turk-dreamworld.com Sitesine Hoşgeldiniz.


5 sonuçtan 1 ile 5 arası
  1. #1
    Vip Member Batu55 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    5.946
    Total 'Thanks' Received by This User :
    2 Bu Konu icin
    12.117 Toplam

    Lightbulb İki Ülke Arasinda Gecen Ömür

    İKİ ÜLKE ARASINDA GECEN ÖMÜRLER GURBETCİLER-I


    Kaderin kendilerini bir şekilde memleketlerinden kilometrelerce uzağa savurduğu gurbetçiler, çoğu zaman filmlerimizin mizah konusu olmuştur. Oysa ne yaşadıkları yere, ne de memleketlerine tam olarak ait olabilen bu insanlarımızın içinde bulundukları şartlar, mizahtan çok yüklü bir dram barındırıyor.
    Bilindiği üzere yıllar önce gençlerin ekmek parası kazanmak, fakirlikten kurtulmak amacıyla işçi olarak göçmesiyle başlıyor gurbet hikayeleri. Genellikle de aldığı radyonun borcunu ödemek, köyüne iki göz ev yaptırmak, evine koltuk almak gibi basit sebep ve niyetlerle başlamış oluyor bu yolculuklar.

    İLKLER HEP COK ZORDUR


    İlk zamanlar çok zor şartlar, kötü evler ve dil bilmemenin şaşkınlığı içinde bocalayıp durur gurbetçiler. Şaşkınlığın üzerine bir de tecrübesizliklerinden yararlanan art niyetlilerin yaptıkları eklenince, büyük bir hayat mücadelesinin içine girerler. Uzun mesaili ve yorucu işlerden sonra evine dönen gurbetçi Türklerin yaşadıkları yalnızlık ve ağır iş şartları bedenden ziyade zihinde ağır hasar oluşturur. Bu şaşkınlık arasında bir de küçük yaşta evliliğin yükünü alan bu insanlar kelimenin en hafifiyle feleğini şaşırmıştır. Bir süre sonra bu şaşkınlık oldukça vahim örneklerle kendini gösterebilir. Parayı ve fırsatı bulan erkeklerin önemli bir kısmı kendilerini içki ve eğlence alemlerine verir. Kimi meraktan, kimi gurbet çektiğinden, kimi de arkadaşlarından eksik kalmamak için birer birer girer bu yola.
    Bu sırada evdeki kadının durumu dışarıdaki adamdan farklı değildir. Dil bilmeyen, iz bilmeyen, yol bilmeyen kadınlar, bu şaşkınlığın üstüne bir de çok küçük yaşta anne olmuşlardır. Önemli bir kısmı dil bilmediklerinden tüm hayatları kendi evlerinden ibarettir. Ne içlerini dökecek arkadaşları ne de özlemlerini giderecek akrabaları vardır. Vatan hasreti de sinede bir yüktür. Tüm bunların yanında ailevi problemler de ilk kuşak gurbetçi kadınların yaşama sevgisini yitirmesine sebep olmuştur. Sokağa çıksa dil bilmeyen, komşuya gitse tek odalı evlerde oturacak yer bulamayan kadınlar zamanla birer temizlik hastası haline gelirler. Sonuç olarak neresinden bakılırsa bakılsın bir şaşkınlık hikâyesidir Türklerin yurtdışına göçü.

    ARTIK MAHALLE BASKISI DA YOK

    Türkiye’den herhangi bir din eğitimi almadan ve kültürel birikimi olmadan gelen Türkler, yaşadıkları ortamın zararlı yönlerine adeta hazırlıksız yakalanmışlar, ne yapacaklarını bilememişler ve bu şaşkınlığın sonucu olarak da büyük bir boşluğa düşmüşlerdir. Yaşanılan ortamın Türk örf, adet ve inançlarına tamamen ters düşen pek çok şeyi barındırması, gayri ahlâki yaşantının hayli kolay ulaşılır olması, Türklerin hem ahlâki çöküşlerini hızlandırmış hem de ailelerin çözülmesine sebep olmuştur. Diğer yandan sosyal baskı, birilerinin tabiriyle “mahalle baskısı” da ortadan kalkmıştır artık. Türk adetlerine göre çok ayıp bir şey de yapılsa da “Allah’tan kork; kuldan utan” diyen olmamaktadır. Bu bananeci tavır ise ahlâki dejenerasyonun hızını bir kat daha artırmıştır.

