Gazetelerin manþeti böyleydi "Ruslar peyk attý. Ay artýk yalnýz deðil....."

O zamanlar henüz Atatürk'ün "Muasýr medeniyet seviyesinin fevkine vasýl olmak" cümlesi "Çaðdaþ uygarlýk düzeyinin üstüne ulaþmak" tümcesine dönüþtürülmediðinden "Uydu" denmez "Peyk" denirdi. 1957 yýlýnýn 4 ekim gününün ertesinden bahsediyorum. Yani olay ikinci dünya savaþýnýn bittiði ve Clarke'ýn makalesini yazdýðý 1945 yýlýndan sadece 12 yýl sonra gerçekleþmiþti. Türkiyedeki gazetelerin ve radyo haber bültenlerinin gündeminden de haftalarca düþmedi. Peyk, Kazakistan'ýn Baykonur'daki (daha sonra adý Kozmodrom olacak olan) kompleksinden fýrlatýlan bir R-7 roketinin içindeydi. Habere göre bu roket daha önce hiçbirinin yapamadýðý birþeyi baþarmýþ, insan yapýmý ilk uyduyu düþük yer yörüngesine(LEO) yerleþtirmiþti.

Adý "Sputnik" rusça'da "yoldaþ" ayný zamanda "peyk(uydu)" demek. Soldaki resim bütün türk gazetelerinde de yer almýþtý. Peyk'in tümü bir plaj topundan daha büyük deðildi. Parlak gümüþ rengi bir küre. Yaklaþýk 58 cm çapýyla, 4 tane anteniyle ve 83.5 kg aðýrlýðýyla yapabildiði bütün iþ muntazam aralýklarla dünyaya anlamsýz bip bip sinyalleri göndermekten ibaret idi.. Ýnsanoðlu ilk defa yukarýya birþey atmýþ ve o þey geri gelmemiþ, dünyanýn etrafýnda dönmeye baþlamýþtý.

Clarke'ýn "Eskiden dünyanýn yörüngesinde sadece bir tek ay vardý" þeklindeki ifadesi bizim gazete manþetlerinde de yeraldý. Sanýrým bir tek anneannem olayý benden duymuþtu. Görmüþ geçirmiþ bir "Müdde-i Umumi hanýmý" olan anneannem olayý dikkatle dinledikten sonra; .."Get lan, Siz de inanýyonguz mu?".. demiþti.
Onca Deccal ve Yec'üc-ü Mec'üc hikayesi dinlemiþ ve anlatmýþ olan büyük annemi bu olaya inandýrmak hiç de kolay olmadý. Bereket, türkiyeden de uyduyu çýplak gözle görebildiðini, ve sesini radyosuyla bizzat doðrudan alabildiðini iddia edenler oldukça fazlaydý. Ýddia edenler diyorum çünkü o sýrada ne uydunun günün hangi saatinde gökyüzünün neresinde olduðunu doðru dürüst hesaplayabilenler ne de o frekanstaki yayýný alabilecek radyosu olanlar ortalýkta görünmekteydiler. 3222 sayýlý telsiz kanunu nedeniyle amatör radyoculuk suç olduðundan henüz Türkiye daha radyo amatörleri cemiyeti bile kurulmamýþ durumda idi. (8 yýl sonra 1965'de kurulabildi)
Sputnik uydusunu dünya etrafýnda dönmekte iken gözlemleme veya sinyallerini dinleme imkaný bulanlar açýsýndan bu insanlarýn aðzýný açýk býrakan bir mucize gibi idi. Ýnsan yapýsý bir cismin gece vakti gökyüzünde iz býrakarak geçmesi insanlara "eðer bu bile yapýlabiliyorsa artýk herþey yapýlabilir" dedirtmekteydi. Ruslarýn da tam istediði zaten buydu. Rus ekibi kürenin büyük bir titizlikle parlatýlmýþ olmasýný ve bu þekilde çýplak gözle bile görülebilmesini saðlamak için çok uðraþmýþtý. Gönderilen bip bip sinyalerinin de amatör radyo meraklýlarýnýn bile kolayca alabilecekleri düþük frekansta olmasý saðlanmýþtý. Bu þekilde olabildiðince çok sayýda insan uyduyu gözlemleyebilecek, sesini duyabilecekti. Ancak devlet olarak yapýlan iþin öneminin tam da farkýnda sayýlmazlardý. Fýrlatmanýn ertesi günkü Pravda gazetesinde olay sadece birkaç paragrafla anlatýlmýþtý. Manþette uydudan bahis bile edilmemiþti.
