turk-dreamworld.com Sitesine Hoşgeldiniz.


4 sonuçtan 1 ile 4 arası
  1. #1
    Senior Member Havzali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2007
    Mesajlar
    309
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    8 Toplam

    Standart Havzanin Tarihi

    Tarihi

    Selçuklular Öncesi

    Havza’nın tarihi, kuruluş itibariyle çok eskilere dayanmaktadır. Milattan önce 2000’li yıllarda, Kızılırmak ve Yeşilırmak deltaları arasında kurulmuş olup, kuruluşu Hitit Uygarlığı dönemine uzanmaktadır. M.Ö. VII. yüzyılda Samsun’un İonyalılar’ca kıyı kenti olarak kuruluşundan bir süre sonra , Miletliler’in etki alanına giren bölge, daha sonra Kafkaslardan gelen Kimmerler’in istilasına uğramış, yapılan savaşlar sonuncunda ise, önce Persler tarafından idare edilmiş, Büyük İskender’in Anadolu’yu istilasından sonra Makedon İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. M.Ö. I.Yüzyılda Roma istilasına uğrayan Havza, daha sonra Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle, Doğu Bizans İmparatorluğu’na dahil olmuştur.

    Selçuklular Dönemi

    Havza, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türk hakimiyetine girmiş ise de Haçlı Seferleri sonucu sık sık el değiştirmiştir. XIII. Yüzyılda Selçukluların eline geçen bölge, Selçuklu Hanedanlığının çöküşünden sonra Canik Beyliği’ne ve daha sonra da 1414 ‘de Osmanlı Yönetimine geçmiştir.

    Havza Kasabası bu dönemde, Tersakan ırmağının batı tarafında küçük bir şehir olup, eskiden kaza merkezi olduğu halde, artık büyükçe bir mahalle durumundadır. Birkaç meşhurun gayretleri sayesinde bakımlı bir durumdadır. Kasabanın batı tarafında ve yüksek bir yerde bulunan kaplıca suyu, eskiden beri akmaktadır. Bu kaplıcanın suyu gayet sıcaktır. İnsan bedeninde meydana gelen cilt hastalıklarını iyileştirir; ayrıca, bazı iç hastalıklarına şifalı olduğundan, eskiden mayıs ve haziran aylarında, değişik yerlerden pek çok kişinin akınına uğrardı. Halkın buraya akın akın geldiğini gören Türkler, bu kaplıcanın olduğu yere, bir hamam, imaret ve misafirhane gibi, ziyaretçilerin ihtiyaçları olan binaları inşa etmekte gecikmemişlerdir. Bugün halk dilinde Şadi Paşa Hamamı, bunlardan önce de Sultan Mesud Hamamını yaptırmışlardır. Bu hamamın şekline ve inşa tarzına bakılırsa bunun Selçuklu eserlerinden olduğu anlaşılır. Her halde, Sultan II. Mesud tarafından yaptırılmıştır. Çünkü bu hamam, 1267 tarihinde mevcut idi. Ancak, hiçbir tarafında, hamamın kimim tarafından ve ne zaman yaptırıldığına dair bir kitabe bulunmamakla beraber Aslanağzı Kızgözü hamamının, Şadgeldi Paşa’nın yaptırdığı hayır eserlerinden olmayıp, kendisinin başkasından aldığı mülkiyettir. Daha sonraları çocukları tarafından vakfedilmiştir. Sadi Paşa’ nın kim olduğuna dair, açık bir kayda tesadüf edilmediği halde kendisinin Amasya hükümdarı Şadgeldi Paşa olup padişah soyundan gelen ve 1519 da vefat eden şahıs olduğu rivayet edilmektedir..



    Tarihi Havza Yukarı Çarşısı’ndan bir görünüm

    Osmanlı Dönemi

    Havza ilk fethedildiği zaman, buraya Türk aşiretlerinden Gidürlü, Çarıklı ve Kanıklı aşiretleri yerleştirilmiş olduğundan bugün, bazı köyleri bu isimlerle anılmaktadır. Havza’nın o gün için 50 kadar köyü vardır. Kaza olarak umumi nüfusu da 30.000 civarındadır.