    GELENEKLERİMİZ HAYATIN SELİNE KAPILIP GİDİYOR

    Yabancı kültürün etkisi sadece ahlâki konularla sınırlı kalmıyor elbette. Sosyal yaşantının her boyutunda kendini gösteriyor. Mesela bayramlar pek yaşanmıyor. Bayramlarda herkes birkaç akrabası ve arkadaşıyla görüşüyor. Geçmişte yaşadıkları olumsuz şeylerden dolayı insanlar birbirinden kaçıyor ve korkuyor. Evlerin darlığı ve yaşam şartlarının zorluğu da bu asosyal yaşantıyı körüklüyor. Çalışanlar ve öğrenciler dini bayramlarda yalnız bir gün izin kullanabiliyorlar. Bazı çalışanlar bir gün dahi izin alamıyorlar. Bu da bayram ziyaretlerinin kısalmasına ve daralmasına sebep oluyor. Geleneklerimizi yaşatmaya çalışsak ta, hayatın seline kapılıp gidiyor.

    BEN KİMİM?

    Batı kültüründe etkin olan birey merkezli hayat anlayışı özellikle üçüncü kuşakta belirgin şekilde görülüyor. Türk gençler ben merkezli yetişiyor. Genelde yakın arkadaş edinmiyorlar. Herkes kendi akrabasıyla görüşüyor. Zaman zaman okullarında yabancı oldukları için olumsuz tavırlar ve sözlerle karsılaşabiliyorlar. Bu da onlarda özgüven eksikliğine neden oluyor. Bazı öğretmenlerin İslam’a karşı alaycı ifadeler kullanması, İslam inançları ve kuralları konusunda eleştiriler yapması, gençlerin hem zihinlerini bulandırıyor hem de bu dışlama politikası onları hırçınlaştırıyor. Nerede ne kadar Türk, nerede ne kadar batılı olacağını kestiremeyen Türk gençleri, ciddi kimlik bunalımı yaşıyor. İlk kuşaklar genelde Türk kimliğini korumak amacıyla mutaassıp tavır içine girerken, yeni nesil batı vatandaşı kimliğini Türk kimliğinin üstünde tutmakta, hatta Türk kültürüne karşı alaycı ve umarsız bir tavır içine girmekte.

    AİLESİNİ BEĞENMEYENE DEVLET DESTEĞİ


    Okul, aile ve çevre üçgeninde sıkışan gençler; ailelerinden iyi bir eğitim alamadıkları için dışarının büyülü dünyasına kendilerini kolayca kaptırmaktalar. Avrupa’da okullarda ilkokul dördüncü sınıftan itibaren cinsel bilgi verilmekte ve çocukların önemli bir kısmı 11-12 yaşında öğrendiklerini denemeye kalkmakta. Böyle bir ortamda büyüyen Türk çocukları aileden kuvvetli bir destek, ilgi ve sevgi göremezse dışarıda gördükleri gibi yaşamak istemektedir. Aileden ayrılmak isteyen gençlerin devlet tarafından desteklenmesi, hem aileden kopmalarını hem de gayri ahlâki bir yaşantı sürmesini kolaylaştırmakta. Bu yaşantı ne yazık ki Türkler arasında o derece yaygın ki, artık duruma tepki bile göstermiyor, adeta doğal karşılıyorlar. En dindar ve bilinçli ailelerde bile bu yaşantının içine girenler var.


    Lütfen gizli icerikleri görebilmeniz icin soldaki Tesekkür butonunu kullaniniz. Tesekkür butonunu kullandiginiz halede Linkler acilmiyor ise asagidaki nedenlerden kaynaklanabilir!

    Neden 1
    Neden 2


    Neden 3
    Neden 4
    AlıntıAlıntı

  2. Teşekkür edenler:

    ADANALI. (25.04.2011) , himm (25.04.2011)

  3. #2
    Vip Member Batu55 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    5.946
    Total 'Thanks' Received by This User :
    2 Bu Konu icin
    12.117 Toplam

    Standart Cevap: Iki Ülke Arasinda Gecen Ömür

    İKİ ÜLKE ARASINDA GECEN ÖMÜRLER: GURBETCİLER-II

    Allah yerine yakıştırsın” der ya büyüklerimiz, yeni evlenen yada yeni bir iş kuran, kısaca ortam değiştiren kimselere. Bunun ne kadar önemli bir dua olduğunu daha iyi kavrıyoruz gurbet hikayelerini dinlemeye devam ederken... Çünkü anlatılan, tam anlamıyla yerine bir türlü yakışamayan, kendini bir yere ait hissedemeyenlerin hikayesidir. Ve bunun asıl nedeni gurbetçi vatandaşlarımızın asimile olmamak için direnmeleridir. Vazgeçseler inançlarından, adetlerinden, göreneklerinden işte o zaman ne sorun kalır ortada, ne dert, ne tasa...

