Fatiha Suresi Allah Teâlâ’nın esrar ve esmâ'sının fâtihi (açıklayıcısı) dir. Âlemlerin yaratılmasındaki ilk sebep; "Allah Teâlâ'nın tanınma, bilinme ve ibâdet olunma, zuhuru ve vücûdu ile müşahede olunma irâdesi ve muhabbet" dir. Fatiha Suresi Kur’ân‐ı Kerim’in başı mesabesindedir. Baş vücudun en önemli yönetici organı olduğuna göre Allah Teâlâ’nın yüzde yani başta tecellisi umum ve hususî bakımdan tam zuhur yeridir.
Hz. Cabir radiyallâhuanh demiştir ki:"Kim Fatiha'yı okumadan bir rek'at namaz kılarsa, imamın arkasında bulunmadığı takdirde, namaz kılmış sayılmaz."
Ebu Saîd İbnu'l‐Muallâ radiyallâhu anh anlatıyor: "Ben Mescid‐i Nebevî'de namaz kılıyordum. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem beni çağırdı. Fakat (namazda olduğum için) icabet edemedim. Sonra yanına gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü namaz kılıyordum (bu sebeple cevap veremedim diye özür beyan ettim). Bana:"Allah Teâlâ Kitab'ında: "Ey iman edenler, Allah ve Resûlü sizi çağırdıkları zaman hemen icâbet edin" buyurmuyor mu?" dedi ve arkasından ilave etti:"Sen mescidden çıkmazdan önce, sana Kur'ân‐ı Kerîm'in (sevabca) en büyük sûresini öğreteyim mi?" dedi ve elimden tuttu. Mescidden çıkacağı sırada ben:"Sana en büyük sureyi öğreteceğim" dememiş miydiniz? dedim. Bana: "O sure Elhamdü lillâhi Rabbi'l‐âlemin dir ki(namazlarda tekrar tekrar okunan) yedi âyet ve bana verilen yüce Kur'ân'dır" buyurdu.
Ebu Hüreyre radiyallâhu anh anlatıyor: "Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Ubey İbnu Ka'b radiyallâhu anha uğradı. O namaz kılıyordu... devamını
yukarıdaki gibi aynen kaydetti. Ancak şu ziyâde var: "Nefsimi kudret elinde tutan Zât‐ı Zü'l‐Celâl'e yemin ederim ki, Allah, Fâtiha'nın bir mislini ne Tevrat'ta, ne İncil'de, ne Zebur'da, ne de Furkân'da indirmemiştir. O (namazlarda) tekrarla okunan yedi âyet ve bana ihsân edilen yüce Kur'ân'dır." Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir. Nesâî'nin yine Ebû Hüreyre'den yaptığı bir rivayette: "O (Fatiha sûresi) benimle kulum arasında taksim edilmiştir. Kuluma istediği
verilmiştir" ziyadesi vardır. Ebû Hüreyre radiyallâhu anh bu taksim hakkında Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
“Allah Teâlâ buyurdu ki: “Ben, namazı kulumla kendi aramda iki kısma ayırdım. İstekte bulunduğu kısım kuluma aittir. Kul “el‐Hamdü lillahi Rabbil‐âlemîn” dediğinde, Allah Teâlâ: “Kulum bana hamd etti.” buyurur. Kul: “er‐Rahmânirrahim” dediğinde Allah Teâlâ: “Kulum beni senâ etti (övdü).” buyurur. Kul: “Mâliki yevmid‐dîn” dediğinde Allah Teâlâ: “Kulum beni temcîd etti (yüceltti).” buyurur. Bir rivayette de: “Kul: “İyyâke na’budu ve iyyâke nesteîn” dediğinde Allah Teâlâ: “Bu benimle kulum arasındadır ve istekte bulunduğu kısım kulumundur.” diye buyurur. Kul: “İhdinas‐sırâtal‐mustekîm, sırâtal‐lezîne en’amte aleyhim, ğayril‐mağdûbi aleyhim velad‐dâllîn” dediğinde, “Burası kulumundur. İstekte bulunduğu kulumundur (kuluma istediği vardır).” diye buyurur.
Hz.Ali kerremallâhü veche şöyle buyurdu: "Bil ki tüm semavi kitapların esrarı Kur’ân‐ı Kerim’de toplanmıştır, Kur’ânı Kerim’ın tüm esrarı Fatiha'dadır, Fatiha'nın tüm esrarı Besmelededir, Besmelenin tüm esrarı 'B' harfindedir, 'B' harfinin tüm esrarı da onun altındaki noktadadır." Daha sonra şöyle buyurdu : " 'B' harfinin altındaki nokta benim." "İsteseydim yalnız Fatiha'nın tefsirinde yetmiş deve yükü kitap yazardım"
Niyâzî‐i Mısrî
Paylaş