Anneannem sonunda bu peyk iþine tam olarak inandý. Geceleri karanlýk gökyüzünün uzak noktalarýna göz gezdirir orada uzakta bir noktaya takýlarak "Hah iþte orada" der, Ne orada ? deyince de "Peyek" derdi.
Ama daha sonralarý oraya köpek filan attýklarýný, Amerikalýlarýn da iþe bulaþýp onlarýn da birþeyler atmaya hazýrlandýklarýný duyduðunda iyice tepesi atmýþtý.
"Bir gün oradan kocaman bir þaplak yeyip geri gelecekler" demeye baþladý. Sanýrým bu iþin insanoðlunun bir tür haddi olmayan tanrýsal iþlere karýþmaya kalkýþmasý gibi birþey olduðunu düþünüyordu. Bu yeni insan yapýsý ay'a alýþmak sanýrým çoðunluk için de pek kolay olmadý. Çünkü tek baþýna bunun baþarýlmýþ olmasý bile tanrýsal alanlara doðru dev bir sýçrama sayýlabilirdi. Bu basbayaðý insan yapýmý bir ay idi. Ve artýk, O andan itibaren insanoðlu gökyüzünün sadece pasif bir gözlemcisi deðil, yaratýlýþýnda aktif olarak yeralan bir unsur haline gelmiþti.
Batý dünyasýnda ise bütün büyük gazetelerin manþetleri olayý "Uzay Çaðý'nýn resmen baþlamasý" olarak duyurmaktaydýlar. Christian Science Monitor' isimli dergi "SSCB yapýmý 'Ay' dünyanýn etrafýnda dönüyor. Uzay çaðý geliþmesi Washingtonu sarsýyor" gibi haberlerle duyurmaktaydý.
Sputnik'in atýlmasý batý dünyasýný ve özellikle ABD'yi daha önce baþka herhangi birþeyin olmadýðý kadar sarstý. Yazar Daniel Boorstin " Bu kadar küçük ve bu kadar zararsýz birþeyin dünyada bu derece þaþkýnlýk yarattýðý daha önce hiç görülmemiþti" diye yazdý. Bir diðer yazar, Paul Dickson da Sputnik'in fýrlatýlmasýndan sonraki bu durumu ayrýntýlý bir þekilde yazdýðý "yüzyýlýn þoku" isiml bir kitapta anlattý. Kimileri de olayý Pearl Harbor baskýnýna benzettiler. .
Savaþýn bitmesiyle birlikte Sovyetler için batýlý eski dostlarýyla yeni gerilimlerin geliþmeye baþladýðý aþikar duruma gelmiþti. Bu gerilim daha sonra "soðuk savaþ" adýyla yýllarca sürdürülecekti. Özel sektör olmamasýna ve devletin de güçlü mali desteði olmamasýna raðmen, sovyetler birliði, ilk amacý ABD'ye kadar eriþebilecek güçte balistik füzelerin yapýmýný gerçekleþtirmek olan iddialý bir roket geliþtirme projesine baþlamýþtý.
Baþlangýçta tüm avantajlar ABD'deydi. Savaþtan zarar görmemiþ olan güçlü bir endüstri altyapýsýna sahipti. Ayrýca hem devletin, ve hem de özel sektörün canlý bir araþtýrma geliþtirme sektörü bulunmaktaydý. En önemlisi de ABD ikinci dünya savaþýnýn sonunda Almanya'nýn dehþet saçan ünlü V-2 roketlerini geliþtiren ekibinin kremasýný teþkil eden 120 kiþiyi ele geçirmiþti. Ki, bu ekibin baþýnda olan Dr. Werner von Braun, daha sonra NASA olacak olan Amerika'nýn Uzay Programýný baþlatacaktý.