    SORUNLARIN KAYNAGI: DİL BİLMEMEK

    Gurbetçi vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara geri dönmeden önce, tüm bunların çıkış noktası olarak ifade edilebilecek dil problemine değinmeliyiz. Ucundan köşesinden öğrenilen yabancı dilin, ihtiyaçları karşılaması mümkün olmadığından; gurbetçilerimizin eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden yararlanma imkanları ne yazık ki sekteye uğramakta. Ancak son yıllarda eğitimli Türkler tarafından kurulan danışmanlık kurumları sayesinde, gurbetçilerimizin haklarını arama ve imkanlardan yararlanma konusunda bilinçlenmeye başladıklarını da belirtelim.

    HEMSERİM, MEMLEKET NERE?

    Yabancı bir ülkede olmanın verdiği yalnızlık gurbetçilerin en çok sıkıntı çektiği konulardan biri. Ancak ne gariptir ki, bu durumda olan gurbetçilerin birbirine destek olması beklenirken, her biri kendi memleketlisine özel ihtimam göstermekte, farklı bölgelerden olanlardan uzak durmaktalar. Kimi vatandaşlarımız artık birbirlerinden kız alıp vermeyi bile istemez duruma gelmişlerdir. Zaten dar olan çevreleri, bir de memleketçilik yapıldığından iyice küçülmektedir. Farklı bölgelerden gelen Türkleri bu bölünme politikasından vazgeçirmeli, ayrı ayrı düzenlenen Trabzon, Zonguldak geceleri yerine, Türkiye geceleri yapılmalı, gurbetçiler Türkiye şemsiyesi altında bir araya gelmelidirler.

    CEHALETİN SAHA KALKMASI


    Bazı gurbetçi Türklerin saflığa varan aşırı iyi niyetleri ve din bilgilerinin yetersizliği, rant çevreleri için ekmek kapısı açmış durumda. Ailevi problemler ve psikolojik sıkıntılar yaşayan Türklerin bir kısmı ne acıdır ki, büyücülerden medet ummakta ve yüzlerce Euro ödeyerek dertlerine yanlış yerlerde deva aramaktalar.

    DİN HİZMETLERİ VE CEMAATLER


    Yurtdışında cemaatler çok büyük bir manevi eksiği kapatıyorlar. Fakat bazı cemaatlerin katılımcılardan sürekli maddi beklenti içinde olmaları, kişisel problemler yüzünden hizmet verecek kaliteli kimseleri saf dışı bırakmaları, görmezden gelinemeyecek bir sorun. Temsilciler ve hizmet verenlerin önemli bir kısmındaki alt yapı eksikliğinin de zaman zaman hizmetin kalitesini düşürdüğüne şahit olunuyor.

    Cemaatler en önemli problemlerinden biri olan yetişmiş eleman eksiğini çözmek için çareler aramalıdır. Mesela bulundukları bölgelerde bir kaç yıllık din eğitimi kursları açarak, görevliler yetiştirebilirler. Böylece hem kalıcı hem de yurtdışı şartlarını bilen görevliler yetişecek ve hizmet kalitesi de artacaktır.

    HOLDİNG VURGUNLARI VE EKONOMİK SIKINTILAR

    Avrupalı Türklerin en önemli problemlerinden biri de ekonomik sıkıntıdır. Daha müreffeh bir hayat için gurbete giden Türklerin çoğu maalesef birikimlerini iyi değerlendirememiştir. Özellikle de herkesin malumu holding vurgunları, onların yıllarca biriktirdikleri kazancı bir anda alıp ***ürmüştür. “Faiz değil kar payı” “Paranız ülkemize gitsin, ülkemiz gelişsin” gibi dini ve milli duygularını sömüren sloganlarla birikimleri ellerinden alınan insanımız, ekonomik gücünün yanında zaman zaman kendine ve ülkesine olan güvenini de yitirme aşamasına gelmiştir.

