosunu sizin yazdýðýnýz bu oyun neden bazý kesimlerin iþine gelmedi? "
    Namýk Kemal: " Özgürlük ve baðýmsýzlýk benim karakterimdir. Padiþah 1. Abdülaziz'in hafiyeleri geldi ve seni bu oyundan ötürü tutuklamak zorundayýz, dedi. Ben baðýrarak oynanan tiyatronun konusu hakkýnda konuþmaya baþlayýnca iki adým gerilediler. Konuþmam bitince bileklerime kelepçe takmadýlar. Öylesine karakola götürüp gözaltýna aldýlar. Sonrasý iþte bu Magosa ve zindan. "

    Serdar: " Ben padiþahýn yerinde olsam, sizi yönetim üstünde tutar, devlet yapardým. Deðiþen çaða ayak uydurur, Osmanlý Ýmparatorluðu'na çað atlatýrdým. Böyle gelmiþ böyle gider olmaz. Diðer devletler koþarken, Osmanlý'ya yürümek yakýþmaz. Yakýþmadý zaten. "
    Serdar: " Ey vatan ve özgürlük þairi Namýk Kemal. Gelin þöyle dýþarý çýkalým. Çayýrda yürüyelim. "
    Namýk Kemal: " Aman Serdar, sen ne diyorsun? Burasý babanýn çiftliði deðil. Öyle istediðin zaman dýþarý çýkamazsýn. Sen istedin diye bu iþ olmaz. "
    Serdar: " Sayýn Namýk Kemal, ben istediðim zaman biz dýþarý çýkarýz. Ben istemedikçe onlar bizi göremezler. Buyrun önden siz yürüyün. Ben sizi takip ederim. "

    Serdar Yýldýrým'ýn öz benliði, Namýk Kemal'in silüeti dýþarý çýktý. Magosa Zindaný' nýn karþýsý çayýrlýk, çimenlikti. O yöredeki veya o ülkedeki güç sahipleri, defalarca uyarýlmalarýna karþýn, yanlýþlarýndan dönmüyorsa bunda bir sorun var demektir. Cumhuriyet ve özgürlük demeleri için, daha bir süre beklemek gerekir. Bunlar sonradan Cumhuriyet'in ve kiþisel özgürlüklerin rahatýný gördükçe biz neden bu fikirlere karþý çýktýk diye kendilerine kýzacaktýr.
    Namýk Kemal çayýrda, çimende yürüdü, koþtu. Bazý zamanlar, ben O' na yetiþmekte zorlandým. Sonra bir aðacýn dibine oturduk.
    Ben: " Sayýn Namýk Kemal, ben gelecekten geldiðime göre, sizin daha sonraki yaþantýnýz hakkýnda bilgi sahibiyim. Siz isterseniz bunlarý anlatayým. "
    Namýk Kemal: " Aman Serdar, ne demek? Kim öðrenmek istemez geleceðinin nasýl olacaðýný? Anlat bakalým, ben hep burada mý kalacaðým? "
    " Siz ne kadardýr buradasýnýz? "
    " 2.5 yýl oldu. "
    " Burada 8 ay daha kalacaksýnýz. Sonrasýnda kurtulacaksýnýz. "
    " Neden? "
    " Çünkü sizi buraya atan padiþah 1. Abdülaziz tahttan indirilip yerine 5. Murat gelecek. O da pek çok tutuklu gibi sizi serbest býrakacak. Midilli Adasý'na mutasarrýf tayin edileceksiniz. "
    " Bak bu çok iyi. Demek ki, ben bu zindanda çürümeyeceðim. "
    " Siz Kýbrýs'a sürgün edildikten sonra da Vatan Yahut Silistre sahnelenmeye devam etti. Ýlk 2 ay süresince bu oyun 47 defa oynandý. Daha sonra Ýzmir ve Selanik'te üç yýl içinde 500 defa sahnelendi. "
    " Ya Serdar, biliyor musun, iyi ki geldin. Bana sevinç ve huzur verdin. Buradan kurtulup özgürlüðe adým atacaðým günleri bekler oldum. "

    Daha sonra Namýk Kemal'e yaþadýðým güne gitmeyi teklif ettim. Saniyesinde evet dedi ve evimde belirdik. Namýk Kemal evin salonunda saða sola bakýndýktan sonra, Serdar, bu ne deðiþik bir ev? Bu, þu, o bunlar nedir?
    " Bu buzdolabý, þu çamaþýr makinesi, o televizyon. Þaþýrmakta haklýsýnýz. Bunlar sizin zamanýnýzda yoktu. Hepsi sonradan icat edildi. Buyurun bu odaya geçelim. Orada internet var.
    " Geçelim bakalým. Yeniliðe meraklýyým. Sen de beni þaþýrtmaya devam et. "
    " Sayýn Namýk Kemal, bu internet. Televizyon gibi. Televizyonda baþkalarý oynatýr, sen seyredersin. Ýnternette sen oynatýrsýn baþkalarý seyreder. Bakýn az sonra ekranda görünecek. Namýk Kemal yazýyorum. Görüyor musunuz, sizin resimleriniz ve hayat hikayeniz çýkýyor. Ben sizin kadar meþhur olsam baþka ne isterim. "
    " Gerçeði söylemek gerekirse sen benim kadar meþhur olamazsýn. Gelecek nesillerin beyninde benim kadar iz býrakamazsýn. Sen bir kartal olsan her yýl ayný yerde yuva kurardýn. Ben her yýl deðiþik bir yerde yuva kurdum ve ilk yuvamý özlemedim. "
    " Görsellere giriyorum, resimleriniz çýkýyor. Sizden 150 yýl sonra resimleriniz gözlerde, gönüllerde. "
    " Aradan bir buçuk asýr geçmiþ. Dünya eskiyi özler, geleceði gözler olmuþ. Ey Serdar Yýldýrým, senin amacýn nedir? Neden beni rahatsýz ettin? "
    " Benim amacým, yaþadýðým çað insanýna Namýk Kemal adýndaki kaliteli bir beyin yapýsýnýn tanýtýmýný yapmaktý. O yüce bir beyindir ki, þiirden kapý açmýþ, hikaye derken, roman yazmaya yönelmiþ. Ben de iþe þiirden baþladým. Þiir öksüzdür, arayan soran olmaz. Sonra masal, hikaye yazmaya yöneldim. Ben roman yazmaya yönelmeyeceðim. Anlatýlmak istenen, kýsa ve öz olarak anlatýlmalý. "