Bunun aksine, Sovyetler ise savaþtan sonra Alman roket ekibinin sadece Baltýk denizi yakýnýndaki Peenumunde'deki roket araþtýrma merkezinde bulunan ikinci sýnýf bazý mühendislerini ele geçirebilmiþlerdi. Geri çekilen Almanlarýn tahrip etmiþ olduklarý bazý roket prototipleri de Sovyetlerin elinde idi. Yani, neredeyse sýfýrdan baþlayarak Ruslar 21 Nisan 1957'de tahrip yükü olmayan bir kýtalararasý balistik füzeyi hedefe gönderebilmeyi baþarmýþlardý. Ondan 6 ay sonra da Sputnik 'i attýlar.
O zamanlar daha yeni sanayileþmeye baþlayan ve hala büyük ölçüde tarým ülkesi konumunda olan bir ülkenin bu kayda deðer baþarýsý ömrü boyunca bir isimsiz kahraman olarak görev yapan ve adý resmi sovyet kayýtlarýnda ölümünden bir yýl öncesine kadar sadece "Özel tasarým bölümü baþ tasarýmcýsý" olarak geçen ve sovyetlerin ismini yabancý ajanlar tarafýndan suikast yapýlmasý korkusuyla açýklamadýklarýný söyledikleri zat olan Sergei Pavlovich Korolev'in azim ve dirayeti ve önderliði sayesinde baþarýlabilmiþ idi. .

Korelev Kiev yakýnlarýndaki küçük bir Ukrayna kasabasý olan Zhitomir de 12 ocak, 1907 'de doðmuþtu. (Eski rus takvimi ile bu tarih 30 aralýk, 1906 oluyor). Çok genç yaþlarda iken Rus uzay teorisyeni Konstantin Eduardovich Tsiolkovsky 'den çok etkilenmiþti. Uzay alanýnda öncü çalýþmalarý olan bu kiþi batýda pek bilinmez. 1887 yýlýnda Tsiolkovsky aya yapýlan seyahati anlatan "Ayda iken" isimli bir roman yazmýþtý. Bu romanda uzayda iken sözkonusu olan aðýrlýksýzlýk v.s gibi birçok özel durum þaþýrtýcý derecede ayrýntýlý olarak ele alýnmaktaydý. Bunun ardýndan Çiyolkovski 1895 yýlýnda "Bir yer ve Gök rüyasý" isimli eserini yayýnladý, ki bu eserde ilk defa yapay bir dünya uydusu tartýþýlmakta idi.
"Hayali dünya uydusu biraz ay gibi ama hem dünyaya epey daha yakýn hem de onun atmosferinin dýþýnda, yeryüzünden 200 mil kadar uzakta olmakla aðýrlýksýz bir çevre gibi olurdu.
Yazar Jules Verne'den farklý olarak Tsiolkovsky ayrýntýlý roket sistemleri ve uzay istasyonu planlarý yapmýþ olan baþarýlý bir bilim adamýydý. Halen kullanýlmakta olan sývý hidrojen ve çeþitli hidrokarbonlar gibi roket yakýtlarý kullanma fikri ilk olarak ondan çýkmýþtýr. Daha da önemlisi, yerçekiminden kurtulabilecek kadar dünyadan uzaklaþabilmek ve uzaya belirli yükleri taþýyabilmek için gereken ve bugün halen rutin bir uygulama haline gelmiþ olan çok kademeli roket sistemini ilk o önermiþti.
Korolev, Tsiolkovsky'nin eserlerinden derinden etkilendiði gibi 1881 yýlýnda idama mahkum edilen rus devrimci Nikolai Kibalchich'den de etkilenmiþti. Kibalchich roket motorlu bir uzay gemisi dizayn etmiþ, Çar ikinci Aleksandr'a bir suikast teþebbüsüyle ilgili olarak ölüme mahkum edldikten sonra, bu dizaynýnýn fizibilitesine inancýný ölürken bile tekrarlamýþtý.