    Bu dönemde Havza’nın nahiyeleri :

    * Halas Nahiyesi: Havza kazasının güney-doğu taraflarını çevreler. Bugün bu nahiyeye “Hıllaz” denmektedir. Burada, eskiden beri bir ılıca vardır. Ilıcanın suyu ılık, şifalı tecrübe edilmiş ve yeri gayet güzel olduğundan, yanında otel ve han yapılmış ve bunlar sayesinde, 1883 tarihinden beri büyük bir şöhret kazanmıştır. Halk dilinde ılıcaya, “Hıllaz Ilıcası” denir. Bazıları, bu ılıcanın şifa vermekteki hususiyetlerini sayarak, Havza Kaplıcalarından üstün oluğunu kabul etmekte iseler de, kaplıcadan sağlanan faydaların, ılıcadan temin edileceklerden daha tercihe şayan olduğu şüphesizdir.

    * Kamlık Nahiyesi: Havza’nın kuzey-doğu taraflarını çevreler. Bu eski nahiye oldukça meşhurdur. Dere köyü bu nahiye dahilindedir.Bu dere Köyü’nde, Selçuklu emirlerinden Emir el-Hac Veliyyüd-din b.Berekat şah, 1249 tarihinde bir cami-i şerif ve bir türbe yaptırarak, vakıflara tanzim etmiştir. Meşhur emir Mübarizüddin İsa b. İldaş da, bu nahiyedendir. Eski kayıtlarda, burası, “Kanık Nahiyesi” diye geçmektedir. Galiba “Kamlık” ismi “Kanklığ” tabirinden galat olarak yerleşmiş olsa gerekir.

    * Gidürlü Nahiyesi: Havza’nın kuzey-batı taraflarını çevrelemektedir. Gidürlü aşireti reisi, bulunan Emir Celaleddin Mah-melek b. Mehmet el –Huzi bu nahiyeden çıkmıştır. Bu emir Havza kazasını istila ederek, 1267’ de istiklalini ilan etmiş; böylece birkaç sene, Amasya hükümetini meşgul etmiştir.

    * Simre Nahiyesi: Havza’nın batı taraflarını çevrelemektedir. bugünkü Sivrikese Köyü bu nahiyenin merkezini teşkil etmekte olup vaktiyle Kanıklı aşireti bu köyde oturmakta olduğundan, Selçuklu saltanatının yıkılması esnasında Amasya’ da bulunan sultanlar bu nahiyeye gelerek, burada ikamet ettiklerinden, Simre nahiyesi, tarihi bakımdan, oldukça çok şöhret sahibi olmuştur.

    Resmi Kayıtlardan kesin olarak anlaşıldığına göre, Anadolu’daki son Selçuklu sultanı olan Mes’ud, bu nahiye dahilinde bulunan Tatar Kalesi isimli köyde; şehzadesi ve halefi, “Gazi Çelebi” diye meşhur olan Sultan Taceddin Altunbaş-ı Selçüki de, Umurbey, diğer adıyla, Şeyh Savcı köyünde medfun bulunmaktadır.

    Resmi Kayıtlarda, Sultan Mes’ud’un türbesi için şöyle yazılır:

    “Türbe-i Sultan Mes’ud b. Keykavus der-karye-i Tatar Kal’ası der-Simre-i Havza, Tabi’i Amasya” (Amasya’ya tabi olan Havza Simre’sine bağlı Tatar kalesi köyündeki, Sultan Mes’ud b. Keykavus’un Türbesi)

    Sultan Mes’ud’un oğlu Sultan Taceddin’in türbesi de şöyle kayıtlıdır:

    “Türbe-i Gazi Çelebi şehzade-i Sultan Mes’ud der_karye-i Umurbey, Nam-ı diğer Şeyh Savcı der- Simre-i Havza Tabi’i Amasya” (Sultan Mes’ud’un şehzadesi Gazi Çelebi’nin Amasya’ya tabi Havza Simre’sine bağlı Umurbey, diğer adıyla Şeyh Savcı köyündeki türbesi.)

    Kayıtlara göre, Sultan Mes’ud, “Büyük Sultan Gazi”, Sultan Taceddin de, “Küçük, Sultan Gazi” diye meşhurdurlar. Bütün bunlardan, anlaşıldığına göre, bu iki Selçuklu sultanının, Simre nahiyesinde bulundukları muhakkaktır.

    Tespit Ettiğimiz bu kayıtlar, Gazi Çelebinin 1344 da tanzim etmiş olduğu vakfiyesinde yer almaktadır. Bu vakfiyeden anlaşıldığına göre, Sultan Mes’ud oğlu olan bu Sultan Taceddin Altınbaş, Kur’an cüzlerinin okunması için, yukarıda ismi geçen köyleri vakfetmiştir.

