turk-dreamworld.com Sitesine Hoşgeldiniz.


3. sayfa - 3 sayfa var BirinciBirinci 123
27 sonuçtan 21 ile 27 arası
  1. #21
    Senior Member Merve77 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2010
    Mesajlar
    157
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    135 Toplam

    Standart Cevap: Tıp Sözlüğü ve Tıbbi Bilgiler.

    >>> V <<<



    VAGOTOMİ:Vagus sinirinin etkisini ortadan kaldırmak amacıyla dallarından birisinin kesilmesidir.

    VAGUS:Nervus Vagus onuncu kafa siniridir, kafatasından çıktıktan sonra mide , barsak sisteminin bir kısmına, kalp ve akcigerlere dallar verir.Bu sistemlerin fonksiyonlarında önemli rol oynayan bir sinirdir.

    VAJEN:Kadın cinsel organı.

    VAJİNİT:Vajina iltihabı.

    VAKSIN:Aşı

    VARİS:Kirli kan taşıyan damarların, fonksiyonel bozuklukları sonucu ya da kan akımının önündeki bir engel nedeniyle genişliyerek kıvrımlı bir hal almasıdır.Yüzeyel olduğu gibi derin venlerde de varis gelişebilir.

    VARİKOSEL:Erkeklerde spermatik kordon venlerinin genişlemesi sonucu torbalar içersinde varis oluşumu.

    VASKÜLİTamar iltihabı.

    VAZODİLATASYONamar genişlemesi.

    VAZODİLATATÖRamar genişletici etkiye sahip ilaç, madde.

    VAZOKONSTRÜKSİYONamarları büzülmesi, kasılması.

    VAZOKONSTRÜKTÖRamarları büzen etkiye sahip ilaç, madde.

    VAZOSPAZMamar kasılması, büzülmesi.

    VEJETERYAN:Bitkisel gıdalarla beslenen, etyemez.

    VEN:Kirli kanı kalbe taşıyan damarlar.

    VERTİGO:Genel anlamda baş dönmesi, hareket duygusu demektir. Ancak tansiyon düşmesi ile ilgili baş dönmeleri bu kapsamda değildir. Vertigodan kastedilen labirentit, iç kulak iltihabı, Meniere hastalığı gibi durumlarda olan baş dönmesi hissi Vertigo diye adlandırılır.

    VİTİLİGO:Bir cilt hastalığı olup, vücudun çeşitli bölgelerinde, yer yer renk (pigment) kaybı ile karakterize, normal bölgelerden keskin sınırlarla ayrılan beyaz lekeler.
    Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma bana da gerizekalısın diyenler oldu . Ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim..
    -Einstein-
    AlıntıAlıntı

  2. #22
    Senior Member Merve77 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2010
    Mesajlar
    157
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    135 Toplam

    Standart Cevap: Tıp Sözlüğü ve Tıbbi Bilgiler.

    >>> Y <<<



    YABANCI CİSİMLER:Vücudun belirli bir yerinde, normalde bulunmayan her hangi bir madde yabancı cisimdir. Bunlara özellikle çocuklarda, barsaklar, kulak ve burunda rastlanır. Yutulan yabancı cisimler, yemek borusunda takılabilir, ya da tehlikeli olabilir.Bu nedenle bazen ameliyatla çıkartılmaları gerekebilir.

    YAĞ EMBOLİSİ:Büyük kemik kırıklarında görülebilen bir komplikasyondur. Kemik iliğindeki yağın bir kısmı açığa çıkar ve yağ damlaları kan dolaşımına karışıp damar tıkanmasına neden olur.

    YAĞLI DEJENERASYON:En çok kalp, karaciğer ve böbreklerde görülür. Bu organlarda, hücreler normal çalışma yeteneklerini kaybederler ve içlerinde yağ tanecikleri birikir.

    YALANCI GEBELİK:Tüm gebelik belirtilerinin olmasına rağmen, uterus boştur. Bu duruma yalancı gebelik denir. Daha çok psikolojik menşelidir.
    Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma bana da gerizekalısın diyenler oldu . Ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim..
    -Einstein-
    AlıntıAlıntı

  3. #23
    Senior Member Merve77 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2010
    Mesajlar
    157
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    135 Toplam

    Standart Cevap: Tıp Sözlüğü ve Tıbbi Bilgiler.