Odessa'daki bir teknik okuldan mezun olduktan sonra, genç yaþta iken Korolev çatý uzmaný olmuþtu. Daha sonra kendisi bu mesleðini "beni gökyüzüne daha fazla yaklaþtýrmýþtý" diye esprili olarak anlatýr. Söylendiðine göre Korelev 1929 yýlýnda Tsiolkovsky ile Kaluga 'daki evinde tanýþýr ve ondan sonra tüm hayatýný Tsiolkovsky'nin roket yapma konusundaki kavramlarýný hayata geçirmek iþine vakfeder.

Korolev, Gruppa Izucheniya Reaktivnogo Dvizheniya (Jet tepkimesi inceleme grubu - GIRD) adýnda ve baþkaný Friedrikh Arturovich Tsander olan, roket amatörlerinin kurduðu bir teþkilata katýlýr . Korolev ile diðer bilim adamlarý ayný zamanlarda almanyada Werner von Braun ve ABD'de de Robert Goddardd tarafýndan yapýlmakta olan çalýþmalara benzer tarzda roket prototipleri geliþtirip bazý deneme çalýþmalarý yapmaktaydýlar.
Bu geliþtirme ve deney dönemi 1930larýn sonlarýna doðru Stalin'in baþkaný olduðu paranoyak Sovyet hükümeti tarafýndan aniden durdurulup tasfiye edilir. Çoðu bilim adamý tevkif edilir, ve azýmsanmayacak sayýda bilim adamý uydurma nedenlerle "vatana ihanetten" idam edilir. Korolev de 2 Kasým 1937 'de alman casuslarýyla (yani bilim adamlarýyla) iliþkileri olduðu gerekçesiyle 8 yýl hapse mahkum olur.
Sibirya'nýn meþhur Gulag takýmadalarýnda beden iþçiliðinde çalýþtýrýlýr. Bir süre sonra (1940 yýlýnda) bilim adamlarý için olan özel bir kampa aktarýlýr. Rusyanýn Nazi almanyasýný yenmesi üzerine ise 1945 yazýnda Korolev tümüyle itibarý iade edilerek tahliye olur. Albay rütbesiyle Kýzýl Orduya alýnýr. Bu iþinde ilk olarak kendisine almanyaya gidip Dr. Werner von Braun yönetimindeki alman V-2 roket programý hakýýnda bilgi toplama görevi verilir. Hayatýnýn en verimli sekiz yýlýný (ve tüm diþlerini) hapiste kaybetmiþ olan Korolev hýzla sovyet Uzay Programý'nýn baþ tasarýmcýlýðýna yükselir. Tek baþýna yönettiði ekibiyle ilk baþarýlý sovyet kýtalararasý balistik füzesini fýrlatmayý ve oniki yýldan az bir süre içinde ilk uydusunu yörüngeye yerleþtirmeyi baþarýr. Daha sonra onun yönetimindeki Sovyet uzay programýyla uzaya ilk erkek ve ilk kadýn da ruslar tarafýndan gönderilecektir.
Bu esnada ABD'de de uydu gönderilmesi fikri daha taa 1945'den itibaren ilgi toplamaktaydý. Ekim 1945'de deniz kuvvetleri uzaya roket gönderme konusunun fizibilitesini araþtýrmak üzere bir komite kurmuþtu. Bu komite birkaç çeþit roket sistemi projesi önerisiyle geldi. Ancak savaþ sonrasý bütçe kesintileri içinde pu projeler de güme gitti.
Douglas uçak þirketinin Santa Monica, California merkezli RAND(research and development) projesi (ki daha sonra RAND Corporation adýyla meþhur olacaktýr) ABD hava kuvvetleri tarafýndan 1946 yýlýnda uydu projesi hazýrlamakla görevlendirilmiþti. RAND raporu böyle bir projenin fizibil olduðunu ve 1951 yýlýnda fýrlatýlabilecek böyle bir uydunun $150 milyon dolara malolacaðýný öngörmekteydi. Rapor, ayrýca ABD tarafýndan böyle bir uydu yerleþtirilmesinin insanlarýn hayal gücünü kamçýlayacaðý ve "dünya üzerindeki etkisinin atom bombasýnýn patlamasýna eþdeðer düzeyde olacaðý" kehanetinde bulunuyordu.