    Tatar Kalesi köyünde, Sultan Mes’ud’un namına bir türbe, bir medrese ve bir cami-i şerif kayıtlıdır. Umurbey köyünde de, Şeyh Savcı adında bir zaviye ve Sultan Taceddin adına da bir türbe yazılıdır. Ayrıca, bütün bu yapıların, müderrisleri, hatipleri, şeyhleri, cüz okuyanları ve mütevellilerinin isimleri kayıtlı bulunmaktadır. Bu kayıtlara dayanarak, Şeyh Savcı, diğer adıyla, Umurbey ve Tatar Kalesi’nde, “Sultan Altınbaş’ın Mezarı“ diye bilinen bir mezar bulunabilmiştir. Bugün söz konusu medreseden bir eser yoktur. Her iki köyde de ahşaptan birer camii ve tekke olarak bina edilen bir köy odası bulunmaktadır. Tatar Kalesi köyünün ismi, vaktiyle Amasya’da oturan ve Anadolu beldelerine nezaret eden Tatar Kumandanlarının bu civardaki işlerine vekalet eden Tatar Beyinin burada oturmuş olmasından gelmektedir. Havza kazası dahilinde, bu Tatar beylerinin, Şeyh Durasın, Şeyh Beyazıt ve Şeyh Savcı namlarıyla meşhur köyleri bulunmaktadır.

    Havza genel olarak yukarıdaki gibi bir durum arz ederken merkezindeki yerleşimi gene kaplıcaları şekillendiriyor idi. Havza’nın hem genel olarak, hem de şehir olarak tarihinde hamamlarının özel bir önemi ve yeri vardır. Büyük hamamın doğu tarafında, yani arka tarafında küçük bir hamam bulunmaktadır. Fakat bu küçük hamamın inşa tarzı, diğerlerine pek benzememektedir. Bu küçük hamamı, kasabanın üst tarafında, eski şehrin harabesi üzerine bir imaret ve rasathane yaptıran Yörgüç Paşa’nın oğlu Mustafa Bey yaptırmıştır. Adı geçen Mustafa Bey, bu şehirde, 1432 tarihinde bir imaret ve misafirhane yaptırmış ve 1436 tarihinde de bunların vakıflarını tanzim etmiştir. Bu hamamların aşağı tarafında bulunan kargir Cami-i şerif, 1519 tarihinde Karaman Beylerbeyi Sadi Paşa tarafından yenilettirilmiş ve vakıfları tanzim edilmiştir. Bundan dolayı bu cami ile, büyük hamamın beraberce yapıldığı anlaşılmaktadır. 1495 tarihinde, Amasya “ Kızlar ağası “ diye tanınan Firuz Ağa bu kasabanın üst tarafında ve dağ tarafında kargir ve gayet sağlam bir medrese yaptırarak, vakıflarını tanzim etmiş ve böylece kasabanın imarına pek büyük gayret sarf etmiştir. Bundan sonra 1638 yılında da Havza eşrafından Hacı Uğurluzade Müstecab Ağa bir mektep ve 1764’ de eşraftan Osman Bey Sadi Bey Cami-i Şerifini yenileterek, doğu tarafına, büyük bir medrese yaptırmış; böylece hayırlı hizmetler yapmışlardır.1881 tarihin kadar bir kadı ve bir müdür ile idare edilen bu kasabanın önünde şose yolu geçince, şehir ulaşımını kolaylaştırmış ve böylece şehrin önemi de artmıştır. Daha sonra , Tatar ve Çerkez muhacirlerinin buraya iskan edilmesinden dolayı şehrin büyüklüğü, nüfusu ve ihtiyaçları oldukça arttığından, bahar mevsimlerinde, Ankara, Sivas, Trabzon gibi uzak vilayetlerden gelen halkın istirahatını temin etmek üzere, büyük hanlar yapılmaya başlanmış ve şehrin idaresi de bir kaymakam tayin edilerek, kaza merkezi haline getirilmiştir.