    >>> Z <<<



    ZAR: Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da çok farklılaşmış ya da karmaşık yapıda, geniş ve yassı katman biçimli oluşumların genel adıdır.

    ZATÜRREE (PNÖMONİ): Akciğer dokusunun iltihabı. Çeşitli etkenlere bağlı olarak gelişmekle birlikte, genellikle birincil ya da ikincil mikrobik etkenlerin yol açtığı akut ya da subakut hastalık tablolarını belirten bir terimdir.

    ZAYIFLIK: Kişinin vücut ağırlığının yaşına, cinsiyetine ve boyuna göre hesaplanmış normal değerlerden daha düşük olması.

    ZEHİR: Hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal ya da biyokimyasal nitelikte zararlar veren her türlü madde. Zehrin en tipik özelliği bu zararlı etkisini en küçükdozlarda bile göstermesidir.

    ZEHİRLENME: Bir zehrin vücutta emilmesiyle ortaya çıkan belirtileri anlatan genel terim. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalıkhaline ya da ölüme yol açar.

    ZEKA: Yeni sorunları karşıla***** uygun çözümler bulmak amacıyla, zihnin tüm ögelerini amaca uygun kullanabilme yeteneği ya da gücü.

    ZEKA GERİLİĞİ: Zihinsel gelişmenin yavaşlığı. Doğuştan gelen ya da bebeklik çağında ortaya çıkan zihinsel yetersizliğe bağlı olarak ruhsal gelişimi duraklayan kişilerde görülür.

    ZEKA YAŞI: Psikolojide, zeka testleriyle saptanan ve takvim yaşından farklı olarak belirli bir yaş grubuna özgü becerilerle zihinsel yetkinliği ifade eden ölçü.

    ZİGOMA: Gözlerin alt ve yan kısımlarında, elmacık kemiklerine karşılık düşen yüz bölgesi.

    ZİGOT: Döllenme sırasında spermatozoitin yumurtayla birleşmesi sonucu oluşan hücre.

    ZONA: Etkeni su çiçeğine de yol açan virüs hastalığı. Herpesvirüs.

    ZOOFİLİ: Hayvanlara karşı aşırı düşkünlükle belirlenen hafif bir duygulanım bozukluğu. Genellikle aşırı duygusal, destek konusunda saplantılı ve normal yoldan bu desteği sağlayamamış kişilerde (bekarlar, çocuksuz çiftler vb.) görülür.
    Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma bana da gerizekalısın diyenler oldu . Ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim..
    -Einstein-
    AlıntıAlıntı

  4. #24
    Senior Member Merve77 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2010
    Mesajlar
    157
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    135 Toplam

    Standart Cevap: Tıp Sözlüğü ve Tıbbi Bilgiler.

    AKUSTIK NORONOM (ISITME SINIRI URU)


    İşitme sinini unu, çok ağın büyüyen selim (kanser olmayan) bir tümör (ur)dür. 8inci kafatası sinini üzerinde ekseriyetle kafatasından çıkıp iç kulağın kemik yapısına girdiği yerde oluşur. Bu tümöre bazen açı tümörü de denir. Çünkü bulunduğu yen beyin parçalarının (cerebellum ve pons) bir açı oluşturdukları yendir.

    Belirtiler

    - Hafif baş dönmesi

    - Kulak çınlaması

    - işitme kaybı.

    Teşhis

    Eğer hafif baş dönmesi, dengesizlik hissederseniz, kulakta çınlama veya kulakta seslen duyarsanız ve gitgide işitme kaybı başlarsa bu durum işitme sinini unu olabilir. Hafif baş dönmesi Menier Sendromundaki gibi tek başına görülen bin belirti değildir. Doktorunuz bin işitme gücünü ölçme testi (Odiometri) ve sinirlenle ilgili inceleme yapacaktır. Sinirlerde zedelenme varsa bunu bulmak için bin baş röntgeni veya CT (bilgisayarlı tomognafi) muayenesi isteyebilir.

    Tedavi

    Selim karakterli olduğu halde ve ağır büyümesine rağmen kafatasının içinde hayati önemi olan birçok beyin yapısına bitişik olduğu için bu tümör tehlikeli olabilir. Büyüdükçe bu yapılana basınç yapıp zarar verebilir. Tek tedavi ameliyatla alınmasıdır
    Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma bana da gerizekalısın diyenler oldu . Ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim..
    -Einstein-
    AlıntıAlıntı

  5. #25
    Senior Member Merve77 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2010
    Mesajlar
    157
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    135 Toplam

    Standart Cevap: Tıp Sözlüğü ve Tıbbi Bilgiler.