Tüm bunlara karþýn 1954 yýlýnýn ekim ayýna kadar uydu geliþtirme konusunda pek birþey yapýlmamýþtý. Ancak, o tarihte içinde ABD ve Rusya'nýn da bulunduðu 67 ülkenin bilim akademilerinin inisiyatifinde Uluslararasý Jeofizik Yýlý (IGY) nýn baþlayacaðý 1 temmuz 1957'den itibaren yeryüzünün haritasýnýn çýkartýlmasýna yarayacak bir uydu yerleþtirilmesi projesi benimsendi. Gerçekten de IGY, 1 temmuz 1957'den baþlayarak 1958 aralýðýna kadar 18 ay sürdü. Amaç sadece bir gezegen olarak yeryüzünün incelenmesi ve uydu ile bazý çevre ve fiziksel verilern toplanmasý idi.

1954 yýlýndaki IGY sýrasýnda hem ABD ve hem de Rusya temsilcileri bir uydu fýrlatma niyetlerini belirttiler. Ancak ABD'de sovyetlerin niyet bildirimini ciddiye alan pek az kiþi vardý. Oysa Korolev bu bildirimden sonraki bir ay içinde hükümetten uydu fýrlatma projesi için yeþil ýþýk onayýný almýþtý. Çiyolkovski'nin yüzüncü doðum yýlý kutlamasýnda ve halkýn içine çýktýðý nadir durumlardan birinde, Sputnik'in fýrlatýlmasýndan bir ay önce Korolev þunlarý söylemiþti.
"Çaðýmýzda bilim ve teknolojinin en önde gelen alanlarýndan birisi Roket mühendisliðidir. Sovyet roketleri halen yeryüzünden çok yükseklerde hem de daha önceleri hiçbir zaman ulaþýlamamýþ olan yüksekliklerde uçabilmektedirler. Çok yakýn bir gelecekte SSCB ve ABD'de bilimsel amaçlarla uzaya ilk yapay uydu yerleþtirmeleri baþlayacaktýr".
Çok yakýn gelecek dediði meðer bir aydan daha az süre sonrasý imiþ.
Uydu teknolojisinin gerçekleþtirilebilmiþ olmasý iki süper gücün birbirine üstünlük kurma çabalarýnýn bir sonucu deðil dünya bilim adamý topluluðunun rekabeti, özellikle de bu konudaki anahtar oyuncularýn motivasyonlarýnýn bir sonucu idi. Korolev esas olarak bir bilim adamýydý, ve Sputnik fýrlatmasýndan bir ay önceki konuþmasýnda Çiyolkovski nin fikirlerini övmüþtü. Fizikçi Lloyd V. Berker 1957 olayýna getirdiði dokunaklý yorumda þöyle demektedir:
Olaya 2100 yýlýnýn gözüyle bakacak olursak 1957 yýlý muhakkak tarihte insanoðlunun iki boyutlu bir coðrafyadan üç boyutlu bir coðrafyaya geçiþ yýlý olarak anýlacaktýr. Ayrýca, entellektüel baþarýnýn milli politika enstrumanlarý olarak ulusal zenginlik ve silah gücünün de önüne geçiþinin yýlý olarak da gösterilebilir. Ýnsanoðlunun uydu yapmasý zekasýnýn geliþiminin, ve insanýn evreni yöneten kurallarý kendi amaçlarý doðrultusunda kullanma yeteneðinin muhteþem bir ifadesi olmuþtur.
Sputnik'in fýrlatýlmasýný hemen ardýndan ABD baþkaný Dwight D. Eisenhower, "ABD'nin uydu programý Sovyetler Birliðiyle bir yarýþ amacýyla yapýlmamaktadýr" þeklinde konuþmuþtu. Ancak ABD hükümetinin yaptýklarý bunu yalanlýyordu. Sputnik'in hemen ardýndan bir ay sonra Sputnik II uydusu ile uzaya ilk canlýnýn (bir köpek) gönderilmesi ABD'nin de bir sonraki on yýl içinde uzaya insan göndermeyi hedefleyecek þekilde uzay programýný önemli boyutta yoðunlaþtýrmasýna neden olmuþtu....Ve...Yarýþ böylece baþlamýþ oldu..