    Yıldan yıla önemi artan bu kasaba iktisadi faaliyetler de çoğalmış; böylece, tüccar, esnaf, işçiler ve kasabada oturan halkın gelirleri artmıştır. Bu sayede, şehrin büyümesi ve güzelleştirmesine hizmet etmiş olduklarından, 1881 tarihine kadar, 100 civarında olan hane sayısı, 500’ e yaklaşmıştır. Hatta bunun yanında, bu yeni bina sayısının dörtte biri kadar han yapılmış, böylece ticari hayat daha da canlanmıştır.1886 tarihinden itibaren eksikliğin farkına varılarak, bir iptidai mektebi; 1897 yılında, Aşağı mahallede, halkın yardımlarıyla cami-i şerif; 1892’da da bir medrese yaptırılmıştır. İptidai mektebi, görülen lüzum üzerine, 1894 tarihinde, rüştiye mektebine çevrilmiştir. Böylece, ilim eksikliği giderilmeye çalışılmıştır. 1891’ de Sivas Valisi olan, sabık Dahiliye Nazırı Mazlum Paşanın oğlu Menduh Efendi, bu kasabadaki iktisadi faaliyetleri görünce, Büyük Hamamın güneyinde, büyük bir otel ile , bu otelin altına bir hamam yaptırmıştır.

    Meşrutiyet Döneminde ise; Memduh Efendinin , bu faaliyetlerine kaza ve vakfın mütevellisi olan Hacı Mahmud Ağa itiraz etmiş ve bundan dolayı, Memduh Efendinin gayretiyle Alucra’ya sürülmüştür. 1908’da ilan edilen Meşrutiyetten sonra, Memduh Efendi gözden düşmüş ve yaptırmış olduğu hamama zorla akıttığı su da elinden alınarak, memleketin maarif hizmetlerine devamlı bir gelir olarak tahsis edilmiştir.
    AlıntıAlıntı

  2. #2
    Senior Member Havzali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2007
    Mesajlar
    309
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    8 Toplam

    Standart İlgi: Havzanin Tarihi

    Havza'nın Kelime Anlamı : Havza kelimesinin kurucusu Hititlerin (Turaniler) Amasya Valisi «Kavuzhan» adıyla ilgili olarak «Kavza» kelimesinden geldiği ileri sürülmektedir. Kasabanın ilk adının, kesin olmamakla birlikte «Asarül Bilâd » adlı kitap yazarı Zekeriye Bin Mahmud El Kozuini, İlçede 442 yılında olan bir depremden söz ederken «Ancere» kelimesini kullanmıştır.
    «Havza» kelimesi 930 veya 1245 yıllarından sonra kullanılmaya başlanmıştır. Havza adının kullanılmasının ağırlıklı bir nedeni, kaplıca ve hamamlardaki «Havuz» ların çokluğudur.
    «Havza»nın nehir veya maden çevresi anlamı da vardır.