    ANOREXIA ATHLETICA


    • Bu kişiler normalden fazla egzersiz yapar.

    • Kilo ve diyet konusunda takıntılı davranışlar gösterir.

    • İşten, okuldan, arkadaşlarından ve ailesinden zaman çalarak egzersiz yapar.

    • Egzersiz onun için eğlence değil bir hırs olmuştur.

    • Performansı her şeyden önemlidir.

    • Sportif başarılarını her zaman az bulur ve daha fazla çalışır.

    • Etrafındaki insanlara kendisi gibi ince ve zayıf olmaları konusunda bilgi verir ve onları zorlar.

    • Çevresinden alamadığı ilgiyi egzersizle sağlamaya çalışır.

    • Genellikle yalnız ve az arkadaşı olan insanlardır.

    • Egzersiz yapmasındaki amaç kilo vermenin dışında, kendi özgüvenini artırmak, egzersizi öne sürerek performansıyla kendini saygı gören bir kişi yapmaktır.
    Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma bana da gerizekalısın diyenler oldu . Ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim..
    -Einstein-
    AlıntıAlıntı

  6. #26
    Senior Member Merve77 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2010
    Mesajlar
    157
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    135 Toplam

    Standart Cevap: Tıp Sözlüğü ve Tıbbi Bilgiler.

    ANUS TIKANIKLIGI


    Eğer yeni doğan bebeğiniz kapalı bir anüsle dünyaya gelmişse, anal açıklık tıkanıktır. Sonuç olarak dışkının dışarı çıkması için hiçbir geçit yoktur.

    Anüs ve rektumun doğuştan gelen anormallikleri, 500 çocuktan birinde meydana gelen küçük anormallikler ve 5000 doğumdan 1 inde meydana gelen büyük anormallikler ile oldukça sık rastlamaktadır.

    Anal ve rektal anormalliklerle doğan çocuklarda üreme organı anormallikleri gibi, diğer doğum kusurlarının da ortaya çıkma oranı oldukça yüksektir.

    Kapalı anüs olgusundan, bebek mekonyum dışkısını çıkaramadığı zaman kuşkulanılır. Tıkanıklığın rektumun aşağısında ya da yukarısında olup olmadığını belirlemek için röntgel ve ultrason incelemeleri yapılır.

    Tedavi tıkanıklığın bulunduğu yere bağlı olarak değişir. Eğer anal açıklık yalnızca daralmış ise, bu açıklığı bir aygıtla genişletmek mümkündür. Başka tür kapalı anüs vakalarında ameliyat gereklidir; tıkanıklık rektumdan ne kadar yukarıda ise o derece büyük cerrahi müdahale gerekir.

    Bazı çocuklarda anüsün tamamıyla rekonstrüksiyonu gerekebilir; kimi çocuklarda ise bebek 6 ila 12 aylık oluncaya kadar geçici kolostomi gerekli olabilir. Rektumun alt kısmında anal tıkanıklığı olan çocuklar ameliyattan sonra iyileşme gösterir ve dışkılamayı kontrol edebilirler. Tıkanıklığın daha yukarıda olması durumunda ise kendini tutamama sorunları meydana gelebilir.
    Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma bana da gerizekalısın diyenler oldu . Ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim..
    -Einstein-
    AlıntıAlıntı

  7. #27
    Senior Member Merve77 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2010
    Mesajlar
    157
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    135 Toplam

    Standart Cevap: Tıp Sözlüğü ve Tıbbi Bilgiler.

    APANDISIT


    Körbağırsağın apandis denen solucansı uzantısının iltihaplanması apandisit olarak bilinir. Çok sık rastlanan ve özellikle yetersiz tedavi sonucu yol açacağı tehlikeli komplikasyonlardan ötürü korkulan bir hastalıktır. Günümüzdeki antibiyotik olanaklarına karşın bu ikincil hastalıkların en ağın peritonit yani karın zarı iltihabıdır.


