HIV, anında tespit edilebilir mi?
Kızılay, iki kişiyi öldüren HIV’li kanda topu donöre attı, ‘Yanlış bilgi vermiş’ dedi. Açıklamaya göre test, HIV’in kuluçka döneminde yapıldığı için kan temiz çıktı ve hastalara verildi. Peki, vücuda girdikten sonra HIV’i anında tespit etmek mümkün mü?
10 Şubat 2012 Cuma, 1441
HIV testleri

İstanbul’da Kızılay’dan alınan kanla HIV kapan 3 kişiden ikisinin ölmesi üzerine Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, bağışçının kanındaki HIV’in 13 günlük pencere, yani kuluçka döneminde olduğu için fark edilemediğini belirtti ve "Bulaşmada hiçbir eksiğimiz söz konusu değildir" dedi.

Akar’ın yaptığı bu açıklama dikkatleri bir kez daha HIV’in tespit edilebilirliliğine çevirdi. NTV'nin haberine göre: Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Aynur Topkaya, HIV’in vücuda girdikten sonra testlerde saptanabilir düzeye ulaşmasının zaman aldığını ve dünyada vücuda giren HIV’i aynı gün tespit eden bir yöntemin bulunmadığını söyledi.

Virüsün bir partikül olduğunu ve vücutta bir proteine girip çoğaldığını belirten Doç. Topkaya, “Virüsü ancak hücre içine girip kendi proteinlerini sentezlemeye başladıktan sonra tanıyabiliyoruz. Yasal olarak yapmak durumunda olduğumuz en gelişmiş eliza testleri ile bu süre 13 gündür” dedi.
Haberin devamı ↓reklam

DOÇ. TOPKAYA: EN HASSAS TESTTE BİLE 10 GÜN
Daha hassas olan moleküler testlerin de kullanıldığını belirten Topkaya, “Virüs vücuda girdikten sonra DNA’sını hücrenin DNA’sına yapıştırıyor. Virüsün kendini tespit ettirecek kadar çoğalması için geçmesi gereken süre bu en hassas yöntemde bile dünya literatüründe 10 gündür. Ancak bu yöntem daha çok hastalanmış kişiler üzerinde uygulanır” bilgisini verdi.

Nişantaşı Hospital Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilek Mamcu ise virüsün DNA’sına bakan moleküler testlerin tarama amaçlı kullanılmadığını belirtti ve “Çünkü bunlar pahalı testlerdir ve ancak hasta kişide virüsün genetik yapısını, özelliklerini, vücuttaki düzeyini veya yoğunluğunu belirlemek için yapılır” diye konuştu.

ÜNLÜ: BU TÜR BULAŞLAR TROMBOSİTTEN KAYNAKLANIR
HIV ile yaşayan kişilere ücretsiz destek hizmetleri sağlayan Pozitif Yaşam Derneği Başkanı Nejat Ünlü de, “Kan kontrol edilmek üzere 3’e ayrılır. Belirli sürelerde saklanabilen kan örneklerinde bu süre plazmada 2 yıl, eritrositte 42 gün, trombositte ise 5 gündür. 5 günlük olanlarda sıkıntı yaşanır. Çünkü HIV vücuda girdikten sonra hemen çoğalmak için hücreye girer. Bu kuluçka dönemi 13 gündür ve kan, test edilse bile HIV’in varlığı tespit edilemez” dedi.

AKAR: DONÖR YANLIŞ CEVAP VERDİ, SUÇLUDUR
İstanbul’da üç kişiye HIV’li kan verilmesinde kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ifade eden Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, kan bağışı yaparken doldurulan testte yanlış beyanda bulunmanın suç olduğunu, ''Donöre, son zamanlarda, belli bir zaman aralığında şüpheli cinsel ilişkide bulunup bulunmadığı veya hemcinsiyle ilişkide olup olmadığı sorulmuştur. Kişinin buna yanlış cevap verdiği bellidir. Dolayısıyla suçludur, her suçlu gibi onun da cezalandırılması gerekmektedir'' şeklinde konuştu.


Kızılay'dan HIV'li kan açıklaması
Kan bağışı öncesinde bağışçının verdiği doğru bilgilerin tüm testlerden daha değerli olduğunu söyleyen Akar, “Bağışçı sorgulama anketi ile riskli hastaya bulaş açısından riskli durumlar sorgulanmakta ve bu sorulara 'evet' yanıtı veren kişilerden kan bağışı kabul edilmemektedir. Eğer kan bağışçıları gerçek dışı beyanda bulunurlarsa yapılan tüm test ve işlemlere karşın hastalık bulaşma riski bulunmaktadır'' dedi.