    Havza Tarihi: Havza Hititlerin Amasya Valilerinden Kavuzhan tarafından 2500 yıllarında kurulmuştur. Amasya'nın Pontus Kollarının hükümet merkezi olmasıyla Havza'da Pontus idaresine girmiş, VIII yüzyıllardan itibaren de Bizans'ın eski Vilayetlerinden olan «Armenikanun» kaleleri arasında yer almıştır.
    Bölgede M.S. 442 yılında olan ve iki gün süren deprem sonucu çoğu bina ve bir de kilise yerle bir olmuş, yıkılan kilisenin altından çok sıcak su çıkmıştır. Şu an kaplıcaların bulunduğu yerde kazı yapılması halinde batık bir şehrin bulunabileceği tahmin edilmektedir.
    Bu bölge M.S. 712'de Arapların eline geçse de Bizans İmparatorluğu'ndan kesin olarak ayrılışı Selçuklular sayesinde olmuştur. Osmanlı döneminde, Anadolu'nun beş büyük kültür merkezinden biri olan Amasya'nın sınırları içinde kalmıştır.
    Havza 1882 yılında ilçe olmuş, 1925 yılında Amasya'dan ayrılarak Samsun'a bağlanmıştır.
    Atatürk'ün Gelişinde Havza : İlçe Milli Kurtuluş Hareketlerinin başlangıcında önemli gelişmelerin kaydedildiği yer olarak ta resmi tarihimize damgasını vurmuştur. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk 25 Mayıs 1919 günü akşamı üzeri Havza'ya gelmiş, (18) gün burada kalmış, rahatsız olarak geldiği ilçede, şifalı kaplıcalarında sağlığına kavuşmuştur. Atatürk ilçede, şimdi restore edilen önceleri otel olarak, daha sonra belediye olarak kullanılan Mesudiye Otelinde, Karargâhı ise Ali Osman Ağa konağında ikâmet etmiştir. Kurtuluş savaşı hazırlıkları burada başlamış, Amasya Tamimi burada ele alınmıştır. Yurdun işgali ilk kez Havza'da düzenlenen mitinglerde kınanmıştır. Mustafa Kemal Paşa, İlçeye gelişinin 2. Günü olan 26 Mayıs 1919 tarihinde kendisini ziyarete gelen heyete Şu tarihi sözleri söylemiştir. «Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, kurtulacağız, bizi öldürmek değil, canlı mezara atmak istiyorlar. şimdi çukurun kenarındayız. Son bir azim bizi kurtarabilir.»
    Atatürk Havza Belediye Başkanından, bölgedeki Müslüman ve Hıristiyan halkın oranını, siyasi eğilimlerini, aralarındaki anlaşmazlıkların nedenlerini, ve çözüm yollarını, ilçenin ileri gelenlerini, halkın vergi borcu olup olmadığını öğrendi ve ertesi gün yani 27 Mayıs 1919'da Havza'da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.
    Atatürk Havza'ya geldiklerinde Kaymakam Fahri Bey'di. Mustafa Kemal 13 Haziran 1919'da Havza'da bir miting düzenler. O sırada Havza'dan geçen İngiliz temsilcisi Keçil durumu Samsun'a bildirdi. Haber İstanbul Hükümetine iletilerek Mustafa Kemal'in geri çağırılması istenir. Aynı gün (13 Haziran 1919) Havza'dan ayrılan Mustafa Kemal ayrılırken Havzalılara, «Bu gün artık üniforma sahibi deyilim. Size evvelce bildirdiğim gibi sade bir millet adamıyım.» demiştir.
    Atatürk'ün ilçemize 24 Eylül 1924 tarihinde ikinci teşriflerinde Havzalılara hitaben söylediği sözler şöyledir.
    «Sizinle en elemli, en yeisli günlerde tanıştım. Aranızda günlerce kaldım. Bana mazinin hatırasını tekrarlatan şu daire içinde kıymetkâr mesai ve muavenetinizden pek müstefit oldum. Eğer Havzalıların o samimi ve metin hüsnü kabulleri olmasa ve eğer Havza'nın nafi şifalı kaplıcaları ahval-i sıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki inkılâp için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki Havza ve Havzalılara çok şey borçluyum. Kalbi rabıtam ebediyen saklayacak ve sizi hiç unutmayacağım. İlk cüreti, ilk cesareti gösteren sizlersiniz İnkılâp ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza'nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır.» Atatürk'ün Havza'ya gelişi her yıl 25 Mayıs'ta parlak törenlerle kutlanmaktadır.

    İlçemiz milli mücadeledeki yerini fazlası ile almasına rağmen yeterli ilgi ve alakayı görmemiştir.Atatürk Havza’ya gelmeden önce buradan milli mücadeleyi başlatacağının ilk işaretlerini veriyordu.Mustafa Kemal Havza ya gelmeden önce Özel ve Gizli işaretli bir mektubu 24 mayıs 1919’da Havza kaymakamı Fahri Bey’e gönderir.Kısaca mektubun içeriği istihbarata yönelik olup bölge hakkında tam bir bilgiye sahip olmak istiyordu.Bu mektubun orjinali Atatürk’ün Havza Karargahında muhafaza edilmektedir.Mustafa Kemal Havza ya18 arkadaşı ile birlikte gelmiştir.Mustafa Kemal İlçemizde Ali Babaya ait Mesudiye otelinde karargahını kurmuştur.Buradan yurdun değişik yerlerine gönderilmiş 50 adet belge mevcuttur.Gönderilen belgelerin ana teması yurt bütünlüğünün korunması için milli tepkilerin daha canlı olarak gösterilmesi ve milli direnişin başlatılması yönünde idi.

    Havza milli mücadelede ilklere sahne olmuştur.