    Apandis içinden besinlerin geçmediği küçük bir bağırsak çıkıntısıdır. Hareketli ve esnek bir boru biçiminde olan bu çıkıntı kalınbağırsağın başlangıç bölümü olan körbağırsağa, incebağırsakla birleşme yerinin hemen gerisinde bağlanır. Genellikle eğik biçimde gövde eksenine doğru uzanır. Bu normal konumunun dışında leğen içine, karaciğer altına ya da sol böğüre doğru da yerleşebilir. Alışılmış yerinin dışında bulunan apandisin iltihaplanması, belirtileri değerlendirmede ve hastalığın tanısını koymada güçlükler yaratır.


    Apandisin anatomik yapısında üç katman göze çarpar. Dış yüzeyi seröz (sıvı içeren) bir zar örter. Bunun altında kas katmanı ve en içte de lenf dokusunca zengin, girintili çıkıntılı bir mukoza yer alır. Lenf dokusunun bolluğundan ötürü apandise "bağırsak bademciği" de denir.


    NEDENLERİ


    Apandisin iç boşluğu çok dardır. Bağırsak florasında bulunan bütün mikroorganizmalar burada da yaşar. Apandis genellikle bu mikroplara karşı yeterince dirençlidir. Ama bazen çoğalan mikroplar hastalık yapıcı özellik kazanır. Böylece apandisin iltihaplanma süreci başlar.


    Mikropların hastalık yapıcı özellik kazanmalarını sağlayan en önemli olay, apandis iç boşluğunun tıkanarak körbağırsakla bağlantısının zayıflamasıdır. Mikropların burada durağan biçimde kalmasıyla apandis duyan iltihaplanır. Tıkanmanın birçok nedeni vardır. Bunlar arasında yoğun mukus tıkaçları, bağırsak solucanları, apandisin çok uzun olması, duvarlarında hareketi zorlaştıran köşelerin bulunması ya da kiraz gibi meyvelerin takılı kalan çekirdekleri sayılabilir.


    GÖRÜLME SIKLIĞI


    Antibiyotiklerin yaygın biçimde kullanıma girmesiyle apandisit olgularının sayısı azalmıştır. Gene de bütün cerrahi girişimlerin yüzde 2 si apandisit nedeniyle yapılmaktadır. Bebeklik çağında ender görülen apandisit, çocukluk ve özellikle ergenlik çağında çok sık ortaya çıkar. Daha sonra görülme sıklığı azalmakla birlikte her yaşta gelişebilir ve her iki cinste de eşit oranda görülür. Bazı hastalarda akut apandisit kendiliğinden geriler. Ama olguların yarısında bu krizler yineler ve kesin tedaviyi gerektirir.


    Hastalığın akutla kronik arası ve kronik biçimlerinden de söz edilir. Akutla kronik arası olgular çok ender değildir. Buna karşılık kronik apandisite düşünüldüğünden çok daha az rastlanır; hatta kronik apandisit tamsının birçok olguda sağlam bir temeli yoktur.


    Belirtileri


    Apandisitin belirtileri deneyimli bir hekimi bile tanı koymada zora sokabilir. Akut apandisit özellikle çocuklarda iştah kaybı, bulantı ve kusmayla başlar. Ateş hastalığın tipik bir belirtisi değildir. Koltuk altından ölçüldüğünde hiçbir zaman çok yüksek çıkmaz. Ama makattan alınan vücut sıcaklığı her zaman daha yüksektir. Ağrı en önemli belirtidir. Birkaç kez kusmayla birlikte sancı biçiminde ortaya çıkar. Önceleri aralıklı gelen ağrı gittikçe şiddetlenir ve süreklilik kazanır. Apandisit ağrısı göbek çevresi ve karın üstü bölgelerinde başlar; daha ender olarak bütün karında duyulur. Daha sonra karnın sağ alt bölgesine kayar. Ağrının göbek ile böğür kemiği ön dikeni arasındaki bu yeri çok tipiktir. Bazen şiddetle başlayan ağrı daha sonra hafifler. Bu durum yanıltıcıdır; hastaya rahatsızlığının bittiği duygusunu verir.


    Oysa ağrı azalırken akut krizin öbür belirtilerinde gerileme görülmezse, örneğin, hızlı olan kalp atışları yavaşlamaz, kas sertliği çözülmezse bu durum apandisitin en korkulu komplikasyonu olan karın zan iltihabının geliştiğini gösterir.