    HELAL GIDA PROBLEMİ

    Yurtdışındaki Türklerin en çaresiz kaldıkları sıkıntılardan birisi de helal gıda problemi. Avrupa’da domuzdan elde edilen yağ, jelatin ve benzeri katkı maddeleri pek çok gıda maddesinin içine girmiş durumda. Margarinden reçele, çikolatadan pastaya, hatta ekmeğe kadar pek çok üründe bu sorun yaşanıyor. Almanya’daki hastane ve huzur evlerinde kalan Türklere özel tarife uygulanmakla beraber, kullanılan çatal-kaşık ve tabakların ortak olması, vatandaşlarımızı tedirgin etmeye yetiyor.

    MEMLEKET HASRETİ

    Ulaşım maliyetlerinin bir hayli yüksek olması ve ekonomik krizin de etkisiyle bilet parasını bulmakta zorlanan gurbetçilerimiz, vatanlarını yakın aralıklarla ziyaret edememekteler. Memleket hasretinin insanları daha da hassaslaştırmasının da etkisiyle, bazı gereksiz hırçınlıkların yaşanması da mümkün. Bulundukları ülkeye Türk ve Müslüman oldukları için, Türkiye’ye de ülkelerini terk ettikleri için sığamayan bu insanların yaşadıklarını birbirlerinden başka kimselerin anlayamayacağı da muhakkak


    Lütfen gizli icerikleri görebilmeniz icin soldaki Tesekkür butonunu kullaniniz. Tesekkür butonunu kullandiginiz halede Linkler acilmiyor ise asagidaki nedenlerden kaynaklanabilir!

    Neden 1
    Neden 2


    Neden 3
    Neden 4
    AlıntıAlıntı

  4. Teşekkür edenler:

    ADANALI. (25.04.2011) , himm (25.04.2011)

  5. #3
    Vip Member Batu55 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    5.946
    Total 'Thanks' Received by This User :
    3 Bu Konu icin
    12.117 Toplam

    Standart Cevap: Iki Ülke Arasinda Gecen Ömür

    İKİ ÜLKE ARASINDA GECEN ÖMÜRLER: GURBETCİLER-III



    Sizlere uzun uzun gurbetçi vatandaşlarımızın sıkıntılarından, sorunlarından bahsettik. Peki çözüm için neler yapılmalı, hangi adımlar atılmalı? Bugün burada peşinen kabul etmemiz gereken bir gerçek var; gurbette yaşamış ilk iki kuşak için yapılacak fazla bir şey yok artık. Çünkü onlar gurbetin bedelini ödemek zorunda kaldılar. Fakat yeni nesil bu konuda daha ümit verici, ne istediğini biliyor ve safını daha iyi belirliyor. Türk kimliğinden koparak yaşamayı tercih eden, artık neredeyse tamamen elden çıkan gençler bulunmakla
    beraber, kimliğini arayan, aslından kopmak istemeyen bir gençlik de var.
    Genç nesil arayış peşinde ve kendine uzanacak el bekliyor.

    TÜRKCE KURSLARI

    Bir milletin kimliğini korumak için dilin son derece önemli olduğu bilinen bir gerçek. Gurbetçilerin en önemli sıkıntılarından birisi de bu. Her gelen neslin Türkçesi bir öncekinden daha zayıf ve bozuk. Yüksek eğitim alan gençler bir şekilde dillerini öğrenirken diğer gençler bu konuda umursamaz davranmakta. Aileler bu konuda bilinçsiz bir tavır içine girmekte, çocuğunun dilini gerçek anlamda öğrenmesi için çaba sarf etmek yerine, dini kitapları bile yabancı dilde almak yoluna gitmektedir. Bu açığı kapatmak için Türkçe kursları açmak, bu kursları gençler için cazip hale getirmek, okunacak metinleri özenle seçerek kültürümüzü ve dilimizi tanımalarına yardımcı olmak gerekmektedir.

    DANISMANLIK KURUMLARI

    Gurbetçi vatandaşlarımız için ümit verici gelişmeler de olmuyor değil. Hakkını aramakta zorlanan, dil bilmediği için türlü imkanlardan yararlanamayan gurbetçilerimize destek olmak için bazı çalışmalar yapılmakta. Okuyup meslek sahibi olan gençler, hem Türklerin sosyoekonomik statüsünü yükseltiyorlar hem de yeterince Almanca bilmeyen gurbetçilerimizin sosyal hizmetlerden yararlanmasını kolaylaştırıyorlar. Ayrıca bu konuda kurulan danışmanlık kurumları, dil bilen eğitimli elemanları sayesinde sizin yerinize sizin hakkınızı arıyor. Tabii ki bu kurumların kalite ve ulaşılabilirliğinin artması, gurbetçi vatandaşlarımızın hayatını her yönden daha da kolaylaştıracaktır.