    " An geliyor ki, 5-10 sayfa hikaye yazmak yetmiyor. Olayý kesin, kati ve detaylý anlatmak gerekiyor. Belki okuyucu hikayedeki karakterin saç þeklini, þapkasýný, giyimini, kuþamýný merak edecektir. Sen hikaye yazarken bunlarý aklýna getirmez misin? "
    " Tabii ki getirmem. Konuyu kýsa keserim. Sonuçta, okuyucunun beyninde ne, neden, niçin ve sebep kalýr. Bence 4 sayfalýk hikaye 200 sayfalýk romana bedeldir. "
    " Eee sýktýn ama? Durup dururken kendini övüyorsun. Konu ben deðil miyim? Ayný davranýþý tekrar edersen, seninle öyle bir kavgaya tutuþurum ki, dünya gelse seni kurtaramaz. Padiþah bile benden korktuðundan bu zindana attýrdý. "

    Aradan bir dakika geçti. Sertleþen havayý Namýk Kemal yumuþattý: " Evde çay var mý, çay? Bir çay demle de içimiz ýsýnsýn. "
    " Evet var. Beþ dakikada çayýnýz hazýr olur. Yanýnda yiyecek bir þeyler de getiririm. Þu an evin ikinci katýndayýz. Siz isteyin ben pencereden aþaðý atlarým. "

    Dünya tarihi boyunca pek çok fikir ve düþünce sistemi insanlarý etkilemiþtir. Bunlarýn bazýlarý kýsa ömürlü olmuþtur. Bazýlarý ise, uzun ömürlü olmuþtur. Gelecek yüzyýllarý þekillendirmiþtir. Fakir biri, çaðýnýn çok ilerisinde fikirler öne sürse de taraftar bulamamýþtýr. Tarihin karanlýklarý arasýnda kaybolup gitmiþtir. Adam zengindir. Taraftarý, inananý çoktur. Bunlarýn fikirleri bin yýl sonrasýna bile ulaþýr. Böyleleri dünya tarihinde vardýr. Ýnsanlar, zengini sever. Zenginlik hayranlýk uyandýrýr. Saraylar, köþkler, yalýlar vardýr. Bunlar hayatlarýný sorunsuz yaþar. Alamama durumlarý yoktur. Parasýyla deðil mi, her þeyi alýrlar. Gün gelir geleceklerini satýn alýrlar. Sonunda bize ayrýlan zaman doldu. Ayrýlýk vakti geldi. Magosa zindanýna geri döndük.

    Namýk Kemal: " Serdar, gel gitme, dedi. Burada benimle kal. "
    Serdar: " Ama, dedim, Sayýn Namýk Kemal burada kalamam. Daha önce de bizimle burada kal diyenler oldu. Onlarla birlikte kalsaydým, size gelemezdim. Þimdi burada kalýrsam geleceðe gidemem. En uzun paylaþýmým sizinle olan olacak. Varýn izin verin ben gideyim ve yaþadýklarýmýzý insanlara ulaþtýrayým. Ýnanýn sevenleriniz milyonlarý aþacaktýr. "
    Namýk Kemal: " Dediðin gibi olsun, varsýn taraftarým çok olsun. Özgürlük ve baðýmsýzlýk savaþçýsý Namýk Kemal diye araþtýrma yapsýnlar. Acýsýný biz çektik sefasýný onlar sürsün. O dediðin Mustafa Kemal ve Türkiye Cumhuriyeti vizyonunu kaybetmesinler. "

    Bebeklik çaðlarý hariç aðlamayan Namýk Kemal'in göz pýnarlarýndan iki damla yaþ süzüldü:
    " Ama, dedim, aðlýyorsunuz? "
    " Yok be Serdar, gözüme bir þey mi kaçtý, nedir? Beni rahatsýz etti. Ben aylardýr bu Magosa zindanýndayým. Hep ayný gardiyan ve ayný sessiz gemi. Bu gardiyan benimle bir kelime konuþmadý. Yasakmýþ! Var git yoluna internet midir nedir, bu hikayeyi hazýrla ve okuyucunun ilgisine sun. Ölen dirilmez, giden geri gelmez, bunu da yaz. "
    Sonunda Namýk Kemal ile vedalaþtýk. Evime geri döndüm. Þimdi tarih: 9-5-2024. Ben 90 gün uðraþtým bu hikayeyi hazýrladým. Okurlar, en çok 9 dakikada okur, bitirirler. Bu onlarýn çabukluðundandýr. Onlarýn arasýndan çýkanlar, Namýk Kemal'i benden çok daha iyi anlatacaklardýr.

    SON
    AlýntýAlýntý

 

 

Benzer Konular

  1. Atatürk Þiirleri - Serdar Yýldýrým
    Von Serdar102 im Forum Þiirlerimiz
    Cevaplar: 11
    Son Mesaj: 3.05.2024, 18:59

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •  

Page generated in 1.718.486.728.39173 seconds with 22 queries Sayfa Boyutu (236081)