    Hastanın muayenesi sırasında kolayca akut apandisit tanısına varılabilir. Karnın sağ alt bölgesinin elle muayenesinde kasların korunma amacıyla kasılması sonucu sertlik görülür. Belirli noktalara bastırılması şiddetli ağrı verir.


    Apandisit tipleri


    Belirtilerin şiddeti ve hastalığın ağırlığı yalnız apandis iltihabının niteliğine bağlıdır. Akut apandisitin başlıca üç tipi vardır: Mukuslu, irinli ve kangrenli. Cerrahi uygulamada en sık mukuslu apandisite rastlanır. Mukus salgısının arttığı bu tipte apandis iyice iltihaplanmış, gergin ve büyümüştür. Üzerindeki periton ise alışılmış parlaklığını yitirerek hafif matlaşmıştır. Mukuslu apandisit hastalığın en hafif tipi olmasına karşın, zamanında müdahale edilmezse irinli apandisite dönüşebilir. İrinli apandisitte, apandis iç boşluğunda ve duvarında biriken irin birçok apse odağı oluşturur. Bu apselerin ülserleşerek apandis dışına açılmasıyla kaçınılmaz olarak periton iltihabı gelişir. Akut apandisitin irinli tipinde körbağırsak ve incebağırsak bağlantı bölgesi gibi apandis yakınındaki bağırsak bölümleri de iltihaplanır. Son olarak, apandis damarlarının pıhtıyla (tromboz) tıkanması sonucunda kangrenli apandisit gelişir.


    Başka bir deyişle, apandise gelen kanın ve dolayısıyla oksijenin azalması, doku ölümüne (nekroz) ve apandisin bağırsaktan kopmasına yol açar. Kopan apandisin ve körbağırsağın içindekiler kayın zarı boşluğuna yayılınca çok ağır bir peritonit oluşur.


    GİDİŞİ


    Hastalık gidişine bırakılırsa, yani tanısı konmaz ya da hasta ameliyata izin vermezse nasıl bir gelişme gösterir? Bazı iyi huylu olgularda ağrı, kusma ve ateş birkaç gün içinde kendiliğinden azalır ve hasta o an için kendini "iyileşmiş" hisseder. Ama "o an" geçicidir, çünkü kolayca atlatılan bu ilk krizi kaçınılmaz olarak ikincisi izler. İkinci krizin ortaya çıkış zamanı değişkendir ve arada geçen süre hastalığın kronikleşmesine yol açacak ölçüde uzayabilir.


    Bu iyi huylu olguların dışında bazen de 3. ve 4. günlerde periton tepkisi gelişir. Bunun sonucu olarak böğür çukurunda elle hissedilen, sınırları belirsiz, oval bir kütle belirir (plastron). Yatakta dinlenme, karna buz koyma ve antibiyotik tedavisiyle plastron birkaç haftada geriler.


    Bir başka olasılık da apandisitin yaygın peritonit gibi ağır hastalık durumuna doğru gelişmesidir. Yaygın karın zarı iltihabında belirtiler çok şiddetlidir; ağrı bütün karında duyulur, kusma sıklaşır, hıçkırma belirir ve ateş 400C ye kadar çıkar. Hasta endişeli, sıkıntılı, solgun, yüz hatları gerilmiş görünür; dudaklar ve özellikle dil kurumuştur. Acil girişimde bulunulmazsa hasta ölür.
    Sakın sana kötüsün diyenlere aldırma bana da gerizekalısın diyenler oldu . Ve ben atomu parçalayıp ellerine verdim..
    -Einstein-
    AlıntıAlıntı

 

 
3. sayfa - 3 sayfa var BirinciBirinci 123

Benzer Konular

  1. Google'dan İnternet Sözlüğü
    Von asemo im Forum Haberler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 5.12.2009, 12:43
  2. İlginc Bilgiler
    Von as11 im Forum İlginç Şeyler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 5.05.2009, 12:26
  3. ilginc bilgiler..
    Von asemo im Forum İlginç Şeyler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.03.2009, 23:28
  4. ilginc bilgiler..
    Von asemo im Forum İlginç Şeyler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 27.02.2009, 10:30
  5. piranha,bilgiler..
    Von asemo im Forum Hobi Köşesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.09.2008, 16:59

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Page generated in 1.711.655.675.44486 seconds with 20 queries Sayfa Boyutu (264708)