    TASLAR YERİNE OTURUYOR

    Akıllarının bir köşesinde daima Türkiye´ye dönme niyetiyle yaşayan Türkler artık bu fikirlerinden vazgeçmiş gibiler. Bunda ekonomik olarak zayıflamaların yanında, büyüyüp burada iş kuran ve evlenen çocuklarının etkisi de büyük. Geçen bu yıllar içinde yabancı bir ülkeden farklı insanlarla beraber yaşamayı öğrenmeleri, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, terzi ve kuyumcu gibi dükkanları açmaları ve okuyarak doktor, avukat, eczacı ve öğretmen olan Türk gençlerinin yetişmesi gurbetçilere biraz soluk aldırmış görünüyor. Yeni neslin Almancayı anadili gibi bilmesi, hem haklarını aramalarını hem de topluma uyumlarını kolaylaştırıyor. Ancak Türklerin buradaki sosyal problemlerinin çözülmesi, yaşantılarının tam düzene oturması için biraz daha zamana ihtiyaç olduğu da unutulmamalı.

    KÜTÜPHANELER KURMAK

    Kanaatimizce kendi kültümüzü gençlere tanıtmanın en güzel yollarından biri de kütüphaneler kurulmasıdır. Kütüphaneler kültürümüzü en iyi şekilde yansıtacak biçimde dizayn edilmeli, buralarda iyi Türkçe bilen eğitimli gençler hizmet vermelidir. Kütüphanelerde cemaatler tarafından finanse edilen programlar yapılabilir. Mesela okuma ve şiir yarışmaları düzenlenerek gençlere Türkçe sevdirilebilir. Hatta buralarda geleneksel Türk sanatları kursları açılarak gençlerimize kendi kültümüze ait değerler kazandırılabilir. Kütüphanelerde düzenlenen tarihi günleri kutlama programları Türk gençliğine tarih bilinci kazandırabilir. Geniş ve konforlu okuma salonları açılarak zamanlarını iyi değerlendirmeleri sağlanabilir.


    Lütfen gizli icerikleri görebilmeniz icin soldaki Tesekkür butonunu kullaniniz. Tesekkür butonunu kullandiginiz halede Linkler acilmiyor ise asagidaki nedenlerden kaynaklanabilir!

    Neden 1
    Neden 2


    Neden 3
    Neden 4
    AlıntıAlıntı

  6. Teşekkür edenler:

    ADANALI. (25.04.2011) , Duezceli (25.04.2011) , himm (25.04.2011)

  7. #4
    Member hayrim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2010
    Mesajlar
    39
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    12 Toplam

    Standart Cevap: İki Ülke Arasinda Gecen Ömür

    almanyada yasiyorsan bu milletin parasini yiyip iciyorsak cogu bakkalin helal et deyipte dükkanlarinda daha pahali sattiklari etlerin cogu alman kasaplarindan aliniyor bu zaten biliniyordu ama gözle görünce daha bir baska igreniyor etten insan tavuga gelince helal diye onlarida millete kakaliyorlar onlari bicakla zaten kesmeye kalksalar dünya kadar adam calisir ama bir bicakli makina koyarsin kadir inanirin filmindeki gibi dar yerde kesiverir tavgun basini onun icin almanyadad helal yok türkiyede onun icin ayni terazideler türkiyede bir kere kiyma aldim adama dedim bir kilo ver makinayi 3 sefer calistirdi ya acik fazla olsun sanki bedava veriyor gibi kiymaya kac kere elini sürdü oyüzden kiyma pek almam türkiyede tavukta sümük gibi evde besleyipte yiyebiliyonmu bir baska oluyor selam.
    AlıntıAlıntı

  8. #5
    Member elektornik - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2012
    Mesajlar
    91
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    6 Toplam

    Standart Cevap: İki Ülke Arasinda Gecen Ömür

    bildik güvenilir yerden alışveriş yapmak gerek
    AlıntıAlıntı

 

 

Benzer Konular

  1. Telefonunuzun Ömür Sayaci
    Von Batu55 im Forum Hatlar ve Genel Konular, Tools, etc.
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 9.11.2007, 13:58

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Page generated in 1.711.648.623.57772 seconds with 18 queries Sayfa Boyutu (251720)