SAMSUN'un Alaçam İlçesi'nde oturan emekli öğretmen Hasan Sancak, gördüğü ve notere onaylattığı bir rüyasının, 5 yıl sonra bir meşrubat firması tarafından reklam filmi yapıldığı iddiasıyla, 'Rüyalarımı çaldılar' diyerek dava açtı.

Samsun'da, daha önce gördüğü rüyasını notere onaylatan ve bu rüyasını bir kola üreticisi firmanın reklam film olarak kullandığını iddia eden emekli bir öğretmenin açtığı tazminat davasının görülmesine başlandı.

30 Kasım 2000 yılında gördüğü bir rüyayı ilginç bularak Bafra ilçesinde noter onaylattıktan sonra bu rüyayı 'reklam şirketlerine gönderen', 2005 yılında Coca-Cola firmasının kendisinden olur almadan reklam filmi haline getirip yurt içi ve yurt dışında yayınlattığını iddia eden emekli öğretmen Hasan Sancak'ın ilgili firmanın Türkiye Temsilcisi ve firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan hakkında açtığı 7000 YTL'lik tazminat davanın ilk duruşması bugün Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapıldı.

Duruşmaya Hasan Sancak ve her iki tarafın avukatları katıldı.

Duruşmada davalı firmanın avukatı, -Dava konusu olay ile ilgili olarak hiçbir iş, işlem ve tasarrufu bulunmayan müvekkil yönünden davanın sıfat (pasif husumet) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep ediyoruz- şeklinde dilekçe sundu.

Taraf avukatlarının davayla ilgili olarak gerekli delillerin sunulması için gün istemeleri üzerine duruşma ertelendi.

Emekli öğretmen Hasan Sancak'ın notere tastik ettirdiğini söylediği rüya şöyle:

-Rüyamda karnımın zil çaldığını fark ederek uyandım. saat gece 03.00 idi. Yataktan kalkarak mutfağa gittim. Buzdolabının kapağını açtım. İçinde yiyecek aradım. Ne yazık ki buzdolabında ve evde yiyecek hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Açlıktan ayakta duracak dermanım kalmamıştı. Su ile karın doyurulmaz diyordum, birden aklıma misafir odasındaki bilgisayarım geldi. hemen misafir odasına koştum. Bilgisayarımı açtım, bilgisayar faresini elime alarak, internete geçtim. Büyük bir market aramaya başladım.

Uzun uğraşlardan sonra karşıma internette büyük bir süper market çıktı. Reyonlarda ne yoktu ki, tavuk, peynir, zeytin, sucuk, pastırma... Canımın çektiği hangi yiyecekler varsa, farenin imlecini o yiyeceklerin üzerine teker teker getirerek bir bir tıkladım. Her tıkladığım yiyecek benim buzdolabına üstten dolmaya başladı. Buzdolabını süper marketten ağzına kadar doldurdum. Sevincimden havalara zıplıyordum. Kendi kendime bolluk ne güzel şey diyordum. Birden aklıma bu yiyeceklerin parasını vermediğim geldi. Doldurduğum o yiyeceklerin hesabını yapmaya başladım. Hanımın seslenmesiyle tatlı düşten uyandığım zaman durmadan elimin ağzıma gittiğini, sanki o yiyecekleri yiyor gibi bir hal aldığını gördüm.