    * İlk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti 26 Mayıs 1919 da 4500 kişilik serdengeçiti ile kurulmuştur.
    * Milli mücadelenin ilk mitingi bizzat Atatürk’ün başkanlığında Havza da yapılmıştır.
    * Atatürk Rus heyeti ile ilk defa Havza da görüşmüştür.Rus albay Bu denli Mustafa Kemal’e teklifi şuydu:Generalim,bütün ihtiyacımızı tamamlamaya Rusya’nın hazır olduğu size bildirmek görevini üzerine almış bulunmaktayım.Size top,tüfek,cephane,para verelim.Muktedir subaylar gönderelim.Yalnız bir şartımız var.Atatürk ne olduğunu sordu.budenni de şartları şöyle sıraladı.”Sovyetler Birliği’ne katılınız.Siz de federal cumhuriyetlerden biri olunuz,bu suretle kuzeyden güneye kadar Murmansk’dan Süveyş’e kadar kapitalist devletlere karşı cephe kurulmuş olacaktır.

    Bu yardım isteğine karşılık Atatürk şu cevabı verdi :“Değerli subaylarımızın Sovyet yurdunda önemli görevleri vardır.Biz Türkler kendi yağımızla kavrulmayı tercih ederiz.Sovyetler Sovyetler topluluğunda bir Cumhuriyet olmaya gelince,Biz Türklerin milliyet anlayışına aykırıdır.Siz,gelin müşterek düşmana bizi eşit bir savaşçı olarak kabul edin.Bize bu kadarı yeter.Türkler batı emperyalistlerine karşı bir ölüm dirim savaşına girmişlerdir.Bu savaşı muhakkak kazanacaktır.Türkiye’de yapılacak olan devrimleri,Türkler kendileri yapmak kararındadırlar.Kızıl Ordunun yardımını hoş karşılayamazlar.Türk milleti mağrur ve hassastır.Her türlü mücadele gücünü kendi damarlarındaki kanda bulmaktadır.”
    Böylece Atatürk Kızıl Ordunun Anadolu’ya girmesini önledi.
    * Mustafa Kemal ilk defa Padişaha göndermiş olduğu telgrafla Anadolu’da Milli Mücadelenin başladığını bildirmiştir.
    * Amasya Tamimi olarak yayınlanan bildirideki maddeler Havza da yazılmış Amasya’da açıklanmıştır.
    * Mustafa Kemal Milli mücadele yapacağı işlerin ve atacağı adımların hepsini ve kurtuluş hareketinin plan ve programlarını Havza’da hazırlamıştır.

    Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş savaşından sonra Havza’yı 3 kez ziyaret ederek Havza ve Havzalıların Kurtuluş savaşındaki yeri ve önemini dile getirmiştir.

    24 Eylül 1924 tarihinde Havza’yı ziyaretinde Havzalılara şu şekilde hitap etmiştir

    Ahval-i sıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki İnkılap için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki Havzalılara çok borçluyum. Kalbi rabıtamı ebediyen saklayacak ve sizi hiç unutmayacağım.

    Muhterem Havzalılar !

    İlk cüreti, İlk cesareti gösteren, ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır.

    MİLLİ MÜCADELENİN İLK’LERİ

    * İlk teşkilatının kurulduğu,

    * İlk genelgesini yazıp ulusa “ya bağımsızlık ya ölüm” şiarının ilk kez ilan edildiği,

    * İlk mitingin düzenlendiği,

    * İşgal kuvvetleri tarafından toplanan silahlara el koyularak ilk eylemin gerçekleştirildiği,

    * Kurtuluş savaşımızın ilk ve en önemli görüşmelerinin yapıldığı

    * Mustafa Kemal’in halkın karşısına ilk defa sivil kıyafetlerle çıkıp sine-i millete dönme kararını ilk kez açıkladığı yer olması özelliği Havza’ya MİLLİ MÜCADELEMİZİN ERGENEKON’U SIFATINI KAZANMIŞTIR.
    AlıntıAlıntı

  3. #3
    Senior Member Havzali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2007
    Mesajlar
    309
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    8 Toplam

    Standart İlgi: Havzanin Tarihi

    Muhterem Havzalılar !

    İlk cüreti, İlk cesareti gösteren, ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır.