KURUMLARIN DA BİREYLERİN DE SORUMLULUĞU VAR
“HIV bulaşının engellenmesi ve HIV pozitiflerin haklarının güvence altına alınması için kurumların da bireylerin de sorumluluğu vardır” diyen Nejat Ünlü’nün dikkat çektiği bir nokta da düzenli HIV testi oldu: “Herhangi bir HIV enfeksiyonu şüphesi yaşayan kişilerin Kızılay’a değil hastaneye başvurmaları gerekir. Doğru tanı için, doğru zamanda HIV testi yaptırmak hem birey hem de toplum sağlığı açısından önemlidir. HIV yayılımının önüne geçmenin en önemli yolu, doğru merkezlerde düzenli test yaptırmak ve tedaviye erişimdir.”

DONÖR SEÇİMİ ÖNEMLİ
Uzman Doktor Dilek Mamcu, “Donör doğru bilgi verirse ve araştırmalar yeterli şekilde yapılırsa bu tür sorunlar çıkmaz” derken, Doç. Dr. Aynur Topkaya da bulaşın önlenmesi için vericilerin daha dikkatli olması gerektiğini belirtti. “Hassasiyetini artıra artıra ancak bu seviyeye çıkardık, testlerde daha bunun ilerisi yok gibi görünüyor. Burada asıl görev kan vericilerine düşüyor” diyen Topkaya, donör seçimine vurgu yaptı:

FORMLAR OKUNMADAN DOLDURULUYOR
“Normalde donörlere, ‘şüpheli cinsel ilişkiniz oldu mu, bir hastalığınız var mı’ gibi 30-40 tane soru yöneltiyoruz. Zaten donör seçme kriterleri var ve donör seçimi doktor kontrolünde yapılmasına rağmen kişiler samimi cevaplar vermeyebiliyorlar. O anda hastasına kan lazım olanlar, kanı alabilmek için formları doldururken yalan yanlış bilgiler verebiliyorlar. 35 soruluk formu dolduran hasta yakınlarının birbirlerine, ‘Birinci soruya evet de, ötekilere hayır de, yoksa kan almıyor bunlar’ dediklerine bizzat şahit oldum. Yani donörler formları okumadan, üstünkörü dolduruyor.”

TEK EŞLİ OLSANIZ DA TEST YAPTIRIN
En yaygın bulaş yolunun korunmasız cinsel ilişki olduğunu belirten Pozitif Yaşam Derneği Başkanı Nejat Ünlü de, “İster evli, ister bekâr, ister tek eşli veya çok eşli olsun, korunmasız cinsel ilişki yaşayan herkesin düzenli test yaptırmasını öneriyoruz. Kan nakliyle bulaşın önlenmesi için donörlerden istenen anketlerin doğru beyanlarla doldurulması da önem taşıyor” ifadesini kullandı.

BİLEREK DOĞRU CEVAP VERMEYENLER VAR
HIV/AIDS gibi bulaşıcı hastalıklarda toplum bilincini değerlendiren Doç. Topkaya, “İnsanlarımız riskli davranışların gerçekten farkında değil. Mesela sokakta anket yaptığımızda HIV’in cinsel yolla bulaştığını insanların yüzde 60’ı bilmiyor. Sağlık personelinin arasında bile bu bilgiye sahip olmayanlar var. Bir de bilerek ve isteyerek doğru cevap vermeyenler var. Bu nedenle biz kan bağışında gönüllü, bu işin bilincinde olan, eğitim almış, ne yaptığını bilen kişiler istiyoruz ama ihtiyacın karşılanması mümkün görünmüyor” şeklinde konuştu.

AIDS 15 YIL SONRA BİLE ÇIKABİLİR
Enfeksiyon uzmanlarının verdiği bilgiye göre, vücuda giren HIV kuluçka döneminden sonra hafif kırgınlık, halsizlik gibi soğuk algınlığı belirtilerine benzer semptomlar verebildiği gibi hiçbir belirti vermeden de yıllarca vücutta saklı kalabiliyor. HIV ancak kişinin bağışıklık sisteminde eksiklik oluştuğu yani vücut direnci düştüğü zaman AIDS’e dönüşme aşamasında kendisini gösteriyor. Bu süre kişinin yaşına, vücut direncine göre 4 yıl da olabiliyor, 15 yıl da.

EN ÇOK KORUNMASIZ CİNSEL İLİŞKİYLE BULAŞIYOR
Virüs, immün sistemi baskılanmış kanser hastalarında veya organ nakli yapılanlarda bir yıl gibi kısa sürede ölüme neden olabiliyor. HIV, yüzde 85 oranda cinsel yolla, ikinci sıklıkta kan ve organ nakliyle bulaşıyor, anneden bebeğe geçiş ise bunlardan sonra geliyor.