Galatasaray'ın geride kalan 10 yılda yaşanan başarı öykülerinin temeli çoğunlukla Florya Metin Oktay Tesisleri'ndeki mükemmel arkadaşlık ortamından kaynaklandığı anlatılırdı. G.Saray'a gelen her yeni oyuncu da "Burası bir başka Florya'da harika bir arkadaşlık ortamı var" yorumunu yapardı...

Florya'da yıllarca ter döken iyi bir Galatasaraylı'nın anlattıklarını aktaralım, siz de kararınızı verin:

"HASAN ŞAŞ'TAN SONRA ORTAM SOĞUDU"

"G.Saray'ın Tesisleri'nde gerçek çimento Hasan Şaş'tı. Çünkü bütün takım Hasan'ı ayrı severdi. O bulunduğu her ortama neşe katar herkesi birbirine kaynaştırırdı. Bunu Hakan Şükür bile yapamazdı. Hasan yabancı oyuncularla kırık dökük ingilizcesi ile konuşur onları Florya'nın bir parçası haline getirirdi. Hasan Şaş gitti, Arda kaptan yapıldı bazı işler aksadı.

ESKİLER ARDA'NIN KAPTANLIĞINI İÇİNE SİNDİREMEDİ

"Arda'nın kaptanlığına fazla belli etmeseler de, başta Servet ve Ayhan hatta Sabri de dudak büktü. Bu yüzden Arda'ya fazla destek olmadılar. Olayları akışa bıraktı herkes. Teknik heyet ise bu olayların tamamen uzağında kaldı. Rijkaard efendi, kibar bir adam. Ototire kurmaya asla ihtiyaç duymuyor. Herkesi kendi başına bıraktıl. Arda, toparlayıcı olarak yalnız kaldı ve şimdi Florya'da grup falan yok ama arkadaşlık ta yok. Üç kişi aynı masada yemek bile yemiyor. Antrenmana gelip, vazifemi yaparım, giderim havasında hepsi."

ESKİLER NEDEN ARDA'NIN KAPTANLIĞINI KABULLENEMEDİ

Bu tartışma konusuna DHA olarak giriyoruz ve kaptanlık tartışmasının iç yüzünü aralıyoruz. Arda'nın 2009 yaz kampında kaptanlık görevine getirildiğini herkes hatırlayacaktır. Başkan Adnan Polat, yönetici Haydun Üstünel ile konuşur ve "eski futbolcular kimi kaptan seçmek istiyor, bir yokla" der. Haldun Üstünel kampta, Arda Turan, Sabri, Servet, Ayhan, Emre Aşık, Mehmet Topal ve Hakan Balta'yı bir araya getirir diğer oyunculardan gizli toplantı yapar. Haldun Üstünel, toplantıda oyunculara gizli olarak bir kağıda, kimin kaptan olmasını istediklerini yazmalarını talep eder. Yapılan bu gizli oylamada bütün oyuncuların oyu Ayhan Akman'a çıkar. Arda bu durum karşısında ağlamaklı olur ama sesini çıkarmaz. Üstünel ise bu durum karşısında "siz kararınızı verdiniz bize de uygulamak düşer" diyerek oyunculara mesaj verir. Ancak Üstünel bu durumu başkan Adnan Polat'a ilettiğinde şaşırtıcı bir cevap alır. "Hayır kaptan Arda olacak, ben O'na söz verdim" der. Başkan direktifiyle Arda Turan'ın kaptanlığı ilan edilir ve medyanın hedef tahtası durumundaki Arda'nın nişangahı iyice büyümüş olur.

ADNAN SEZGİN DESPOT KOMUTAN, FLORYA'NIN SİNERJİSİNİ BİTİRDİ

"Adnan Sezgin'in yanına, odasına girmeye kimse cesaret edemiyor. Girmek istesen de sigara dumanından rahatsız olup kendini dışarı atarsın. Adnan Sezgin, Rijkaard ile mümkün değil doğru iletişim kuramadı. Oyuncularla da ilişkisi iyi değil. Düşünsene her transfer pazarlığında oyuncuların canını yakmış, sevmiyorlar adamı. Yabancıları kollamış, yerlileri küstürmüş. Belki yönetimin parasal sorunları yüzünden bunu yapmış ama sonuçta sevilmeyen hatta nefret edilen adam duruma geldi. Hiçbir oyuncu Adnan Sezgin ile sorunlarını paylaşmayı aklından bile geçirmiyor. Soğukluk her yana sıçramış durumda. Adnan Sezgin bütün çalışanlara kaba ve sert davranır. Kendini kulübün 2. başkanı gibi görüyor. Bu yüzden tesisin içindeki hava her an gerilimli. Alt yapı hocaları dahil herkes Sezgin'den ifrit oluyor. Biri görevden alınacaksa Adnan Sezgin doğal olarak bu görevi üstleniyor. Sevilmeyen adam oluyor. Ama burda kulübün çıkarını kollayacağım derken, karşıdaki insanların hakkını yiyor, kendinden nefret ettiriyor. Florya'nın bütün havasını pozitif enerjisini oradaki sinerjiyi Adnan Sezgin yok etti.

YILLARIN AŞÇISI BİR SALKIM ÜZÜM YÜZÜNDEN FIRCA YEDİ

Tesisin aşçısı mükemmel yemekler yapar. Bu yüzden futbolcuların hepsinin sevigisini kazanmıştır. Başkan Adnan Polat tesise kendi tanıdığı arkadaşını müdür yaptı. Bu müdür yılların aşçısını bir salkım üzüm aldı diye azarlayıp yerin dibine soktu. Herkes mutsuz Florya'da.

GRUP YA DA GRUPÇULUK YOK

"Futbolcuların farklı gruplara bölündüklerini falan düşünebilirsiniz. Yok böyle birşey, grup murup yok. Çünkü arkadaşlık yok. Kimse kimseyi takmaz. Ne yabancılar grup, ne yerliler. Kewell ile Lucas Neil arasında bile arkadaşlık yok. Pino, Misimoviç tek başlarına takılıyor. Lorik Cana başlarda biraz kaynaşmak istedi, o da aradığı havayı bulamadı yalnız takılıyor. Bu arada Misimoviç de fena alemciymiş, Lincoln'den betermiş. Baksana sahada yürürken bile zorlanıyor."