    K.Atatürk

    1900'ün ilk yıllarında yapıldığı zannedilen 3 katlı bir binadır. "Mesudiye Oteli" adıyla hizmet vermekte iken M.Kemal Paşa'nın 25 mayıs 1919 tarihinde Havza'ya teşrifleri ile birlikte zamanın kaymakamı Fahri Bey tarafından kendisinin ikametine tahsis edilmiştir. 25 Mayıs - 13 Haziran 1919 tarihleri arasında çalışmalarını yürüttüğü bu binanın odası eşyaları ile muhafaza edilerek "Gazi Odası" adı altında ziyaretçilere açık tutulmuştur. 1984 yılına kadar binanın "Gazi Odası" haricindeki bölümleri belediye hizmet binası olarak kullanılmıştır. 1993 yılında İl özel idaresinin maddi desteğiyle Kaymakamlıkça tamiratı yapılarak ziyarete açılmıştır. 2001 yılında Kültür Bakanlığı binayı komple restore ettirerek 2002 yılında Mustafa Kemal Paşa'nın Havza Karargahı ( Atatürk Evi ) adıyla yeniden hizmete ve ziyarete sunulmuştur. Daha önce Belediye İtfaiye Amirliği'nce kullanılan zemin kat, bu birimin kendi binasına taşınmasından sonra restore edilerek Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne tahsis edilerek hem kaplıcalarda kalan turistler için zaman değerlendirme ortamı haline getirilmiş, hem de halk eğitim kurslarını bitiren kursiyerler için eserlerini sergileme ve pazarlama olanağı sunulmuştur. İkinci katta Atatürk'ün çalışma odası, yatak odası, Havza Odası ve dinlenme odası o dönemde kullanılan eşyalarla birlikte yeniden düzenlenmiştir. Üçüncü katta, Milli Mücadele'nin ön hazırlıklarının yapıldığı illere atfen Amasya, Sivas, Erzurum ve Ankara odaları düzenlenmiştir. Bu odalarda o dönemlerde yapılan çalışmalar resim ve yazılarla yansıtılmıştır. Ayrıca iki katın salonlarında etnoğrafik ve folklorik malzemeler teşhir edilmektedir.

    Yeni haliyle büyük ilgi gören ATATÜRK EVİ, özellikle ilçeye dışardan gelen misafirler tarafından sıkca ziyaret edilmektedir. Müzede mevcut bulunan ziyaret defteri incelendiğinde üst düzey devlet ve bilim adamları ile sanatçıların sıkça ziyaret edenler arasında bulundukları görülür. Müze ilçe protokolünce değişik vesilelerle ziyaret edilir.

    Müzedeki eserler üç bölümde sergilenmektedir. Giriş ve çıkış bölümlerinde Atatürk'le ilgili çeşitli kitaplar, Atatürk'ün Samsun'a gelişinde çekilmiş kronolojik bir sıraya göre düzenlenmiş fotoğraflar yer almaktadır. Samsunluların Atatürk'e armağan ettikleri yöresel tütün yapraklarından oluşan bir tablo da müzede sergilenmektedir. Arkadaki büyük salondaki vitrinlerde Anıtkabir Müzesi'nden getirilen Atatürk'e ait şapka, kostüm, eldiven gibi giyim eşyaları ile silahlar, bastonlar, yemek takımı vb. eşyalar sergilenmektedir. Orta salonun çıkışında sağda; müzeyi ziyaret eden devlet erkânının ziyaretleri sırasında istirahat ettikleri, ziyaretleri ile ilgili izlenimlerini yazılı olarak dile getirdikleri bir bölüm yer almaktadır.
    Konu Havzali tarafından (6.01.2008 Saat 17:29 ) değiştirilmiştir.
    AlıntıAlıntı

  4. #4
    Senior Member Havzali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2007
    Mesajlar
    309
    Total 'Thanks' Received by This User :
    0 Bu Konu icin
    8 Toplam

    Standart İlgi: Havzanin Tarihi

    Mustafa Kemal Selanik'te

    ATATÜRK Havza'da Doğmuştur.
    AlıntıAlıntı

 

 

Benzer Konular

  1. Bafra Tarihi
    Von guenmn im Forum Hobi Köşesi
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 8.02.2008, 20:04
  2. Beşiktaş'tan tarihi hezimet
    Von as11 im Forum Dünyadan Futbol
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 7.11.2007, 10:37
  3. Halil Akkaş'tan tarihi rekor
    Von Web Master im Forum Haberler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.02.2007, 21:07
  4. Uydu yayıncılığının kısa tarihi ve ilkler
    Von ixir44 im Forum LNB, Motor, Kablo, Multi ve DiSEqC Switch
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12.02.2007, 19:33

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Page generated in 1.715.277.138.49724 seconds with 17 queries Sayfa Boyutu (255812)